Paylaş
Rusya’dan petrol ve doğalgaz ithalatını yasaklayan ABD, bugünlerde rekor seviyede yakıt fiyatlarıyla boğuşuyor.
Ukrayna’nın önde gelen biliminsanlarından Svitlana Krakovska, ülkesinin işgal altındaki başkentinden The Guardian’a verdiği röportajda, savaşın içyüzünü şöyle özetliyor: “Bu bir fosil yakıtı savaşı…” İklimbilim dalında önemli çalışmalara imza atan Krakovska, iklim değişikliğinin etkileri üzerine çalışan 11 üyeli üst düzey akademik bir kurula başkanlık eden ve alanında dünyaca kabul gören bir isim.
Krakovska ve ekibi, 28 Şubat’ta Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde (IPCC) sunmak üzere hazırladıkları, uzun süreli bir çalışma raporunu bitirmelerine ramak kalmışken bir anda kendilerini bombaların ortasında buluyorlar. Krakovska, meslektaşlarına “İnternetimiz olduğu müddetçe ve kafamıza bomba düşmedikçe devam edeceğiz” diyor. Ancak savaşın sıradışı ilerleyişi ve acımasızlığı ekibin bir arada kalmasını imkânsız hale getiriyor. Halen Kiev’i terk etmeyen ve evinden çalışan dört çocuk annesi Krakovska, yaşadıkları binanın hemen yanındaki blok havaya uçtuğu sırada bile dirayetini korumayı başarmış. Öylesi bir bilim aşkı…
BBC’ye verdiği bir röportajda Ukrayna’nın ‘kanepe ordusuna’ mensup olduğunu söyleyen Krakovska, araştırmalarını evinden sürdürerek mücadeleye destek oluyor. İltica etmesi için gelen tekliflere rağmen vatanını terk etmeyeceğini söyleyen Krakovska’nın dünya liderlerine iletmeye çabaladığı bir mesaj var.
Medeniyetimizi tehdit eden en büyük iki tehlikenin iklim krizi ve savaşlar olduğu malum… Krakovska, her ikisinin de aynı kaynağa dayandığına işaret ediyor: Fosil yakıtlara! Petrol ve doğalgaz, karbon emisyonları ve yaydıkları ısıyla iklimin dengesini hızla bozarak bir yandan dünyayı yaşanması zor hale getirirken diğer yandan hükümetleri de birbirine düşürüyor, savaşları tetikliyor.
Lavlardan gelen enerji
Bugün gelinen noktada Rusya’ya petrol ambargosu koyan ABD, rekor seviyede yakıt fiyatlarıyla boğuşurken doğalgazının yüzde 40’ını Rusya’dan alan Avrupa enerji konusunda dışa bağımlılığını sorguluyor.
Petrolün üzerine pek düşünülmeyen bir yönü vardır. İsmiyle müsemma fosil yakıtları, gezegenimizde yüz milyonlarca yıldır yaşayan bitkilerin ve hayvanların ölü bedenlerinin toprağa karışmasıyla çok uzun süreçte oluşuyor.
Doğada ölüm, olağan döngünün bir parçasıyken insan kendi ölümünü yücelten tek canlı... Dünyadan ayrılanlarımızın cansız bedenlerini anıtlarla onurlandırarak yeryüzüne bırakıyoruz. Öte yandan diğer canlıların milyonlarca yılda birikmiş beden kalıntılarını gezegenin damarlarından şırıngayla çekip yakarak motorlarımızı çalıştırıyoruz. Dumanıyla gezegendeki havayı boğup ondan ürettiğimiz tonlarca plastiği denizlere, toprağa ‘armağan’ ediyoruz.
Spiritüel dünyada ‘karma yakmak’ diye bir tabir vardır, ‘ektiğini biçmek’ anlamına gelir. Hep düşünürdüm, yaktığımız bunca fosilin, cansız bedenin karması acaba nasıl ödenecek, nereden çıkacak diye… Meğer ateş eken yangın biçermiş.
Öte yandan bu konuda güzel adımlar da
atılıyor. Son olarak ABD’li Quaise firması ‘çılgın’ bir proje sundu: Yerin 20 kilometre altına ulaşıp lavların olduğu magma tabakasından enerji çıkarmak. Teorik olarak magmadaki enerjinin yüzde 0.1’i bile tüm insanlığa 20 milyon yıl yetecek kadar yakıt sağlayabiliyor. Üstelik bu enerjiyi dünyanın her yerinden ‘çıkarmak’ mümkün. Quaise, ilk güç santralını 2028’de açmayı planlıyor.
Umarım dünyada daha fazla böyle proje geliştirilir. Barış işin buna ihtiyacımız var.
Paylaş