Paylaş
İki yıl önce aşırı dozda uyku hapı alma sonucu kaybettiği annesinin ardından toparlanmakta zorlanan Mia, aradığı sevgi ve şefkati yakın arkadaşının ailesinde bulmuştur. Jade, kardeşi Riley ve anneleri Sue, ona adeta kol kanat germiştir. Derken aynı yaş grubuna ait gençlerin yoğun olduğu bir partide, aykırı dostları Hayley ve ‘suç ortağı’ Joss onları tuhaf bir oyuna davet eder. Bir tür ruh çağırma seansı şeklinde gelişen bu eylemde üstü seramikle kaplı, mumyalanmış bir el tutulacak ve “Konuş benimle” denilecektir. Bir sonraki adımda da konuşma teklifini kabul eden ‘kişi’nin içine girebilmesi için istekte bulunulur. Bütün bu aksiyonun toplam süresinin 90 saniyeyi geçmemesi gerekmektedir. Mia bu seansa katılır ve farklı bir evrenin varlığını keşfeder. Lakin sonrası o ve çevresi için geri dönülemez bir felaketin ifadesidir.
Bizde pek tanınmayan ama ülkeleri Avustralya’da popüler olmuş kanlı parodi serisi ‘RackaRacka’nın yaratıcıları ikiz yönetmenler Danny ve Michael Philippou’nun ilk uzun metrajı ‘Konuş Benimle’ (Talk to Me) bildik gençlik gerilimleri gibi başlıyor. Partiler, aralarında eski ilişkilerin taşıdığı gerilimler olan gençler, heyecan arayışları derken karşılarına çıkan yeni bir seçenekle ruhlar âlemine uzanıyorlar. Bu tablo ve baştaki kanguru sahnesi izleyicide “Nihayetinde öykü ‘Geçen Yaz Ne Yaptığını Biliyorum’vari bir yere mi evrilecek” türünden hisler uyandırsa da zamanla filmin farklı bir derdi olduğunu anlıyoruz. ‘Konuş Benimle’ ana rotada ilerlerken ‘Çizgi Ötesi’ (The Flatliners) türü bir ara sokağa giriyor. Ana karakterler mum yakıp o tuhaf elle birlikte öte dünyayı mekân tutmuşlarla muhabbete girip geri dönme seansından haz duyuyorlar ve her biri bu eylemi gerçekleştirmek için can atıyor. Ama karşılarına çıkan ruhların onlara ödettikleri bedeller farklı, hatta bazıları için çok ağır oluyor. Özellikle Riley’nin kanlı seansı dolayısıyla Mia’nın kendisine hamilik yapan aileyle arası bozuluyor. Derken genç kız kaybettiği annesini sık sık görmeye başlıyor ve karşısına çıkan bu ‘varlık’ ölümünde babasının suçu olduğunu söylüyor. Bu durumda Mia zaten aralarında mesafeli bir ilişki olan babasıyla yeni çatışmalar yaşıyor.
KANLI VE ŞİDDET DOZU YÜKSEK
Lakin ‘Konuş Benimle’nin asıl gezindiği sularda ‘yitip giden çok sevilen bir yakının yarattığı boşluk, hüzün, acı ve keder duygusu’nu buluyoruz. Ve bütün bu genel çıkışsızlık haliyle baş edememe durumunu... Mia annesinin yokluğunu unutamıyor, babası yerine en yakın arkadaşı ve ailesiyle durumu idare etmeye çalışıyor ve tam bu esnada karşısına çıkan ‘mumyalanmış bir el’ vasıtasıyla öte dünyaya açılan bir geçidin varlığını keşfediyor. Daley Pearson’ın bir hikâyesinden yola çıkarak Danny Phillippou ve Bill Hinzman’ın ortaklaşa kaleme aldıkları senaryo, ‘gençlik gerilimleri’nin klişeleriyle flört ederek ilerliyor ve nihayetinde genel toplamda derdini açığa çıkarıyor. Ve bu süreçte hikâyesini fazlasıyla kanlı, şiddet dozu yüksek kimi sert sahnelerle görselleştiriyor.
Ama bütün bu gelgitler içinde ‘Konuş Benimle’nin çok da özgün bir yapıya sahip olduğu kanaatinde değilim. Şu noktayı da belirteyim; Philippou kardeşlerin filmi dışarıda gösterime çıktıktan sonra tıpkı birkaç yıl önce olduğu gibi Jordan Peele’nin ‘Get Out’una benzer şekilde göklere çıkarıldı ve ‘son dönemlerin en iyi gerilim filmi’ olarak lanse edildi. Hatta Steven Spielberg, Stephen King, Jordan Peele, Ari Aster ve George Miller’ın ardından son olarak Peter Jackson da
‘Konuş Benimle’yi övenler kervanına katıldı. Dolayısıyla gidin, görün, kararınızı verin derim. Bana sorarsanız birkaç sahnesi ilgiye değer ama ortalamayı aşamamış bir film.
Son olarak ana karakter Mia’yı canlandıran Sophie Wilde’ın etkileyici bir performans sunduğunu ve Edith Piaf’ın ‘La Foule’ü eşliğindeki sahneyi de beğendiğimi belirteyim...
KONUŞ BENİMLE
Yönetmenler: Danny Philippou-Michael Philippou
Oyuncular: Sophie Wilde, Alexandra Jensen, Joe Bird, Otis Dhanji, Miranda Otto, Zoe Terakes, Chris Alosio, Marcus Johnson, Alexandria Steffensen, Jett Gazley, Sunny Johnson, Sarah Brokensha
Avustralya-İngiltere-ABD ortak yapımı
‘ADALET’İN YENİ ADRESİ İTALYA...
Bazen adaleti sağlamak için sistemin kendi ritüelleri, kuralları ve en önemlisi hukuk yetersiz kalır ve tıpkı ‘Vahşi Batı’da olduğu gibi günümüzün ‘yalnız kovboyları’ devreye girer, meseleyi çözer. İlham kaynağı 1985-89 yılları arasında çekilmiş aynı adlı bir TV dizisi olan ‘Adalet’ (The Equalizer) ‘Kendi adaletini kendin sağla’ fikrine sıkı sıkıya bağlı bir filmdi. 2014’teki ilk adımda eski deniz piyadesi ve ajan Robert McCall, Rus mafyasına haddini bildiriyordu. Antoine Fuqua ve Denzel Washington ikilisini 2001 tarihli ‘İlk Gün’den (Training Day) yıllar sonra 2014’te tekrar buluşturan bu proje tutunca 2018’de ikincisi çekilmiş ve bu kez ana karakter McCall, Brüksel’de işlenen bir cinayetin ardından devreye girerek açık hesapları bir kez daha kapamıştı. 2023 yapımı ‘Adalet 3’teyse McCall Sicilya kıyısındaki cennet gibi bir kasabada İtalyan mafyasına karşı mücadele veriyor. Aslında ‘Adalet’ kendisinden yaklaşık 1.5 ay sonra vizyona giren ‘John Wick’le aynı rotanın yolcusuydu. İkisinde de şiddete bulanmış bir geçmişe sahip karakterler, zoraki olarak terk ettikleri dünyaya dönüyor ve kötülere hadlerini bildiriyordu. Bu iki ilk adım da tuttu ve seriye dönüştü; John Wick dördüncü adımını atarken bu hafta itibariyle Robert McCall’un da üçüncü hamlesi huzurlarımızda. Şiddet, aksiyon ve bu görüntüler eşliğinde sağlanacak adalete ilginiz varsa buyurun ‘Adalet 3’e...
ADALET 3
Yönetmen: Antoina Fuqua
Oyuncular: Denzel Washington, Dakota Fanning, Eugenio Mastrandrea, David Denman, Gaia Scodellaro, Remo Gireno, Andrea Scarduzio, Andrea Dodero, Daniele Perrone, Zakaria Hamza, Sonia Ben Ammar
ABD yapımı
VE DİĞER SEÇENEKLER...
Bu hafta vizyona giren diğer yapımlar şöyle: ‘Ölümüne Aşk: Tamamen Reflex’ (Yön: Okan Ege Ergüven), ‘Hırçın’ (Scrapper/Yön: Charlotte Regan), ‘Para Avı’ (Kill Shot/Yön: Ari Novak), ‘Para Konuşur’ (Yön: Bülent Terzioğlu), ‘Dabbetü’l Arz-Kıyamet’ (Yön: Gökhan Arı), ‘Doru Macera Adası’ (Yön: Arkın Aktaç).
Paylaş