Paylaş
İngiltere, ABD ve İsrail’deki aşılama uygulamalarında başarı bize gösterdi ki, Türkiye’nin yaptığı anlaşmalardaki aşıları alabilmesi halinde, gelecek kış aylarında toplumsal bağışıklığı yaşayacağız.
Ancak gelecek kışa kadar, önümüzde geçmemiz gereken bir yaz ve sonbahar var. Yaz ayları malum turizm açısından çok önemli. Buradan gelecek dövizlere ihtiyacımız var. Ayrıca çok bunaldık. Bu bunalmanın etkisiyle kendimizi sokaklara attık bile. Geçen hafta İstanbul’da bulundum. Pandemiye ilişkin farklı olan iki şey maske ve kapalı yeme içme mekanlarıydı. Onun dışında aynı trafik ve aynı insan kalabalığı vardı. O nedenle aklıma pandemi başlarken ‘artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ sözleri aklıma geldi. Geldiğimiz noktada değişiklikler yaşansa da genel olarak çok şey eskisi gibi olacak sanırım. Ayrıca olmasını da arzu ederim. İnsan, telefonun ucunda, ekranın karşısında sosyal hayatını sürdürebilen bir yaratık değil. Dokunmak, mimikleri görmek sosyalleşmemizin ayrılmaz parçası. Bazen dalga geçmek için kullandığımız evlendirme programlarındaki elektrik alamadım sözü de aslında doğru bir yerde.
Eğer yaz ve sonbaharı yüksek aşılamayla atlatırsak birbirimize sarılacağımız soframızı paylaşacağımız soğuk kış günlerini keyifle yaşayacağız umarım. Peki o zaman iş dünyası, sosyal yaşamımızda neler olacak? İşte orada gözlemlerim eskiye hızlı bir dönüş olacağı yönünde.
Türkiye süreci eksiklerine rağmen hiç de fena götürmedi. Böyle de devam ederse pandemiden hem en az zayiatla atlatan ülkeler içinde olacağız, hem de buradan kendimize yeni bir sıçrama imkanı da yaratabiliriz. Ekonomide, turizmin de gelecek yıl tam olarak kendine gelmesiyle, hem döviz girdisi artacak, hem istihdam artacağı için işsizliğin yarattığı sosyal ve ekonomik sorunlar da ortadan kalkacak.
Ayrıca pandemin sürecinde anlaşılan Çin’e bağlı tedarik anlayışının da değişmesiyle, Türkiye artan taleplerin de merkezleri içinde yer alacak. Bunu iyi değerlendirebilen bir Türkiye, ekonomik ve sosyal yapısında da bir üst lige çıkabilir. Yeter ki biz aşılamalarla, pandemiden kurtulalım ve önümüze gelen fırsatı iyi okuyalım. Elbetteki bu fırsatı ülke çıkarına değerlendirebilmek için liyakatla çalışacak kişilere görev vermek de önemli. Ben önümüzü aydınlık görenlerdenim. Güzel günlerin çok da uzakta olmadığına inanıyorum. Ekonomik alanda yaşanacak olumlu gelişmelerin sosyal hayatımızı da güzelleştireceğini düşünüyorum. Artık tünelin ucundakinin trenin farı değil, gün ışığı olduğuna inancım tam.
Kalın sağlıcakla.
Paylaş