Paylaş
Cumhuriyetimizin 99. yılında, kendisini bir otomobilden çok, bir akıllı cihaz olarak tanımlayan, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun (TOOG) ürettiği ilk yüzde yüz elektrikli ve akıllı otomobili bildiğiniz gibi törenle banttan indi.
Bence içten yanmalı motorlu araç üretimini Devrim Otomobiliyle hayata geçiremeyen Türkiye için önemli bir adımdır. Geleceğin trendine hazır bir alt yapı oluşturacağına kuşkum yok TOGG’un.
Tıpkı iki otomobil fabrikasının Bursa’yı otomotiv üssü yaptığı gibi TOGG’un da yeni ekosistem oluşturma potansiyeline sahip olduğuna inananlardanım. Neyi sularsak o büyür. O nedenle baştan umutsuzluğa yer yok.
*
Ancak TOGG’dan yola çıkarak tüm dünyayı ilgilendiren iki temel soruna değinelim. Birincisi, elektrikli araçlar için gerekli olan elektriğin hangi kaynaklar kullanılarak elde edileceği, diğeri ise bataryaların bertaraf edilme sürecinde çevreye ne kadar zarar vereceği.
İlkinden başlayalım. Elektrikli araçların en çok kullanıldığı ülkelerden biri Çin. Çin’in bu yolu seçmesinin en büyük nedeni olarak şehirdeki hava kirliliği olarak gösteriliyor. Çin bu yolla şehirlerde kirliliği azaltacak. Şehirlerdeki kirlilik azaltılacak ama elektrik hala termik santrallerden elde edilecek. Yani totalde bir değişiklik var mı? Pek de yok gibi. Bu açmaz dünyanın kalanı için de geçerli. Eğer elektrik üretimini fosil yakıtlardan sağlamaya devam edeceksek, yani temiz enerji miktarı artmayacaksa, elektrikli araçların çok da bir anlamı olmayacak.
Sonra bataryaların bertarafı devreye giriyor. Bazı görüşler işi biten bataryaların bertaraf sürecinin de çevresel açıdan çok sıkıntılı olduğunu ifade ediyorlar.
Yani elektrikli araçlar yanlarında bazı açmazları da birlikte getiriyorlar. Ancak hiç olmazsa bir yol deneniyor. Daha fazla yenilenebilir enerjiden üretilmiş elektrik ve daha az çevreye zararlı batarya teknolojisi ile gelecekte umarım dünyamızı daha az kirleten bir ulaşım teknolojisine sahip oluruz.
Kalın sağlıcakla.
Paylaş