Uğur Meleke

Sahaya yetenek koymadan olmaz

30 Eylül 2017
Akhisar, ligde bütüncül savunmayı en iyi uygulayan takımların başında geliyor.

Top rakiplerindeyken savunma-orta saha-hücum blokları arasındaki mesafeyi hiç açmıyorlar, zaten oyuncu tipleri de buna çok uygun. Orta üçlü Sissoko-Soner-Serginho defansif. İki açık oyuncusundan OIcan bek özellikli, Larsson ligin belki en sorumlu sol açığı.

Santrafor Henrique’yi de oyunda fazla tutmayıp, bir orta saha oyuncusuyla değiştirdi zaten Okan Hoca. Yani Manisa deplasmanına geliyorsanız, sete yerleşip, yavaş paslaşıp, Akhisarlılar’ın boşluk vermesini beklemek pek akılcı bir iş değil. Böyle disiplinli takımları yenmeniz için ortaya akıl koymanız lazım.

Seri düşünce koymanız lazım. Yetenek koymanız lazım. Dün Fenerbahçe’nin bunu başarabildiğini söylemek güç.

MÜCADELE YETMEZ!

Fenerbahçe, 3 haftadır 4-3-2-1 sistemiyle oynuyor, bir anlayış istikrarı yakalamış gözüküyorlar. Takımda sol açık-sağ açık yok, Valbuena-Giuliano ikilisi, Janssen’in arkasında duble oyun kurucu rolündeler. Merkezde kalabalıklar, seri ve kısa paslarla rakibi ortadan delmeye uğraşıyorlar. Herkes rolünü benimsemiş gibi, net bir oyun tanımı var gibi.

Ama Akhisarspor’u yenmek için pozisyon disiplini ve telepati yetmez, birinin çıkıp çalım atması, bir-iki yeteneklinin verkaca girip adam eksiltmesi, rakibinden daha zeki ve yetenekli olduğunu hissettirmesi gerek.

FAUL BİLE TARTIŞMALI

Dün sahadaki 22 adam içinde yeteneğini belli eden tek kişi, Akhisar’ın sağ beki

Yazının Devamını Oku

Avrupalı Akçay

29 Eylül 2017
KONYASPOR-Akçay birlikteliği, sezonun en iyi seçimlerinden biri.

Konya geçen sezon Avrupa tecrübesini ilk kez yaşamış, gelişmekte olan bir futbol kenti. Teknik Direktör Mustafa Reşit Akçay da buralarda iyi işler çıkardı, Trabzon’da ve Osmanlı’da yaptıklarını Konya’da da sürdürecek gibi.

BÜYÜK TAKIM HAREKETİDün maçın birinci dakikasından itibaren bu eşleşmenin doğruluğu sezildi, takımın kazanmaya inandığı hissedildi. Eren’in yokluğunda Ömer Ali’nin sol bekte olması, tam bir büyük takım davranışı. Bekleriniz, açık oynayabilecek yetenekteki Skubic ve Ömer’se, kazanmayı kafaya koymuşsunuz demektir.

MUSA’YA DİKKAT EDİNDün Milosevic, Ömer, iki golde de hava katkısı yapan Eze, hepsi iyilerdi. Ama ben özel bir parantezi Musa için açmak isterim. Takımın en yeteneklisi Traore’nin şanssız sakatlığı ona umut oldu.

Pozisyonuna Manyama transfer edildi ama ligde de, Avrupa’da da artık Konya’nın esas adamlarından biri kesinlikle yetenekli Musa olacak. Dün attığı gol, pürüzsüz kalite. Musa ve arkadaşlarının bu anlayışla 3 iç saha maçını kazanıp çıkacaklarına inanıyorum ben.

MAÇIN ADAMI: EZEİlk golde Ömer’den taç atışını isteyip asisti yaptı. İkincide havayı karıştırıp Milosevic’i rahatlattı. Bir çağdaş santrafor gecesi geçirdi Friday Eze.

Yazının Devamını Oku

Yabancı hakem gelse 2 yılda Türkiye'den kaçar

28 Eylül 2017
“36 yaşındaki bir genç hakem Ali Palabıyık’ı, sırf arkasında kitleler bulunmuyor diye linç etme hakkı görüyorlar kendilerinde. Alman’ı, İngiliz’i, İtalyan’ı, dünyanın bütün büyük hakemlerini şu derbilere getirsek, 1-2 yıl sonra kimsenin buraya gelmek istemeyeceğine eminim.”

BU ülkede hemen her alanda yaşanan, “kalabalıkların peşinden gitme” arızasının, çok bağıranın haklı olduğu sanrısının temelinde basit bir gerçek var: Birçoğumuz kötü çocukluk dönemleri geçirdik. Yetenekli değildik, resim yapamıyorduk, enstrüman çalamıyorduk. Ya da ailemizin eve bir piyano alıp koyacak gücü yoktu. Güzel değildik, sınıfın en çalışkanı değildik, kızları-oğlanları etkileyecek bir artımız yoktu aslında. Kalabalıktan ayrışamıyorduk. Kalabalıktan ayrışamayınca kalabalıklara katılmayı yeğledik. Madem birey olarak bir şey ifade etmiyoruz, o zaman yaşasın çoğunluğun hegemonyası. “Yaşasın Beşiktaş, Fener, Gassaray; var olsun A Partisi, B Partisi, C Partisi...

Z JENERASYON VE ‘EKSİKLERİ’Bu, “değerli birey olamama” probleminin en güçlü tezahür ettiği alan da sosyal medya oldu haliyle. Çünkü anonimsin, yasalardan azadesin. Küfrediyorsun, bağırıyorsun, çağırıyorsun. Saygısızsın, kural tanımazsın, bu yolla kalabalıklardan ayrışmaya çalışıyorsun ve üstelik bunu havalı bir şey sanıyorsun.

AMERİKALI tarihçiler Howe ve Strauss’un muazzam bir yeni nesil tarifi var: 90’lardan sonra doğanlara “Z jenerasyonu” diyorlar. ‘Doğuştan dijital’ onlar. Teknolojinin içine doğdular, bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tüm bilgiye arama motorlarıyla ulaşabilmek, “Z nesli” için sıradan. Ama bu dijital doğuş, önceki nesillerdeki karakteristik özellikleri de bazılarında eksik bırakmış: Bir şeye ulaşmak için çabalamak, sabretmek, bireysel faydanın yerine toplumsal faydayı koyabilmek. Geçen ay Kafa Dergisi’nde yazmıştım bu satırları; bu neslin birçoğunun mottosu, “dünyaya bir kez geliyorsun”a indirgenmiş. Sanki kendisi dışındaki 7 milyar insan, dünyaya 10. kez geliyormuş gibi!

EN BÜYÜK YANLIŞIMIZ!
BU, “sosyal medya” denen, asla homojenik ve rafine olmayan yapının çok bağırıyor olması, kamu görüşü zannedildikçe zorlaşıyor işler. Yaş ortalaması düşük, coğrafi dağılımı dengesiz, eğitim dağılımı belirsiz. 2 bin 500 kişiyle anket yapacak olsanız, deneklerin 2 binini 15-20 yaş grubundan, bin 500’ünü büyük şehirlerden mi seçersiniz? Yoksa her yaş grubu, sosyal statü ve kentten dengeli biçimde mi bulmaya çalışırsınız denekleri?

Sosyal medyanın görüşünü kamu görüşü sanmak asla gerçekçi değil. Bunları bu kadar kontrolden çıkaran şey, tam da bu. Homojenliği ve dahi gerçekliği tartışmalı bir grubun görüşünü, kamu düşüncesi sanmak.

F.BAHÇE-Beşiktaş derbisinin hakem üçlüsü, tartışmalı kararlara imza attı.

TÜRKİYE’DE DERBİ YÖNETMEK EL CLASİCO YÖNETMEKTEN ZOR

Yazının Devamını Oku

Son 10 yılın en iyi maçıydı

24 Eylül 2017
SKORDAN ve hakem kararlarından bağımsız olarak önce şunu söylemem gerek: Son yılların en çekişmeli maçını izledik ligde. İki hocaya, sahaya terlerinin son damlasına kadar bırakan 28 futbolcuya gönülden tebrikler her şeyden evvel...

- Bu çok büyük maçı analiz etmek içinse, iki bağımsız perdeye ayırmamız gerek sanırım: 11’e 11 oynanan bölümde istediklerini sahaya yansıtan taraf Fenerbahçe’ydi. O bölümü 1-0 kazanmayı hak ettiler. Ancak 45’le 85 arası, yani kırmızı kartlardan Janssen’in golüne kadar ibre büyük ölçüde Beşiktaş’a döndü. Hem Fenerbahçe’nin en iyisi Mehmet Ekici’nin çıkışı, hem de etkisiz Talisca’nın yerine istekli Negredo’nun girişi maçın ritmini değiştirdi o bölümde. Beşiktaş’ın o 40 dakikada maçı dengeleyememesi siyah-beyazlıların talihsizliği.    

İLK PERDE

- 11’e 11 oynanan bölümde Aykut Kocaman’ı yeni stratejisi için tebrik etmek gerek:

- Net bir 4-3-2-1 oynadılar. Sahada kenar hücumcusu yoktu; Giuliano-Valbuena ikilisi, Janssen’in arkasında duble oyun kurucu rolü üstlendiler. Tottenham’da Kane’in arkasındaki Dele Alli-Eriksen gibi. Bu tercih, Fenerbahçe’nin göbekte beşli bir kalabalık bulmasını sağladı; ilk devrede merkeze sahip oldular.

Özellikle Isla-Giuliano-Valbuena-Ekici’nin tamamının sağda buluştuğu bazı anlar, Fenerbahçe’nin ofansta en etkili olduğu anlardı. Souza yengeç gibi bir ilk yarı oynadı, Mehmet Ekici futbolu çok özlemiş. Janssen’in de bu etkili gruba kattığı enerjinin hakkını teslim etmek gerek.

VE İKİNCİ PERDE

- İKİ takımın da 10’ar kişi kalmasından sonra ise el Güneş’e geçti adeta. Kocaman, sahanın en iyisi Ekici’yi çıkararak orta saha üstünlüğünü kaybetti. Şenol Hoca’nın da koşan, arayan, isteyen Negredo’yu sokmasıyla siyah-beyazlılar çok daha efektif hücum etmeye başladı Kadıköy’de.

-

Yazının Devamını Oku

Volkan Yanal

23 Eylül 2017
TRABZON’un Gençlerbirliği maçının ikinci yarısından beri benimsediği ofansif anlayışı ben yanlış bulmuyorum.

Okay ve Durica’nın bile orta saha pas trafiğine katıldığı, Sosa’yı sahayı daha geniş gördüğü bir bölgede kullanan, Abdülkadir’li-Yusuf’lu bu düzen, aslında futbolu seven herkesi mutlu edecek bir düzen. Belki gol yiyecek, ama her an yediğinden fazlasını atabileceğini hissettiğiniz bir takım. Bana Pep’in Manchester City’sini anımsatıyor doğrusu.

Ancak böyle ofansif bir anlayış benimsiyorsanız, Okay’ın bile ortalama pozisyonu rakip yarı sahada çıkıyorsa, topun ağırlıklı sizde kalması gerek. Zaten topun Trabzon’da kaldığı bölüm, görüntü çok iyi: Yüksek pas kalitesi, dönen topları çabuk toplayan bir orta saha. Ve 3-0’a çok kolay gelen bir maç.

EVLERE ‘ŞEN’LİK!

Ancak Yanal’ın skorun 3-2’ye gelmesiyle panikleyip 57’de yaptığı bir değişiklik var ki evlere şenlik: O sırada açık ara sahanın en çok koşan adamı, 7 kilometreyi geçen Yusuf Yazıcı. Pas trafiğinin Sosa’yla birlikte merkezi o. Üstelik Yusuf’u çıkarıp oyuna soktuğu adam, Volkan Şen. Volkan’ın oyundaki ilk 10 dakikasındaki raporu şu: İki kafa topuna dirsekle çıkıp yaptığı iki faul. Burak’la verkaçta saçmasapan bir ofsayta düşüp harcadığı gol. Junior’un driplingine cevap verecek gücü olmadığı için arkadan tekme sallama ve koşuyu bırakma. Dünkü maçta kulübedeki teknik adamın soyadı Şen olsa, Yusuf’u oyundan çıkarıp bu haliyle Volkan’ı sokar mıydı, şüpheliyim doğrusu. Trabzonspor, kazanabileceği bir maçı hediye etti Alanyaspor’a. Ve korkarım ki bunun sebebi, başarısız değişikliklerdi bu kez.

MAÇIN ADAMI: SAFET SUSİÇ

38’de N’Sakala’yı beke, Mbilla’yı sağ açığa, Efecan’ı merkeze koyup takımının ritmini değiştirdi. Love hat-trick yaptı ama altyapıyı kuran Susiç’in değişiklikleriydi bence.

Yazının Devamını Oku

Milli takımın kaptanı Cenk Tosun olmalı

21 Eylül 2017
ALMANLAR, Euro 2016’ya tek bir orijinal santrforla gitti: 32’lik Gomez...

İtalya, bir devşirmeye umut bağladı; Portekiz, santraforsuz 4-6-0 oynadı. Futbolun en büyüklerinin bile santrfor pozisyonuna alternatif bulamaması, Barcelona’nın, PSG’nin, City’nin santraforlarının Güney Amerikalı olmasının altında yatan sebeplerden biri sanırım şu: 21’nci yüzyılın dijital çağ çocukları, özellikle de Avrupalılar, riski tek başlarına üstlenecekleri işleri sevmiyorlar.

Evet futbolcu olmak havalı; ama stoper ya da santrafor olup, bir hatayla bütün hikâyenin yükünü üstlenmek mantıksız. Son yıllarda orta sahada yığılma var, ortalık yeni Vieira’lar, yeni Gattuso’larla dolu. Ama yeni Van Basten’ler çıkmıyor bir türlü.

Cenk Tosun’un çıkışıysa, tüm bu iddialarımın tersine gelişen bir durum. 23’ünde Beşiktaş’a geliyorsun, önce Ba, Gomez ve Aboubakar’la rekabete giriyorsun. 10 dakika aldığında 10, 45 aldığında 45… Ne kadar oynarsan o kadar yüreğini bırakıyorsun sahaya. Bir önceki maçta iki gol atıp, sonraki hafta kulübede oturuyorsun ama küsmek yok, ısınmaya çıkmamak yok, imalı demeçler yok. Sadece işine odaklanan bir genç adam.

Bu ligi 30 yıldır yakından izliyorum, böyle bir rol model görmedim bu ülkede. Semih Şentürk’ü bütün kariyeri boyunca takdir etmişimdir, Cenk şimdiden geçti onun önüne.

SÜREKLi GELiŞiYOR VE REKABETTEN YILMIYORCenk’in gelişiminin hiç durmaması, rekabetten yılmaması, çalışkanlığı ve güleryüzünü görünce, şu anda bir genç sporcuya daha iyi bir örnek kimi gösterebilirsin ki diye sordum kendi kendime. Sadece sporcular için değil, tüm genç profesyoneller için harika bir örnek Cenk’in çizgisi. Ve ben milli takım kaptanının böyle bir karakter olmasını çok isterdim doğrusu.

Bant için tek kriterin deneyim olduğunu düşünmüyorum; Porto 18’inde Neves’e, Atletico 20’sinde Torres’e verdi bandı. Bizim ulusal takımın kaptanlığını Euro 2020 elemelerinden başlayarak Cenk’e vermek de son derece doğru bir davranış olacaktır bence.

RACON KESEN DEĞİL GÜLÜMSEYEN BİR ADAM1- Son yıllarda bant verdiğimiz profilin çok dışında, racon kesen değil gülümseyen bir adam. Milli takımı bir nefret merkezi olmaktan çıkarıp, sempati merkezi olmaya dönüştürmeye aday.

2- Gelişimi durmayan bir sporcu. Yabancı sınırından şikâyetlenmektense çalışıyor, rekabet ediyor. Türk sporculara daha iyi bir örnek olamaz.

Yazının Devamını Oku

Bu sistemin Alex’i yok

18 Eylül 2017
ALANYA, büyük takımların karşılaşmak isteyeceği türden bir rakip.

Üç dakikada bir faul yapan çirkin savunmacı takımlardan biri değiller, topa sahip olmak-oynamak istiyorlar, dün de maçı Fenerbahçe’den daha az faul yaparak tamamladılar zaten. Maça tek ön liberoyla, Taha ile başladılar; Efecan’la Emre’nin kalitesini de göz önüne alırsak 5 hücumcuyla oynadılar aslında. Sahada bir direnç yarışı değil de kalite yarışı olunca, Janssen’li Valbuena’lı Ekici’li olan taraf kazandı doğal olarak...

KOŞU FARKI!

- Aykut Kocaman’ın takımı sezona klasik 4-2-3-1’le girmişti; ilk haftalarda Alper, sonra Giuliano on numara rolünü üstlendiler. Fakat bulunamadı bir türlü o ideal on numara. Zaten oraya kimi koysanız Alex’le kıyaslanıyor; ama 45 dakikada 5 bin 750 metreyle sahanın en çok koşan adamı olan Giuliano’nun Alex’e benzemediği ortada. O yüzden geçen haftaki Başakşehir maçıyla beraber sistem 4-1-4-1’e evrildi; artık yeni formasyonda on numara rolü yok, Souza’nın solunda Ozan, sağında Giuliano başladı. Dirar sakatlanınca sağ içe Ekici, sağ dışa Giuliano kaydı. Ben de bu formasyonun Fenerbahçe’nin mevcut kadro listesi için uygun olduğunu düşünüyorum, zira eldeki oyuncular hep sekiz numara özellikli.

ÇALIŞKAN JANSSEN

Mehmet Ekici, Souza, Ozan, Alper, Giuliano’nun hepsi defans-ofans dengeli yapabilen adamlar. Eğer onları bir organizasyon dahilinde hareket ettirebilirseniz, bol kısa paslı, bol yer değiştirmeli, hareketli bir hücum anlayışı geliştirmeniz mümkün.

Çalışkan Janssen’in de bu pas grubuna katılmasıyla dün ön tarafta sezonun en enerjik oyununu oynadı F.Bahçe. Hâlâ almaları gereken çok yol var, hâlâ telepati geliştiremediler; ama istekliler, arzulular, hareketliler. Hücum işi yalnızca Valbuena’nın sırtında değil artık.

MAÇIN ADAMI: JANSSEN

-

Yazının Devamını Oku

11 adamla sezon bitmez

15 Eylül 2017
Öncelikle Ludogorets’in hakkını teslim ederek başlamak gerek.

Kesinlikle bu grubun zayıf halkası değiller, Başakşehir’e kök söktürdüler, Hoffenheim ve Braga’dan da puanlar koparacaklarına eminim. Sol bekleri Natanael, açıkları Lukoki ve Wanderson’la santrafor Keserü gibi çok iyi futbolcuları var. Savunmada savruklar ama hücuma inanılmaz seri çıkıyorlar, iyi şut atan 3 farklı oyuncuları var. Dün 15-45 arası biraz şanslı olsalar maçı 3-0 yapabilirlerdi, üstelik Cicinho’nun yüzüne basan Elia’nın atılmaması da büyük şans.

ELIA ŞIMARIK, CLICHY SAVRUK

Başakşehir’in vitesinin bu denli küçük gözükmesinin sebebiyse rotasyon yapılmaması. Dimitrov, daha kısıtlı bir kadroyla lige göre 6 oyuncu değiştirirken, Başakşehir sakat Mahmut dışında Fenerbahçe savaşı veren kadroyla başladı. Adebayor bariz bir biçimde bitkin, Elia şımarık, Clichy savruk. Avcı bir ideal 11 belirlemiş; ya onlarla çıkıyor maçlara, ya da Karabük önünde olduğu gibi tümünü yedek oturtuyor! Oysa şu maç, as rotasyonuna Da Costa, Alpaslan, Kerim, Napoleoni’yi katmak için çok iyi bir fırsattı.   

Olmadı. 2 kritik puan kaybedildi. Dilerim Avcı dün geceden ders çıkarıp, tüm sezonu 11 oyuncuyla oynayamayacağını, as kadroyu genişletmesi gerektiğini fark eder.

MAÇIN ADAMI: LUKOKİ

-  25 yaşındaki Kongolu sağ açık, sürati ve zekasıyla Clichy’yi bolca zor duruma düşürdü; bu grupta özellikle deplasmanlarda iş yapacağının sinyallerini verdi.

 

Yazının Devamını Oku