Paylaş
Yaşlılar Haftası nedeniyle Türkiye İstatistik Kurumu bir rapor yayınladı. 5 yıl içinde yaşlı sayımız yüzde 24 artmış durumda. 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2016 yılında 6 milyon 651 bin 503 kişi iken, son beş yılda yüzde 24,0 artarak, 2021 yılında 8 milyon 245 bin 124 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı da 2016 yılında yüzde 8,3 iken, 2021 yılında yüzde 9,7’ye yükselmiş. Tırmanışın sürmesi bekleniyor. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2025 yılında yüzde 11,0, 2040 yılında yüzde 16,3 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olması öngörülüyor.
Ortanca yaşımız da 2016 yılında 31,4 iken 2021 yılında 33,1 oldu. Ortanca yaşın 2080 yılında 45,0 olması da öngörülüyor.
Bu yazıyı yazma sebebi ise şimdi yazacağım rakamlarda saklı. Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı, 2016 yılında yüzde 12,3 iken bu oran 2021 yılında yüzde 14,3’e yükseldi. Bu rakam 2080 yılında yüzde 43,6 olarak hesaplanıyor.
Halen, en az bir yaşlı fert bulunan 6 milyon 112 bin 760 hanenin, 1 milyon 561 bin 398’ini tek başına yaşayan yaşlı fertler oluşturdu.
Yani yaşlanıyoruz ve yaşlanırken yaşlı bakımı konusunda sıkıntılarımız var.
Bakın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, bakın ne açıklama yaptı geçen hafta:
“Eylül 2021 itibarıyla Bakanlığımıza bağlı 16 bin 509 kapasiteli 163 huzurevinde yaklaşık 14 bin kişiye hizmet sunuluyor. Ayrıca 17 bin 508 kapasiteli özel 267 huzurevinde 11 bine yakın, 3 bin kapasiteli diğer kamu kurumlarına ait 21 huzurevinde 2 bin 400 yaşlının bakımı gerçekleştiriliyor. Bu kapsamda, halihazırda Bakanlığımıza bağlı ve özel toplam 451 huzurevinde 27 bin 113 kişi kalıyor.”
Yani yalnız yaşayan yaşlıların sadece yüzde 2’si huzurevlerinde. Halbuki akranlarıyla daha sosyal bir yaşam sürmek daha insani değil mi? Hele gelecekte bu rakamların daha da yukarı çıkacağını düşününce bu alanlara daha çok el atmamız gerekiyor sanırım.
Hem de sadece huzurevleri değil yaşlı bakımıyla ilgili pek çok konuda. Yaşlı bakacak insan bulunamıyor. Dövizle çalışan yabancılara kalmış durumda iş. Bu konuya kafa yormak şart sanırım. Ama hayatın acımasız akışında başka dertler varken bunları unutuyoruz sanırım. Bunu da tarihe not düşmüş olalım. Kalın sağlıcakla.
Paylaş