Paylaş
Demir Pençe
◊ Yönetmen: Sean Durkin
◊ Oyuncular: Zac Efron, Jeremy Allen White, Harris Dickinson, Stanley Simons, Holt McCallany, Maura Tierney, Lily James, Michael J. Harney, Kevin Anton
ABD-İngiltere ortak yapımı
Fritz Von Erich (ya da gerçek adıyla Jack Barton Adkisson) bir dönemin hırslı, azimli profesyonel güreşçisidir. Teksaslı bu sporcu ne yazık ki kariyerini yerel başarıların ötesine gidemeden tamamlar ve bu durumdan da sistemin ana aktörü National Wrestling Alliance’ı (Ulusal Güreş Birliği, NWA) suçlar. Sonrasında dört oğlunu da bu sporun bir parçası haline getirir ve onların dünya şampiyonu olmaları için çaba gösterir. Lakin geçmişte aileye yüklenen ‘lanetli’ damgası kapılarını çalar ve dört kardeş, Kevin, David, Mike ve Kerry için acılı ve upuzun bir süreç başlar.Gerçek Erich’ler ve filmdekiler. Oğullar Kevin (Zac Efron) David (Harris Dickinson) ve Kerry (Jeremy Allen White) (ayakta, soldan sağa). Baba Fritz (Holt McCallany) (oturan).
Sean Durkin’in yazıp yönettiği ‘Demir Pençe’ (The Iron Claw) gerçek bir hikâyeden yola çıkarak kotarılmış. Film, kendi eksikliğini ve haksız yere mahrum bırakıldığını düşündüğü unvanı çocukları üzerinden tamamlamak isteyen, bütün bu hırsını ‘kutsal aile’ maskesi altında sağlamaya çalışan bir babanın yarattığı büyük çaplı trajedinin izlerini sürüyor. Çocuklar aslında kendi yollarını çizme konusunda maharetli ama aile sevgisi, babaya olan saygı derken tipik bir diktatör olan Fritz, onların bir anlamda tüm hayat enerjisini emiyor. Geleceklerini ipotek altına alıyor ve zaman ilerledikçe oğullar, yetişkin olsalar da ağır psikolojik süreçleri atlatamıyorlar. En büyükleri Kevin, karşısına çıkan Pam’le yollarını birleştirerek kendine yeni bir yuva ediniyor ama hakkı olduğunu düşündüğü şampiyonluk kemerine ulaşma yolunda babasının stratejisine yenik düşüyor. Lakin onun trajedisi kardeşlerinin yanında çok daha az engebeli, çok daha yumuşak kalıyor çünkü diğerleri bu ağır yükü hayatlarıyla ödüyorlar.
Özenli, detaylı, drama dozunu mesafeli kullanan senaryosuyla ‘Demir Pençe’, ‘spor filmi’ denen kategorinin sınırları içinde dolaşıyor. Fakat asıl despot bir babanın, kazanma hırsıyla evlatlarını birer birer harcamasını ve kendi hikâyesinin yarım sayfalarını tamamlama çabasını herkes için büyük bir ıstıraba dönüştürmesini anlatıyor. Ben bazı yanlarıyla Sean Durkin’in yapıtının bizde ‘Foxcatcher Takımı’ çevirisiyle gösterime çıkan ve iki güreşçi kardeşin gerçek hikâyesini anlatan ‘Foxcatcher’a yakın buldum.
Amerikan güreş tarihine bir şekilde adını yazdıran Von Erich ailesinin yaşadıklarını anlatan çalışmada kardeşlerin yanı sıra aslında hepsinin büyüğü olan ve 6 yaşında hayatını kaybeden Jack Jr.’ın varlığı zaman zaman öyküye sızıyor. Bu arada gerçekte ailenin fertleri arasında olan Chris’e filmde yer verilmemiş. Bir ek bilgi daha: Filmde bahsi edilen güreş bizdekinden farklı bir formata sahip, sertlik dozajı yüksek bir spor ve ‘pankreas’ olarak da biliniyor.
Öykü ana karakter olarak Kevin üzerinden anlatılırken görünüşleriyle her biri rock yıldızlarını hatırlatan (ki içlerinden Mike’ın asıl ilgi duyduğu alan müzik ve arkadaşlarıyla çaldığı bir grubu da var) kardeşler ve dönem atmosferi (giyim-kuşam, mekânlar vs. ile) filmde çok başarılı bir şekilde yaratılmış.
Oyunculuklara gelince; Kevin’da Zac Efron çok çok etkileyiciydi. Kasları ve enine varlığıyla perdeyi yeterince dolduruyordu. Bence yüzü de ünlü İtalyan çalıştırıcı Antonio Conte’ye çok benzemişti. David’i Harris Dickinson’ın, Kerry’yi Jeremy Allen White’ın, Mike’ı Stanley Simons’ın, anneleri Doris’i Maura Tierney’nin, Pam’i Lily James’in canlandırdığı filmde baba Fritz’te karşımıza gelen Holt McCallany de muhteşemdi.
Film ismini ‘Von Erich Team’in müsabaka esnasında ellerini pençe gibi kullanarak rakiplerinin başlarına uyguladıkları bitirici hamleden alıyor. Yani ‘Demir Pençe’ onların bir anlamda ‘imza hareketi’. Bu arada ailenin eski üyelerinin de yaşadığı kimi acı olaylar ve kayıplarla birlikte halk arasında artık kökleşmiş bir deyime dönüşen ‘Von Erich laneti’ konusunda Kevin, baştan beri böyle bir lanete inanmadığını belirtmişti (ki filmde bu görüşü vurgulanıyor). Bu yanıyla Sean Durkin’in yapıtı aslında kaderlerinden kaçamayan karakterleri anlatan korku filmlerini andırıyor.
Tipik ‘Amerikan ruhu’
Öte yandan gösterim sonrası aile hakkında kendisiyle konuşarak kaleme alınmış bir yazıya göz attım. 66 yaşındaki Kevin film boyunca adeta bir ‘Nazi subayı’nı andırır profilde karşımıza gelen Fritz Von Erich hakkında şunları söylemiş: “Babam tanıdığım en onurlu adamdı. 1929’da Büyük Buhran’da doğmuştu. O dönemin üyesi her baba gibi oğullarını sert bir şekilde büyütmek zorunda kaldı. Onun sayesinde her zaman her şeyin üstesinden gelebileceğimizi hissettik, bence o doğrusunu yaptı.”
Ben filmde en çok vefat eden kardeşlerin öte dünyada buluştukları sahneyi beğendim. Sonuç itibariyle baba figürü üzerinden rekabetçiliği, her daim zirveye oynama arzusunu, takımdan eksilmeler olsa da hiçbir şey olmamışçasına yola devam etmeyi, yani aslında tipik ‘Amerikan ruhu’nu ve onu temellendiren dinamikleri (özetle kapitalizm) anlatan bu filmi kaçırmayın derim…Köylüler
Diğer seçenekler
◊ Yoksul bir köylü kızı olan Jagna, başkasını sevmesine rağmen ekonomik nedenlerden dolayı varlıklı dul Maciej’le evlenmeye zorlanır. 19’uncu yüzyıl Polonya kırsalında geçen bir öyküye sahip ‘Köylüler’de (Chlopi), dönemin sosyolojik refleksleri, mülkiyet ilişkileri ve kadının toplumsal arenadaki yeri perdeye taşınmış. Film ‘Loving Vincent’ın da yaratıcıları olan DK Welchman-Hugh Welchman ikilisinin imzasını taşıyor. Burada da yine çok özel bir animasyonla karşı karşıyayız. Sahneler gerçek oyuncular ve kostümlerle çekildikten sonra ressamlar tarafından resmedilmiş. Bu göz alıcı animasyon 80 bin tablodan oluşuyor. Boyama işlemi için 1.350 litre boya kullanılan yapım Wladyslaw Stanislaw Reymont’un romanından uyarlanmış. Oyuncu kadrosunda ise Kamila Urzedowska, Robert Gulaczyk ve Miroslaw Baka var.
◊ Görme engelli bir kadının, sesine âşık olduğu adamla olan ilişkisini anlatan ‘Eflâtun’u Cüneyt Karakuş yönetmiş. Oyuncular İrem Helvacıoğlu, Kerem Bürsin ve Nazan Diper.
◊ Haftanın menüsündeki diğer yapımlar şöyle: ‘Ölümcül Sır’ (The Bricklayer/Yön: Renny Harlin), ‘Queen Mary’nin Laneti’ (Haunting of the Queen Mary/Yön: Gary Shore), ‘Evie’ (Yön: Dominic Brunt-Jamie Lundy), ‘BTOB TIME: Be Together the Movie’ (Yön: Kim Jin-chul), ‘Sırrını Biliyorum’ (Yön: Battal Karslıoğlu), ‘İki Yüzlü’ (Yön: Bülent Terzioğlu), ‘Sevmek Yüzünden’ (Yön: Ahmet Kapucu), ‘Öldüm Bittim’ (Yön: Ayhan Rüzgâr), ‘Hüddam 4: Ahmer’ (Yön: Utku Uçar) ve ‘Cesur Balina Katak’ (Katak: The Brave Beluga/ Yön: Christine Dallaire-Dupont ve Nicola Lemay).
Paylaş