Paylaş
Kadınların başrolde olduğu, özgürlük simgesi kuşların yer aldığı, çok renkçi üslupla ortaya çıkan, günümüz hayatının aksine özlenen kırsal yaşamı uçsuz bucaksızlığıyla, dinginliğiyle anımsatan peyzajların yer aldığı bir sergi. Tuncel’den 53’üncü bu sergisi için duygularını anlatmasını istedim. Sağ olsun sergisinin bir anlamda manifestosu niteliğinde bir yazı gönderdi. Şöyle anlatıyor Tuncel sergisini:
“Sanat serüvenimdeki farklı dönemlerimden eserler sergileniyor. Böylelikle sanat yolculuğumdaki anlar ve duraklar ile yüzleşebiliyorum. Hep söylerim, sanatçı, çağına tanıklık etmeli, yaşadıklarını ve yaşananları resmetmeli. Bu söz benim için kelimelerden daha öte doğrudan duygu dünyam ile hayat arasındaki bağımı anlatıyor. Soyut izdüşümlerin konu olduğu figüratif resimlerimde renk katmanlarım arasında hep bu geçişler vardır. Gizli veya açık bir şekilde yaşamı resmederim. İnsan figürleri, doğa görünümleri, kadın portreleri veya doğrudan köy manzaraları, artık adı ne olursa olsun bunlar benim içsel coşkularımın, hesaplaşmalarımın tuvale yansıması ve geniş anlamda da aslında kendi çağımın tanıklığı olmaktadır. Şimdiye kadar resimlerimin ana ekseninde hep sorgulamalar, farklı kimlikler, deneyimler, hikâyeler ve araştırmalar yer aldı. Sanat uzun soluklu bir yolculuk. Yol aldıkça derinlere iniyor, heyecanla ve üretmenin verdiği coşkuyla keşfetmeye çalışıyorsunuz.
Resimlerimde anlatılan hikâye ne olursa olsun, ne kadar renkçi ama bir o kadar da soyut ve lirik olsa da sonuçta elbette izleyici de bu noktada kendi hikâyesini oluşturuyor. Baktığı manzarada kendi düşünü görüyor veya bir kadın portresinde yaşadığı hayatın izlerini duyumsuyor. Veya resmimin bir köşesine sıkışmış küçük bir oyuncak figüründe çocukluğuna dönüyor. İşte bu tam benim istediğim şey. Yani izleyicinin o resimde anlatılanın kendi hikâyesi olduğunu hissederek kendi düşsel evreninde bunu paylaşması.
Bana göre sanatçı, izleyicinin düşünde yaşarken özgünleşir. Bu noktada belki de sanat hesaplaşma oluyor ve bir anda geçmişin-geleceğin, yaşadığımız anlardaki duyguların dışa vurumu haline dönüşüyor. Herkesin deneyimi ayrı, kendine özgü. Bu bağlamda benim içtenlikle, spontane ortaya koyduğum resimlerim, bir anlamda bilinçaltımın dışa vurumunun paylaşılması oluyor.
Sanatçılar toplumun duyargalarıdır. Bizler dünyayı farklı görürüz ve yaşarız. Her anımız duygu doludur. Yaşantımızı bu duyguları dışa vurarak sürdürürüz. Bu nedenle aslında bizler topluma öncü ve örnek kişilerizdir. Sanat yolculuğumuz süresince hep biriktiririz ve işte zaman zaman açılan sergilerimizle de bu birikimlerimizi tüm toplumla paylaşırız. Bu paylaşımlar bir araya geldiğinde, toplumsal belleğin bir parçasını oluştururlar. Çünkü bu eserleri oluşturan sanatçı doğrudan toplumdan, yaşadığı çağdan beslenir ve onu yansıtır. Dünya olarak zor günlerden geçiyoruz. Tüm insanlık COVID-19 virüsü ile mücadele ediyor. Bu dönemde biz sanatçılar moralimizi en yüksekte tutup üretmeye devam ederek, sanatın öncü ruhunu yaşatacak, topluma umut ve sevgi aşılayacağız.”
Hem sergi, hem de yazı için ellerine sağlık Funda İyce Tuncel.
YILBAŞI SERGİLERİ
Yeni yıl için hediyelik resim almayı düşünüyorsanız, uygun fiyatlı “küçük işler” sergilerini kaçırmayın. Örneğin Ankara’da yılbaşı sergilerine öncülük eden Galeri Soyut’un, “Frekans” ve “Genç Aralık” adını verdiği onlarca sanatçının eserlerinden oluşan sergileri 11 Aralık Cuma günü sanatseverlerle buluşuyor. Diğer bazı galeriler de farklı formatlarda yılbaşı sergilerini açmaya başlayacak. Kentte diğer bazı etkinlikler de şunlar: BRHD 50. yıl büyük sergisi-30 Aralık’a kadar (ÇSM/Çankaya), Mustafa Ayaz-31 Aralık’a kadar (Mustafa Ayaz Müzesi/Balgat), Hüseyin Yıldırım-2 Ocak’a kadar (Zülfü Livaneli Kültür Merkezi/Yıldız), Aslı Sinman Kutluay-12 Aralık’a kadar (Platform A/Taurus AVM), Artspace Germany-15 Aralık’a kadar (ÇSM/Çankaya), Nermin Alpar-20 Aralık’a kadar (MK Art/Yıldız), Zuhal Baysar-3 Ocak’a kadar(CerModern/Sıhhiye).
Paylaş