Paylaş
İnsan ilişkilerinin akışta ilerleyen, senkronize bir doğası var. Kendimizle uygun titreşimde insanlarla yakınlaşır, ilham verici deneyimler yaşarız. Zıt kutuplarda olanlara çekilir, gelişim imkânı buluruz. Yaşama anlam katan birlikteliklerde çoğu zaman kıymetli bir tesadüf rol oynar. Öylesi bir karşılaşma, denk gelme... Tesadüften öte, muazzam bir eşzamanlılık... Her şey sanki planlanmış ve olması gerektiği gibi aktığında, doğru bir buluşma olduğundan emin oluruz.
Yeni yeni içinden çıkmaya başladığımız pandemi evresi, düzeni bir miktar değiştirmiş olsa da insan yakınlaşmalarının temel dinamikleri halen korunuyor. Gelgelelim, mesafe gerçeği ve evde kalma hali, ‘üçüncü türden bir yakınlaşma’ alanı açtı. Teknoloji marifetiyle insanı makinelerle temas noktasına getiren bu yeniliğe ‘Sanal Yakınlık Sistemi’ adı veriliyor. Bir diğer taraftaysa gerçekte var olmadığı halde onlarca büyük müşterisi ve on binlerce takipçisi bulunan, sanal bir fotomodel çıkıyor karşıma. Aynı gün biliminsanlarının dünyanın ilk dokunmatik hologramını geliştirdiği haberi önüme düşüyor. Öte âlem ‘metaverse’in hayli gündemde olduğu şu günlerde, yeni boyutlar kazanan insan-makine yakınlaşmasını gelin mercek altına alalım.
Sanal Yakınlık Sistemi (SYS), dijital literatüre geçebilecek bir terim. Futurism blog’unda karşıma çıkan örnek uygulama sanal cinsellik odaklı olduğu için adresini paylaşmıyorum. Konu kavramsal olarak ilgi çekici yenilikler barındırıyor. Sanal partner ve cinsellik konusu uzun yıllar bilimkurgu fantazileri arasındaydı. Sonunda gerçek oldu. Malum sektörün bir gerçeği olarak sistem öncelikle erkeklere hitap ediyor. Sisteme üye olan kullanıcılar kendi eşlerini kendileri yaratabiliyor. Üstelik 2 boyutlu fotoğrafı olan herhangi bir kişi modellenebiliyor. Hayali kurulan ünlüler, platonikler, ulaşılmaz olanlar... Sanal ortamda hararetli bir gerçeğe dönüşüveriyorlar! İşin etik boyutu elbette tartışmalı. Ayrıca her ay sitedeki canlı erotik yıldızlar oylanıyor ve seçilen insan modellenerek sisteme katılıyor. Uygulamanın ilgi çekici diğer özelliği, tam da konunun merkezinde olan makineyle temas noktası. Video veya sanal gerçeklik başlığıyla kullanılan sistemde, deneyimi daha ileri götürmek isteyenler için bir seks oyuncağı mevcut. Ayrı satılan aparat, sanal sahnede yaşananları eş zamanlı olarak fiziki dokunuşlara dönüştürüyor.
Bilimkurgu fantezilerinin gerçeğe varması heyecan verici ancak cinselliğin böylesine metalaşması ve tamamen maddeye gömülmesi içimde soru işaretleri uyandırıyor. İnsan ilişkilerindeki uyum birliğinin tasarlanabilir hale gelmesi, mucizevi eşzamanlılığın her istediğine ulaşmakla yer değiştirmesi... Bir diğer yandaysa cinselliğe ulaşamayan, engelleri bulunan bireylere sağlayabileceği açılımlar... Sanırım anahtar yine dengeyi bulmakta ve kendini bilmekte...
SPONSORU CHEVROLET
Rozy, sosyal medyada başarılı olmak için ortalama bir influencer’dan çok daha az emek ve para harcıyor. Yine de 100’den fazla global müşterisi, Instagram’da 100 bin’e yakın takipçisi bulunuyor... Rozy’nin sırrı, gerçek biri olmaması... Bilgisayar grafikleri marifetiyle yaratılan Rozy, Kore menşeli Sidus Studio X medya şirketinin popüler yüzü. Rozy’nin şaşırtıcı derecede gerçek bir görünümü var, hasbelkader karşınıza çıksa ayırt edemeyeceğiniz düzeyde... Bu gerçekçi algısında paylaşımlarının da etkisi var. İnsan rakiplerinden farksız; doğum günü pastasını üflüyor, havuzda yüzüyor, tropik bir kafede dergisini okuyor, çölde ATV kullanıyor, ofiste çalışıyor, gün batımında spor yapıyor. Sanal bir karakter olduğu için olanakları sınırsız... Yine de insansı hissiyatını korumak için bir astronot yapmamışlar mesela, hep hayatın içinde...
Birçok karede Rozy, dünyaca ünlü giyim markalarının kıyafetlerini giyiyor. Sponsorları arasında moda ve güzellik markalarının yanı sıra Chevrolet gibi otomobil sektöründen isimler de var... Popülerliğinin yanı sıra Rozy’nin insan rakiplerine karşı yenilmez üstünlükleri bulunuyor. Koreli Rozy 22 yaşında ve doğal olarak hiç yaşlanmıyor... Sanal fotomodelin yaratıcılarından Sidus CEO’su Baek Seung Yeop’a göre bu onun uzun bir kariyere sahip olacağının göstergesi. Ayrıca işbirlikçi markalar için ultra güvenli bir model olduğunu belirtiyor: “Sanal insanlar asla endişe duyulacak skandallara karışmaz.” @rozy.gram profilinden sanal modeli ziyaret edip, mükemmel influencer nasıl olurmuş bakabilirsiniz!
HOLOGRAFİK DOKUNUŞ
İnsan makine yakınlığında sınırları kaldırmaya aday bir başka yenilik de İskoçya’dan. Glasgow üniversitesi bilim insanları, dünyanın ilk dokunulabilir hologramını icat ettiler. Aerohaptic adı verilen jet basınçlı hava tekniğini kullanan araştırmacılar, boşlukta dokunma hissi yaratabilen bir sistem geliştirmişler. Mikro jet motorları havayı belirli sıklık, mesafe ve basınçta yoğun bir şekilde üflüyor ve dokunulabilir hale getiriyor. İlk örnek bir basketbol topu. Havada boşlukta duran holografik topa dokunabiliyor, atıp tutabiliyor, çevirebiliyorsunuz. Sistem şu anda insan elini, parmak uçlarını ve bileklerini canlandıracak düzeye erişmiş. Yani uzaktaki bir insanın holografik eline gerçek zamanlı olarak dokunmak, tokalaşmak mümkün. İleride tüm vücudun dokunulabilir hologram modelini tasarlamak hedefleniyor.
Buluş, benim için spiritüel düzeyde bir o kadar etkileyici. Aklımı varoluşun temel sorusuna götürüyor... Gerçekten var olan nedir? Fiziki bir dünyayı algılamak için nesnelerin orada bulunmasına ihtiyacımız var mı? Yoksa beden olmasa bile yalnızca bilincimiz her türlü gerçekliği deneyimlemek için yeterli mi? Neyse ki Descartes sayesinde emin olduğumuz bir gerçek var; düşünüyorsak varız!
Paylaş