Paylaş
Biri, AK Parti geçmişe bakarken, CHP geleceğe bakan bir açı çizmiş. İkincisi ise AK Parti güvenlikçi ve devletçi bir politika çerçevesi koyarken, ‘40 yılın devletçi partisi’ CHP’nin beyannamesi her katmanda bireyi selamlayan ve bireysel özgürlükleri kollayan, genç kuşağa, beyaz yakalılara hitap eden bir çerçeveye oturmuş. Bugün yerinde büyük boşluk olan çoğulculuk ve katılımcılık ön plana çıkarılmış, daha sosyal demokrat çizgiye oturmuş.
Beyannamenin giriş bölümü; geride kalan 4 yılda siyaset ve ekonomide her alanı kilitleyen ve toplumsal refahta ilerlemeyi frenleyen otoriter şemsiyenin, bir ‘haklar ve özgürlükler siyasetinin hayata geçirilerek’ kaldırılması, sivil toplumun güçlendirilmesi niyetini ilan ediyor.
Toplumsal, siyasal ve ekonomik çerçevesi eklemleşen 2015 beyannamesinin tutarlı bir ‘ruhu’ ve bunu yansıtan bir dili var. Edindiğim bilgi; CHP’nin bu seçim beyannamesinde bir toplumbilimcinin, Prof. Sencer Ayata’nın damgasının olduğu yönünde.
Ekonomide netleşen duruş
CHP’nin politik alanda sosyal demokrat çizgiye gelmesine ilave olarak, ekonomi politikasındaki duruşu da netleşmiş; piyasa ekonomisine dayanan ama ‘neoliberal’ değil, kamunun da ‘iyi ve adil bir biçimde düzenleyici’ olacağı, ‘güçlü bir destekleyici role sahip olduğu’ bir çizgi ilan ediliyor. Bu belki de geçmişte olmadığı kadar en gerçekçi çizgi demek.
Ekonomi politikasının dört ana ekseninden başta geleni ‘kapsayıcı büyüme’ şiarı metinde sıkça tekrarlanıyor. Ayrıca bu yaklaşımın savunucusu Daron Acemoğlu’nun işaret ettiği kurumlar ve kuralların da tesisi için her başlığa bunun ruhu da yansıtılmış. Diğerleri ise; rekabetçiliğe katkıda bulunacak politikalar, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, devletin saydamlığını ve hesap verebilirliğin güçlendirilmesi, sosyal ve çevresel dengeyi koruma taahhüdü.
CHP, bu çerçevede iki aşamalı bir ekonomik program izleyeceğini söylüyor; birincisi, hemen etkisini gösterecek politikalar, ikincisi de orta ve uzun vadede etki gösterecek politikalar. CHP, iktidarının ilk yüz gündeki politikalarla yatırımların artıracağını, istihdam ve geliri kayda değer bir düzeyde artıracağını söylüyor. Ancak, ‘nasıl?’ sorusunun yanıtını bulamadım.
CHP somut olarak 20 yıllık bir dizi hedef koymuş; 2011’deki iddialı uçuk makro hedefler konulmadığı gibi, orada yer alan hedefler (2023) ya yumuşatılmış ya da ‘20 yılda’ denilerek zaman ufku uzatılmış. İlk defa bir politik hedef olarak konulan, ‘insani gelişmişlikte ilk 20. sıra’ hedefinin altı boş değil; sağlık, eğitim, cinsiyet eşitsizliği, yaşam koşulları, gelir, yoksulluk gibi alt ölçüm kulvarlarına da politika geliştirilmiş.
Kurallı maliye politikası taahhüdü devam ederken, 2011’deki kamu borç stokunun GSYH’nın yüzde 40’ın altında tutma sözü bu defa verilmemiş. Vergi idaresini bağımsız hale getirme sözü tekrarlanırken, “Orta vadeli bir strateji planı ile dolaysız vergileri esas alan bir yapı kuracağız” deniliyor.
Para politikasında ise ‘hayat pahalılığına son veren para politikası’ sözü verilmiş. En başta da, ‘Merkez Bankası’nı keyfi müdahalelerden bağımsız hale getirme’ sözü veriliyor, ama nasıl olacağı anlatılmamış. 2011’den farklı olarak, finansal istikrarın sağlanması görevinin BDDK ve TMSF’ye verileceği ilan ediliyor.
İki önemli maddi taahhüt var; net asgari ücretin bin 500 TL olması, diğeri de emeklilere iki maaş ikramiye verilmesi. Biri özel kesime, diğeri kamuya mali yük getirecek. Her ikisi de kaynakların nasıl dağıtılacağına dair bir iktisat politikası tercihi. AK Parti’nin yaptığı sayısız vergi ve prim borcu affı da bir politika tercihi idi.
En güçlü koz Aile sigortası
CHP’nin 2011’de önerdiği Aile Sigortası modeli, yoksulluk ve eşitsizlik sorununa önemli bir açı getirmişti. Bu seçimde ise epey üzerinde çalışıldığı ve daha da güçlü bir şemsiye model haline getirildiği görülüyor. Desteklerin, yararlanan yurttaşların onurunu zedeleyici nitelikte, çok sayıda kurum tarafından, kuralsız ve düzensiz, başvuru esasına göre yapıldığı; yararlananların, ‘yardımların kalıcı olamayacağı kuşkusu’ yaşadıkları vurgulanarak, ‘hak temelli’ bir açı da kazandırılmış. ‘Yoksulluğu yönetme’ yerine yoksulluğa son verme taahhüdü veriliyor.
Aile Sigortası çerçevesinde ‘hedef kitle’, yoksul 16.7 milyon kişi. Hiçbir hanenin gelirinin 720 TL’nin altına düşmemesini sağlama taahhüdü var. Ayrıca ödemelerin nakit olarak ve kadınların banka hesabına yapılacağı vurgulanıyor. 5 milyonun üzerinde kişinin ilk kez sosyal yardım kapsamına alınacağı anlatılmış. Böylece, sosyal yardım ya da desteklerin dağıtılmasında kayırmacılığın ve usulsüzlüklerin de ortadan kalkacağı vurgulanıyor.
Kadınlara özel ekonomik destekler çok çarpıcı ve heyecan verici. AK Parti politikaları kadınları eve kapanıp çocuk doğurmaya teşvik ederken, CHP’nin önerdiği politika kadınların ekonomik özgürlüklerinin sağlanmasını ve işgücüne katılımını her boyutta destekleyen bir çizgi oluşturmuş.
Güçlü bir sosyal destek programı ortaya koyan CHP, bununla ekonomik büyümeye de önemli bir katkı geleceğini düşünüyor. Tek sorun var; kamuya ilave olarak ne kadarlık bir mali yük geleceğini de söylüyor olmalıydı.
Paylaş