Paylaş
Üç buçuk yıldız
Zamanlama manidar... Mars’ta su bulunduğuna dair açıklamaların yapıldığı bir haftada sinema salonlarına da öyküsü ‘Kızıl Gezegen’de geçen bir film uğruyor. Emektar yönetmen Ridley Scott’ın imzasını taşıyan ‘Marslı’ (‘The Martian’), koca bir gezegende tek başına hayatta kalma mücadelesi veren bir astronotun yaşadıklarını anlatıyor.
Önce kısaca hikâye: Mars’ın yüzeyinde araştırma yapan bir grup astronot, çıkan fırtınanın ardından gezegeni terk etmek durumunda kalır. Ekibin toparlanması sırasında kaza geçiren ve fırtına esnasında ortadan kaybolan Mark Watney öldü zannıyla geride bırakılır. Astronotlar dönüş yolundayken, dinen fırtınanın ardından yaralı halde hayatta kaldığını anlayan Watney, kısıtlı imkânlarla var olma çabasına soyunur. NASA’dakiler çok geçmeden uydu görüntüleriyle geride kalan astronotun hayatta olduğunu fark ederler, olay basına yansır ve bütün dünya kamuoyu Watney’nin Dünya’ya geri döndürülme çabasına ortak olur...
Yönetmen Ridley Scott, kariyerinin ilk adımlarından ‘Yaratık’ta (‘Alien’) kamerasını uzayın derinliklerinde yeterince dolaştırmıştı. Mark Wathey rolündeki Matt Damon da çok değil, geçen sezon ‘Interstellar’da benzer şekilde evrenin sonsuz boşluğunda yalnızlık duygusunu yeterince tatmıştı. Dolayısıyla Andy Weir’ın 2011 tarihli çok satmış romanından uyarlanan ‘Marslı’, yönetmeni ve başrol oyuncusunu kendi sinemasal geçmişleriyle de bir bakıma buluşturuyor. Ama filme ilişkin asıl odaklanılması gereken nokta, bize ‘Uzayda geçen Cuma’sız bir Robinson Crusoe öyküsü’ anlatılması olmalı sanırım. Bir botanikçi olan Mark Watney, kendi dışkısından yararlanarak serada patates üreterek uzun süreli besin kaynakları yaratıyor, MacGywer’vari yöntemlerle birçok teknik problemin üstesinden geliyor ama bırakın Robinson’u, ‘Cast Away’deki kazazede gibi yârenlik yapacağı bir voleybol topu bile yok. Ama çok geçmeden Dünya’yla kurduğu bağlantılar sayesinde yalnızlığının üstesinden gelmeyi başarıyor.
PEK BİR ESPRİLİ
‘Marslı’, film boyunca genel olarak astronotun çabası üzerine odaklanırken bir noktadan sonra devreye NASA cephesi ve dönüş yolundaki astronot grubu giriyor. Öykü bu üç ayakta gidip gelirken film diyaloglar açısından kıvamını özellikle Watney’le, NASA’nın Houston’daki Johnson Uzay Merkezi yöneticileri Teddy Sanders ve Vincent Kapoor arasındaki komik ve içten görüşmelerde buluyor.
Ana karakterin hüzünlü yalnızlığını sürekli espri yaparak ve içine düştüğü durumu bir anlamda ti’ye alarak geçiştirmeye çalışması, filmi insan psikolojisi açısından da bence gerçekçi kılıyor.
Geçen sezonun uzay destanı ‘Interstellar’, bilimsel gerçeklere ne kadar sadık kalıyor tartışmalarının da hedefi olmuştu. ‘Marslı’, sanırım astronotlarını gezegene ulaştırdıktan sonra gerçekçiliğine kavuşuyor. Aslında Ridley Scott’ın yapıtı belki ruhen ‘Gravity’ye daha yakın. Film, ‘Tanrı’yı ise sadece bir kere öyküsünün içine dahil ediyor. Sempatik yanlarından biri ise kadın (özellikle astronot grubunun kaptanı Melissa Lewis) ve siyah karakterlere (NASA ekibinin en zekileri ve sağduyuluları onlar) yönelik ‘pozitif ayrımcılık’ yapması. Amerikalılara Uzakdoğu desteği de bana “İlim Çin’de de olsa alınız”ı hatırlattı. Bu arada ana karakterinin eve dönme isteğiyle de ‘ET’ akla geliyor. Son bir genel not: Filmde ‘Kurtarma operasyonu’na ‘Yüzüklerin Efendisi’ refere edilerek Elrond isminin verilmesi isabetli oluyor, çünkü ekipte Boromir (Sean Bean) de var!
Filmin başta Matt Damon olmak üzere Jessica Chastain, Jeff Daniels, Chiwetel Ejiofor, Sean Bean ve Donald Glover gibi isimlerden oluşan oyuncu kadrosu gayet tatminkâr. Toparlarsak Ridley Scott’ın 23. filmi ‘Marslı’, NASA övgüsü taşıyan hamaset dolu yanlarına rağmen bazı ayrıntılarda farkını ortaya koyuyor. Uzayın sonsuzluğunda kimi sahneleri itibariyle izleyeni ürpertmeyi başaran bu çalışmayı kaçırmayın derim. Soundtrack’indeki ‘I Will Survive’ (Gloria Gaynor). ‘Starman’ (David Bowie), ‘Waterloo’ (Abba) gibi parçalar da cabası…
**
Marslı
Yönetmen: Ridley Scott
Oyuncular: Matt Damon, Jessica Chastain, Kristen Wiig, Jeff Daniels, Michael Peña, Kate Mara, Sean Bean, Sebastian Stan, Aksel Hennie, Donald Glover, Mackenzie Davis, Chiwetel Ejiofor
ABD yapımı
**
Paylaş