Paylaş
Her masada bir profesör başkanlık yaparken, Zootekni Eğitimi, Büyükbaş Hayvancılık, Küçükbaş Hayvancılık, Kanatlı Kümes Hayvanları, Arı Yetiştiriciliği, Yem Sektörü ve Hayvan Besleme, Hayvancılık Yatırımları ve Finansman konuları, hocalar, öğrenciler ve sektör temsilcileri ile kamu kurum temsilcilerinin katılımıyla tartışıldı.
Sonuçları ilgili yerlere gönderilecek ama masalarda SWOT analizi olarak bilinen güçlü, zayıf yönler ile fırsatlar ve tehditler konuşuldu.
İlk anda 7 farklı konuda çıkan ortak sonuçlar dikkat çekiciydi. Kırmızı et konusunda aslında açığın çok da büyük olmadığı ortaya konuldu. İsrafın önlenmesi ve alınacak bazı küçük tedbirlerle yüzde 10’ları biraz geçen açığın kapatılıp ithalatın engellenebileceği ifade edildi. Kırmızı et üretimimizin 1 milyon 150 bin ton, tüketimimizin ise 1 milyon 300 bin ton civarında olduğu düşünülürse gerçekten bu açık halledilirmiş gibi duruyor.
Peki neler çıktı genel olarak çalıştaydan?
EN BÜYÜK SORUN...
Birinci sıraya sanırım tarımla ilgilenmek isteyen genç neslin olmamasını koymak gerek. Ortak tehdit insan gücünün azalması olarak görülüyor. Çoban bulmakta çekilen zorluk, kırsal alanlarda genç nüfusun azalması büyük tehdit.
Sonra devlet politikalarındaki eksiklik geliyor. Yanlış anlamayın, masalarda devlet destekleri yeterli bulundu. Ancak, bunun istikrarlı ve bir plan çerçevesinde yapılmasında sorun görülüyor.
İşletmelerin ölçek ekonomisine ulaşamaması da bir diğer zayıf yön. Halen 10-15 hayvan ortalamaları buraların sıkıntılı işletmeler olmasına neden oluyor. Bilinçsiz üretim de bu ölçek ekonomisine sahip olmamanın belki de bir uzantısı.
Karma işletmelerin olmaması da büyük bir sıkıntı. Yani bitkisel ve hayvansal üretimin bir arada yapılmaması büyük dert.
Ayrıca yemde dışa bağımlılık da öyle görünüyor. Yemde hammaddenin yüzde 56’sı ithal.
Olumlu bir şey yok mu? Var elbette. Teknolojik altyapının yeterli olduğu, üniversitelerin hayvansal üretime destek verecek donanıma sahip olduğu, Bursa coğrafi ve iklim şartlarının tarım ve hayvancılık için uygun olduğu da ifade edilen güçlü yönler ve fırsatlar olarak sunuldu.
Özellikle kümes hayvanlarının ihracında AB kapısının bizim için büyük bir şans olduğu da kaydedildi.
İşine sahip çıkan böylesine bir kitleyi görmek mutluluk vericiydi. Katılımcılar, Türkiye coğrafyasının tarımsal üretim için çok uygun olduğunu ve bu şansın iyi kullanılması gerektiğinde hemfikirlerdi.
Umarım buradan çıkan sonuçlar, gelecekte yaşamak durumunda kalacağımız gıda sıkıntılarını önler.
Kalın sağlıcakla.
Paylaş