Paylaş
İstanbullu çift, Filiz ve Fırat tatillerini geçirmek üzere Ege kıyılarındaki sempatik bir butik otel olan Evcilik’e ayak basarlar. Kendilerinden başka müşterinin olmadığı bu mekânı Özkan ve yaşça ondan bir hayli küçük olan karısı Aysun işletmektedir. Bu ikili arasında özel bir kimya vardır ve birbirlerine ‘Kınalı’ ve ‘Duman’ olarak seslenirler. Şehirli çift onların bu ilişkisinden etkilenir, kendi aralarında birbirlerine aynı takma adlarla seslenirler ve bunu bir taklit oyununa dönüştürürler. Lakin onların bu halleri Aysun ve Özkan tarafından anlaşılır ve durgun akan su, yerini son derece gerilimli bir atmosfere bırakır...
Hayatları monotonlaşmış çiftler kimi tatil ya da gezi fırsatlarına yeni kıvılcım misali sarılırlar ve aradıkları heyecanı o yörelerde bulabileceklerine inanırlar. Bu türden hikâyeleri Batı sinemasında çokça görürüz. Böylesi öykülere sahip yapımlardan en çok etkilendiklerim arasında Paul Schrader’ın Ian McEwan uyarlaması ‘Yabancı Kucak’ (The Comfort of Strangers, 1990) ve Angelina Jolie’nin yönettiği, başrolünü de Brad Pitt’le paylaştığı ‘Hayatın Kıyısında’ (By the Sea, 2015) ön plana çıkar.
SINIFSAL BİR ÇEKİŞME...
Ümit Ünal senaryosunu da kaleme aldığı son çalışması ‘Evcilik’te işte bu temayı coğrafyamızın gerçekleriyle harmanlayarak perdeye taşırken meseleyi şehirliler ve kırsaldakiler düzleminden okuyor. Film başlarda bizi, kentli ana karakterleri gibi huzur dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Mekân, doğa, tarihi eserler vs. derken kamera cennet gibi bir yerde dolaşıyor uzun süre. Lakin bu mutlu ortam Filiz’in gece gizli saklı sigara içmek için dışarıya çıktığında Kınalı ve Duman’ın karanlık bir ortamda sevişmelerine tanık olmasıyla bambaşka bir ivme kazanıyor. Genç kadın gördüklerini kocasına aktarıyor ve onların ihtiraslı ilişkileri, kendi tekdüzelikleri için bir nevi ‘ilham kaynağı’ haline geliyor. Üstüne üstlük birbirlerine aynı şekilde hitapları ve bir süre sonra deşifre olmalarıyla sınıfsal ve kültürel bir çekişme ortama hâkim oluyor.
Ümit Ünal usta işi rejisiyle öyküyü -o bildik klişe ifadeyle- ilmek ilmek örüyor ve ‘Evcilik’ belli noktalarda, müziğinin de desteğiyle bir gerilim filmi tadına ulaşıyor. Hoş, hemen girişte tanıştığımız Özkan’ın annesinin öfke dolu sayıklamaları zaten bize ‘Acaba film paranormal sulara mı uğrayacak’ hissiyatı veriyor ama ulaştığımız sular kent-köy denklemindeki çelişkiler, kibir, ikiyüzlülük, aşağılanma duygusu gibi meseleler oluyor.
YILIN EN İYİ YERLİ FİLMİ
Açık söylemek gerekirse ‘Evcilik’ sinemamız genelinde pek uğranmayan bir limana son derece sert, derin ve etkileyici bir ziyarette bulunuyor. Tabii ki herkes bu görüşte olmayabilir ama bana kalırsa bu yapıt, Ümit Ünal’ın filmografisi için bir zirve, yani en iyisi. Aynı zamanda bu çalışma bu yıl vizyona giren en iyi yerli film unvanını da hak ediyor.
‘Evcilik’i özel kılan unsurlar rejinin ustalığı, hikâyenin derinliği, geçtiği yerin güzelliği ve atmosfer diyebiliriz ama bütün bu yapıyı daha güçlü kılan yanlardan biri de oyunculuk performansları. Öykü Karayel ve Fatih Artman, Filiz ve Fırat’ta, Luis Buñuel’e gönderme yaparak söylersek, ‘burjuvazinin gizemsiz sıkıcılığı’nı çok iyi yansıtıyorlar. Özkan’da Nejat İşler muhteşem bir portre çizmiş, keza Aysun’da ilk kez etkileyici yeteneğine şahit olduğum Deniz Işın da çizginin kesinlikle çok üstündeydi.
Kentlinin uzaklardan gelip kırsaldakinin kendi içindeki masumiyetini, tutkusunu ve en önemlisi huzurunu önce kıskanma, sonra da kaçırma sürecini anlatan bu çarpıcı filmin bir başka başarısı bence diyalogları olmuş. Bu açıdan Rüçhan Çalışkur’un canlandırdığı annenin “İstanbul şeytanlarını bekler” (!) cümlesi fazlasıyla vurucuydu. Sınıf meselesine de sağlam bir bakış atan filmin tek ikna edici olmayan ya da şöyle söyleyeyim daha iyi halledilmesi gereken sahnesiyse Aysun’un çiftin kendilerini taklit ederek onları eğlence malzemesine dönüştürmesini iPad’den öğrenmesi olmuş. Lakin öykünün sizi içine çekme gücü sayesinde bu da önemli bir soruna dönüşmüyor. ‘Evcilik’i kaçırmayın derim.
EVCİLİK
◊ Yönetmen: Ümit Ünal
◊ Oyuncular: Öykü Karayel, Fatih Artman, Deniz Işın, Nejat İşler, Rüçhan Çalışkur, Selen Uçer
Türkiye yapımı
‘NAPOLİ’Yİ DİNLİYORUM GÖZLERİM AÇIK’
Günümüz İtalyan sinemasının Matteo Garrone’yle birlikte en iyi yönetmenlerinden olan Paolo Sorrentino son filmi ‘Su Perisi Parthenope’de (Parthenope) suda doğan, Yunan mitolojisindeki bir sirenden (deniz yaratıkları) adını alan, yaşadığı travmatik bir olaydan sonra farklı yollara sapan, sadece güzelliğiyle değil zekâsıyla da öne çıkmak isteyen bir karakteri anlatıyor. Filmin arka planında yönetmenin doğup büyüdüğü Napoli’ye olan tutkusu var.
Sorrentino’nun zengin dünyası Federico Fellini’nin yapıtlarını çağrıştırıyor. Keza İtalyan bir eleştirmen Sorrentino’nun filmlerini Fellini’ninkilerin izdüşümü açısından şöyle okumuş: “‘Muhteşem Güzellik’ (La grende bellezza) onun ‘La Dolce Vita’sı, ‘Tanrı’nın Eli’ (È stata la mano di Dio) de ‘Amarcord’u, ‘Su Perisi Parthenope’yse ‘Roma’sı diyebiliriz...”
Film, oyuncu hocası Flora Malva, sinema yıldızı Greta Cool, yazar John Cheever (öyküdeki tek gerçek karakter), antropoloji profesörü Marotta (Umberto Eco’yu andırıyor) karakterleriyle zenginleşiyor. Parthenope’yi Celeste Dalla Porta canlandırıyor, yaşlılığındaysa Stefania Sandrelli’yi izliyoruz. Yazar Cheever’ı Gary Oldman, Profesör Marotta’yı Silvio Orlando, Flora Malva’yı da Isabella Ferrari oynamış.
Sorrentino’nun yer yer Capri Adası’nın güzellikleri arasında biçimlenen son hamlesi kayıtsız kalınamayacak bir çalışma. Film aynı zamanda Napoli’nin Serie A’daki son şampiyonluğuna (2023) selam göndererek yönetmenin futbol tutkusunu hatırlatıyor.
SU PERİSİ PARTHENOPE
Yönetmen: Paolo Sorrentino
Oyuncular: Celeste Dalla Porta, Silvio Orlando, Stefania Sandrelli, Gary Oldman, Dario Aita, Daniele Rienzo, Peppe Lanzetta, Isabella Ferrari
İtalya-Fransa ortak yapımı
VE DİĞER SEÇENEKLER
◊ İkamet alabilmek için yapılacak görüşmeye hazırlanan bir sığınmacının yaşadıklarını anlatan ‘Süleyman’ın Hikâyesi’ni (L’histoire de Souleymane) Boris Lojkine yönetmiş. Oyuncularsa Abou Sangare, Nina Meurisse, Emmanuel Yovanie ve Younoussa Diallo.
◊ Haftanın menüsündeki diğer yapımlar şöyle: ‘Dehşet Kapanı’ (Consumed/Yön: Mitchell Altieri), ‘Killer Influence’ (Yön: Abel Danan), ‘İngiliz Anahtarı: Recep Usta’ (Yön: Onur Öğden), ‘Yeniden Başlamak’ (Yön: Kemal Yıldız), ‘Ateşten Doğan’ (Yön: Selim Kuru), ‘Rafadan Tayfa: Kapadokya’ (Yön: İsmail Fidan).
Paylaş