Paylaş
Gittiğimiz yer Ankara’nın küçük ve orta ölçekli işletmelerinin yoğunlaştığı OSTİM. OSTİM’e vardığımızda, sözüm ona “AB Başkenti” Ankara 10 dakikalık yağmurda, adeta bir “iç deniz” haline gelince, bir süre otomobilin içinde beklemek zorunda kaldık.
Bir yandan kentin öncelikli ihtiyacı olan alt yapı donanımından sorumlu, “Ben böyle sanatın içine tükürürüm” söylemiyle meşhur muhterem belediye başkanımızı hatırlarken, diğer yandan “Acaba, bir heykel atölyesine gittiğimiz için Melih beyin gazabına mı uğradık” diye endişelenmekten geri kalmıyorduk.
Allah’tan bir süre sonra yağmur ve dolu kesildi de, Türkiye’nin en ünlü heykeltraşlarından, 1998 yılında Kültür Bakanlığı’nca devlet sanatçısı ünvanı verilmiş Metin Yurdanur’un atölyesine girebildik.
Atölyenin çevresi ve girişinde sizi muhteşem eserler karşılıyor. Devasa Atatürk ve şaha kalkmış at heykelleri, birbirinden ünlü isimlerin büstleri...
İçeri girdiğimizde, hemen sağ tarafta rölyef çalışmaları için kurulmuş büyük bir duvar ve ressam Habib Aydoğdu’yu da görüyoruz. Habib hoca, “Uğur bu atölye öyle bir yerdir ki, burayı giren yarı Hacı olur” diyor. Hep birlikte gülüşüyoruz.
Hakikaten Metin hocanın elinden çıkmış, Türkiye ve dünyanın dört bir yanında gördüğümüz heykellerin değişik boy eskizleriyle karşılaşmak insana ayrı bir heyecan katıyor. Gördüğünüz her eskiz karşısında durup, kendi kendinize mırıldanıyorsunuz:
“Aaa...Ben bunu biliyorum..., Kuğulu’nun başındaki balerinler..., Olgunlar Sokak’taki madenci heykeli...Aşkabat’ta Atatürk Parkı’ndaki Atatürk heykeli..., Bu heykel Batıkent’te değil mi hocam?...”
Soma faciasından sonra gittiğimiz için olsa gerek, atölyede gördüğümüz madenci heykelleri hepimizi etkiliyor. Metin hoca, atölyede çilingir sofrasını hazırlarken, “Bak sana burada gördüğün her şeyi tek tek Yalçın hoca (Gökçebağ) anlatabilir” diyor. Yalçın hoca ile birlikte atölyenin altını, üstüne getiriyoruz.
Ve çilingir sofrasında zamanın nasıl geçtiğini anlayamadığımız o sohbet. Metin hoca öylesine güzel anlatıyor ki...:
“Özel kişilerin heykel almaları beni çok sevindiriyor. Çünkü ne yazık ki, Türkiye’de heykel bir anlamda devlete bağlı. Devletin istediği heykeli yaparken, istediğiniz gibi özgür olamıyorsunuz. Ama özel insanlar heykel istedikçe çalışmalarınızda daha özgür oluyorsunuz, sanatçı kimliğinizi daha özgün şekilde eserinize yansıtıyorsunuz. Bunu çok önemsiyorum.”
Sohbet uzadıkça Metin hoca, hemen Ankara’nın yanıbaşındaki memleketi Sivrihisar’da kendisine ve Ermenilere ait evlerin, Anadolu’daki en büyük Ermeni kiliselerinden birisinin nasıl restore edildiğini de anlattı.
“Hocam bu iş anlatmakla olmaz, uygun bir vakitte birlikte Sivrihisar’a gidelim, görelim” deyince, “Elbette, çok da iyi olur” yanıtını aldık.
Atölyeden ayrılırken, Metin hocanın sohbeti ve sanatıyla yansıttığı mutluluk bizim de ruhumuza kazınmıştı.
SOMA İÇİN MÜZAYEDE
Ankara’nın en önemli sembollerinden olan Olgunlar Sokak’taki madenci heykeli de bir Metin Yurdanur yapıtı. Hatırlarsanız, daha önce RC Müzayede’nin ressamlar, sanatseverler ve galerilerin bağışladığı eserlerle yapacağı ve tüm geliri Soma faciasında yaşamını yitiren madencilerin ailelerine verilecek bir müzayededen bahsetmiştim. Bu müzayedenin Ekim ayında yapılması öngörülüyordu. Ancak hemen sıcağı sıcağına yapılması uygun bulunmuş ki, bence de doğru olmuş. “Soma Emanetleri Bağış Müzayedesi” 11 Haziran Çarşamba günü saat 18.30’da Bilkent’teki RC Müzayede salonunda yapıacak. Müzayadede birçok ünlü ressamın eseri teklif usulüyle satışa çıkacak. Müzayededen elde edilecek gelir de Somalı madencilerin çocuklarının eğitiminde kullanılmak üzere Türk Eğitim Derneği’ne bağışlanacak.
KENTTE NE VAR?
Haşim Arslan-S.Mehmet Buçukoğlu (Yarın açılacak-Peker Sanat/Yıldız), Leyla Alaton koleksiyon sergisi (Bugün açılacak-m1886/Tepe Prime), Arzu Karcı (Yarın açılacak-Arda Sanat/Yıldızevler), Karma sergi (Güler Sanat/Ümitköy), Karma Sergi (KAV Sanat/Yıldız), Karma sergi (Sepa Sanat/Ümitköy)
Paylaş