Paylaş
"Askerden döndükten sonra sadece afiş ve lobi fotoğrafçısı olarak Arzu Film’de çalıştım. ‘Canım Kardeşim’ yeni çekilmişti. Şirketin dördüncü katında karanlık oda vardı. Basına dağıtılacak olan siyah-beyaz fotoların mutlaka yıkanıp basılmasını ve sabah erkenden Ertem Eğilmez’in masasına bırakılmasını istiyorlardı. Yıllarca her gece bu işi yaptım. Hatta geç saatlerde yaptığım için karanlık odada uyuyakalır, sabah oradan işe giderdim. ‘Canım Kardeşim’in setinde sürekli fotoğraflar çekiyor, sonrasında da Ertem Eğilmez’in odasına bırakıyordum. Çok zor beğenen biriydi. Fotoğraflara baktı baktı, sonrasında da ofisindeki sinemacı dostlarına ‘Gelin şu fotolara bir de siz bakın’ dedi. Yaşım 23’tü. Eğilmez devam etti: ‘Bu çocuktan çok iyi bir görüntü yönetmeni olacak, aha şuraya yazıyorum.’ O gece eve gittiğimde heyecandan uyuyamadım.”
İşte böyle naklediyor birkaç gün önce kaybettiğimiz Aytekin Çakmakçı mesleğin kapısını gerçek anlamda aralama hikâyesini.
‘O FİLM SONU OLUYORDU’
‘Canım Kardeşim’in ilginç bir kaderi var. Öyle ki 2014’te yaptığımız söyleşide Yavuz abi (Turgul) filmin o zamanki tortuları üzerine şunları söylüyordu: “Arzu Film’e dahil olduğumda Ertem Eğilmez o sırada ‘Canım Kardeşim’ üzerinde çalışıyordu. Ben de senaryoya katkıda bulundum ki. Zeki Alasya da senaryosunda çalışmış. O film az daha Ertem abinin sonu oluyordu. Çünkü o zamanlar tek bir filmin çalışmaması dahi bir firmanın sonunu getirebilirdi. Film vizyona girdi, salonlar bomboş. Bunun üzerine Ertem abi tamamen bu alandan yani melodramdan geri çekildi. Onu çok kırdı bu durum.”
Bugünden bakıldığında, belki TV’lerde sık sık gösterilmesinin de etkisiyle sinemamızın klasiklerinden biri ‘Canım Kardeşim’. Hem bizi eski günlere götüren bir melodram hem de Aytekin Çakmakçı’daki cevherin keşfedilmesine neden olan bir köşe taşı.
SÜNNET HEDİYESİYLE...
Büyük abisinin sünnet düğününde hediye ettiği basit bir fotoğraf makinesi sayesinde görüntüyle ilişkisi başlayan, Yeşilçam’a ait ilk adımlarını Erman Film’de iş malzemesi taşırken atan ve bu sayede mutfağı tanıyan, mesleğin duayenlerinden Kriton İlyadis’in asistanlığını yapan ve ustasından kendi ifadesiyle ‘Set duruşu’nu öğrenen, daha sonra afiş, lobi fotoğrafçılığı, ardından da reklam fotoğrafçılığı ve kameramanlığı yapan Çakmakçı, nihayetinde girişte de alıntıladığımız gibi Yeşilçam için büyük bir okul olan Arzu Film’e girmişti.
ONUR ÖDÜLÜ SAHİBİ
1984 tarihli Ümit Efekan filmi ‘Acı’yla başlayan görüntü yönetmenliği serüveninde ‘Yılanların Öcü’, ‘Sen Türkülerini Söyle’, ‘Çağdaş Bir Köle’, ‘Bir Avuç Gökyüzü’, ‘Biri ve Diğerleri’, ‘Muhsin Bey’, ‘İpekçe’, ‘Arabesk’, ‘Düttürü Dünya’, ‘ Kurt Kanunu’, ‘Uzlaşma’, ‘Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri’, ‘Işıklar Sönmesin’, ‘Mum Kokulu Kadınlar’, ‘Avrupalı’ gibi yapımlarda çalıştı. Televizyon cephesinde ise ‘Baba Evi’, ‘Şehnaz Tango’, ‘Yeni Hayat’, ‘Deniz Gurbetçileri’, ‘Bizim Ev’, ‘Yaprak Dökümü’ gibi dizilerde görüntü yönetmenliği yapan Aytekin Çakmakçı’ya, 2013’te İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından ‘Sinema Onur Ödülü’ verilmişti. Anılarını ise 2019’da yayımlanan ‘Güneşe Lamba Yakan Adam’ adlı kitabında toplamıştı.
KARELERDE YAŞAYACAK
Çakmakçı dün doğum yeri olan Trabzon’da sonsuza uğurlandı. Geride ise ölümsüz kadrajları, birçok yaratıcının (yönetmen-senarist) düşlerinden somuta dönüştürdüğü ve çerçevelerine sığdırdığı filmler kaldı. Bu yapımlar, bu görüntüler, bu kareler de onun sonsuzluğu bıraktığı izler olarak her daim yaşayacak. Bir kez daha tüm sevenlerinin ve sinema camiamızın başı sağ olsun diyorum...
Not: Yazının girişindeki alıntı Barış Saydam’ın Türk Sineması Araştırmaları için gerçekleştirdiği söyleşiden alınmıştır. Tüm sinemaseverlere tavsiye edeceğim bu söyleşiyi şu link vasıtasıyla okuyabilirsiniz: https://www.tsa.org.tr/tr/yazi/yazidetay/187/gunese-lamba-yakan-adam--aytekin-cakmakci
Paylaş