Satış da yaparım, ajanlık da...

‘Kurye’, Doğu Bloku ülkelerine satış yapan bir işinsanının, Batı lehine çalışan bir Rusun verdiği belgelerle ‘Küba Füze Krizi’nin seyrini değiştirmesini anlatıyor. Gerçek bir hikâyeden uyarlanan filmde ana karakter Greville Wynne’yi İngiliz oyuncu Benedict Cumberbatch canlandırıyor.

Haberin Devamı

Casuslar dünyası popüler kültür vasıtasıyla daha çok ‘James Bond’lardan ‘Jason Bourne’lara uzanan çizgide gelişen, entrikanın yanı sıra aksiyonun öne çıktığı serüvenlerle zihinlere yerleşmiştir. Oysa hayatın akışına paralel daha yavaş akan ama bedelleri ve izleri daha derin olan öyküler de vardır ve onlar edebiyatın ya da sinemanın sunduğu kurgunun ötesinde tamamıyla gerçektirler. Bu tür seçeneklerin çoğunu ise John le Carré’nin romanlarında ve onların beyazperdedeki yansımalarında buluruz.

Satış da yaparım, ajanlık da...

Haftanın yenilerinden ‘Kurye’ (‘The Courier’), casuslar dünyasını gerçekçi çizgilerde resmedenler sınıfında (Zaten öyle de olması gerekiyor, ana karakteri ‘gerçek’ bir kişi). Öykü kısaca şöyle: 60’lı yıllar... Soğuk Savaş döneminde Sovyet lideri Kruşçev, ABD’nin Türkiye ve İtalya’daki üslerinde bulunan nükleer füzelerine karşılık Küba’ya nükleer füze yerleştirilmesine karar verir; bu da olası bir savaşın kapısını aralar ve tüm dünyayı gerilime ve korkuya sürükler. Kendi halinde bir işinsanı olan Greville Wynne daha çok Macaristan ve Çekoslovakya gibi Doğu Avrupa ülkelerine satış yapmaktadır. Günün birinde ticaret dünyasından tanıdığı ama aslında MI6’e çalışan Dickie Franks ve CIA temsilcisi Emily Donovan onu yemeğe davet eder ve tekliflerini sunarlar: Sovyetler’e de mal satacak, bu esnada kendilerine ‘casusluk’ yapmak için çağrı yollayan Albay Oleg Penkovsky üzerinden gelecek belgeleri kendilerine ulaştıracaktır. Kabul etmekte tereddüt etse de nihayetinde ülke çıkarları söz konusudur; bu maceraya atılır ama işler giderek sarpa sarar...

Haberin Devamı

Tiyatro kökenli Dominic Cooke, filminde Wynne ve Penkovsky arasında görev itibariyle başlayan mesafeli bir dostluğun daha derinlere inen yolculuğunun katmanlarını yansıtıyor. İngiliz işinsanının Moskova yolculukları, eşi Shelia tarafından gizli bir gönül ilişkisi olarak düşünülse ve aile düzeni çatırdasa da Wynne görevini sürdürüyor. Lakin KGB, olaya el koymakta gecikmiyor.

Haberin Devamı

OYUNCULUKLAR ETKİLEYİCİ

‘Kurye’ aslında kan bağı açısından daha çok Spielberg’ün ‘Casuslar Köprüsü’ne (‘Bridge of Spies’) yakın duruyor. İki cephede gelişen olaylar, Sovyet tarafı, hapishane bölümleri derken gerilim bürokratik hamlelerde kıyıya vuruyor. Benedict Cumberbatch’ı Wynne rolünde, son dönemlerdeki en etkileyici performansıyla karşımıza getiren filmde Penkovsky’yi canlandıran Gürcü oyuncu Merab Ninidze de çok başarılı.

Dominic Cooke’un yapıtı, sinematografik yanından çok böylesi bir kişiliği hatırlatmasıyla önemli bence. Filmi izledikten sonra kaynaklara göz attım; Greville Wynne gerçekten ilginç bir karaktermiş ve ‘kuryelik’ kariyeri sonrası da ayrı bir filmi hak ediyormuş.

Haberin Devamı

Satış da yaparım, ajanlık da...

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE UZANAN GÖNDERMELERLE ÇAĞDAŞ BİR OKUMA SUNUYOR

1400’lü yıllar; Timur sonrası, Osmanlı’da ‘Fetret Devri’ hüküm sürmektedir. Yıldırım’ın oğulları arasında taht kavgası başlamış, kardeş kardeşe düşman kesilmiştir. Ulemadan Şeyh Bedreddin ise İznik’te sürgündedir. Onun eşitlikçi görüşlerini benimseyen Börklüce Mustafa’yla Torlak Kemal, Karaburun ve Manisa’da düzene başkaldırmışlar, halka yönelik ağır vergilere ve talana isyan eder duruma gelmişlerdir. Kendilerince bir model kuran ve ezilenleri etrafında toplayan bu grup, tahta kurulan ve otoritesini dayatmak isteyen Çelebi Mehmet’in hedefindedir. Sistem, bir yandan onları tahrik ettiğini iddia eden Şeyh Bedreddin’i, öte yandan ‘kâfir’ olarak gösterdiği Börklüce-Torlak himayesindeki topluluğu yok etmek için harekete geçer ve nihayetinde büyük bir muharebe gerçekleşir.

Haberin Devamı

Mutasavvıf, filozof ve halk önderi Şeyh Bedreddin, haksızlıklara isyan etmiş ve fikirleriyle tarihe mal olmuş bir karakterdir. Ne var ki egemen ideolojiler onu ‘öteki’leştirmeye, sistemi bozan, başkaldıran bir figüre dönüştürmeye çabalamışlardır. Şiirde, tiyatroda karşımıza çıksa da öyküsü bugüne kadar sinemaya yansımamıştı. Senaryosunu Ali Şahin ve Hakan Alak’ın kaleme aldığı, yönetmenliğini de Hakan Alak’ın üstlendiği ‘Hakikat: Şeyh Bedreddin’ bu yoldaki ilk adım. Film, öncelikle görsel bir ‘tarihsel hatırlatma’ görevi üstleniyor. Sonrasında ise o çağa göre bir entelektüel kompozisyonu çizen Börklüce Mustafa’yla savaşçı kişiliğiyle öne çıkan Torlak Kemal’in, ‘akil güç’ Şeyh Bedreddin’in fikirleri eşliğinde ‘yeni bir toplum’ inşa etme çabasını izliyoruz. Tabii ki bu çabaya Osmanlı izin vermiyor, orduyu üzerlerine yolluyor.

Haberin Devamı

‘Hakikat: Şeyh Bedreddin’, fikren anlatmak istediklerini seyircisine geçiriyor, senaryo geçmişten günümüze uzanan göndermelerde bulunarak (özellikle ‘dış güçler’) ve değişmeyen şeylere vurgu yaparak çağdaş bir okumaya da vesile oluyor. Görüntüler ve kadrajlar da tatminkâr. Tek problem, iki tarafın karşı karşıya geldiği savaşın sinematografik ifadesi. Hikâye bizi güçlü bir finale iterken seyirci olarak gözlerimiz, içine daha fazla gireceğimiz türden savaş sahneleri arıyor. Aman, buradan ‘savaş sevdalısı’ (!) olduğum çıkarılmasın, kastettiğim günümüz tarihi aksiyonlarında olan standartlar. Şeyh Bedreddin’e Suavi’nin hayat verdiği bu film izlenmeye değer bir çaba. Naçizane Nâzım’ın ‘Destan’ından, Tuncel Ağabey’in (Kurtiz) sesinden, Nevzat Çelik’in dizelerinden, Ahmet Kaya’nın şarkısından sonra bu filme de gönlünüzde yer açın derim…

Satış da yaparım, ajanlık da...

BU HAFTA VİZYONA GİREN DİĞER FİLMLER

Haftanın ‘Yabancı film’ kategorisindeki seçeneklerinden ‘Sansür’ü (‘Censor’) Prano Bailey-Bond yönetmiş. ‘Paranormal Hikâyeler’in (‘Asylum: Twisted Horror and Fantasy Tales’) perde arkasındaysa 10 ayrı isim var. Yerli yapımlardan Bestemsu Özdemir ve Melih Selçuk’un başrollerini paylaştığı ‘Milyonda Bir’ Semra Dündar, ‘Fulya’ adlı belgesel Aykut Taşkın-Tahin Tahiroviç ikilisinin, ‘Defin-Ecin Zulman’ Cengiz Kaplan’ın, ‘Sinsi’ Mert Tuğberk Bora’nın, ‘Cinni Kâbus’ da Mehmet Kütük’ün imzasını taşıyor. Animasyon ‘Peter Rabbit: Kaçak Tavşan’ı (‘Peter Rabbit 2: The Runaway’) Will Gluck yönetmiş.

Satış da yaparım, ajanlık da...‘Milyonda Bir’

Yazarın Tüm Yazıları