Barış anıtı

Metin hoca cep telefonu kullanmaz. Atölyesinden aramak için biraz zamanın geçmesini bekledim. Yurdanur, telefonu açar açmaz, hal hatır sorduktan sonra CHP’nin teklifini gündeme getirdim. “Elbette yaparım” diye başladı söze Metin hoca ve devam etti:
“Sizin Umut Erdem de daha önce aramıştı. Ona da anlattım düşüncelerimi, Gar Meydanı’nda benim hangi eserimin olduğunu. Sana da söyleyeceklerim Umut’a anlattıklarımdan farklı olmayacaktır...”
Metin hocanın Umut’a anlattıklarına yer vermeden önce şu sözlerine de dikkat çekmek isterim:
“Önüne yaptıkları bat-çık, karşısına inşa ettikleri dev spor salonu ile Gar’ın önünü zaten ucube hale çevirdiler. Kim verdi bu izinleri? Büyükşehir Belediyesi. Oradan, benim heykelimi kim kaldırdı? Yine Büyükşehir Belediyesi. Şimdi bir barış anıtına, bu anlayış izin verir mi? Hiç sanmıyorum...”
Haklı çıktı Metin hoca. Belediye Meclisi’ndeki AKP’liler meydan adının “Barış” olmasına karşı çıktılar, “Demokrasi Meydanı” yaptılar garın önünü. Sözüm ona çok da demokratlardır ya!.. Bazılarının “Barış” kelimesine alerjisi var anlaşılan.
Neyse gelelim Metin hocanın Umut’a anlattıklarına:
“Bir sanatçı olarak olayın derin acısını ve hüznünü duymaktayım. Orada yaptığım anıt heykelim var. 36 yıldır yerini almış. Hitit aslanına ters binmiş Nasreddin Hoca figürü vardır. 10 bin yıllık Anadolu kültürümüzün damıtılmış bir sembolüdür. Orada altı çift göz vardır. Aslan, sfenks ve Nasreddin Hoca’nın. Onların gözlerinden şuanda yaşlar akmaktadır; çünkü bu olaya tanıklık ettiler. Benim bir heykel sergim vardı, ‘kentin sessiz tanıkları’ diye. Kentin sessiz tanıklarından olan bu anıt, ne yazık ki yüzlerce insanımızın ölümüne, yaralanmasına tanık oldu ve o acıyı o da yaşıyordur diye düşünüyorum.
30 yıldır göbekte, meydanda duran anıt alınıp bir kenara konuldu. Bence yapılacak olan, yaşananlara 10 bin yıllık acılara tanıklık etmiş bu figürle sahip çıkıp, onu daha anlamlı bir yere yerleştirmektir. O gözler artık o acılara tanık olmasın, o gözlerden artık yaşlar akmasın. Nasreddin Hoca’nın gülen gözleri hep gülsün, gözlerinden yaş akmasın. Anadolu aslanının gözlerinden yaş akmasın, bu gözyaşı ve kan dinsin. Anıt, orada olan her şeye tanıklık etti. Her şey onların gözü önünde oldu. Bu sanatçı olarak bana acı veriyor. Binlerce yıllık kardeşliğimiz bozulmasın. Anıt, 1979 yılında Ankara Belediyesi tarafından ısmarlandı ve Gar Meydanı için yapılmıştı. 12 Eylül 1980 ihtilalinden bir iki gün sonra kaidesine konuldu. Sokağa çıkma yasağından hemen sonra ve 35 yıldır göbekte duruyordu. Meydandan yol geçirilince, iğreti bir yere konuldu. Bence oraya, 10 bin yılı sembol eden bu anıtla birlikte, barışı sembolize eden bir çalışma düşünebilir. Onunla birlikte düşünülebilir. O 35 yıldır meydanın bir parçası.
Beyaz bir boya ve fırçamla gideceğim meydana. Nasreddin Hoca’nın ve aslanın gözlerine birer damla gözyaşı yapmaya gideceğim. Bu da sanatçı olarak benim acılarımın ifadesi olur. Aslan ağlıyor, güldüren hoca ağlıyor, sfenks ağlıyor. Böyle vahşet görülmedi ve yaşanmadı.”

KENTTE NE VAR?

Bu haftanın en önemli etkinliklerinden birisi Siyah-Beyaz Sanat Galerisi’nde (Kavaklıdere) Hüsamettin Koçan’ın “Pencere” adını verdiği sergisi. Sergi 17 Kasım’a kadar görülebilir. Diğer bazı etkinlikler de şöyle:
Ercan Ayçiçek-15 Kasım’a kadar (CerModern/Sıhhiye), Fulya Turan-21 Ekim’de açılacak (Atlas Sanat-Çankaya), Mustafa Köseoğlu-31 Ekim’e kadar (Sevgi Sanat/Çankaya), İlayda Çetin fotoğraf sergisi (23 Ekim’e kadar-Ziraat Kuğulu), Yeşer Dördüncü-30 Ekim’e kadar (Stillife/Yıldızevler), Karma Gravür Sergisi-31 Ekim’e kadar (Krişna Sanat/Kavaklıdere). Galeri Z (Samanpazarı), Galeri Sanat Yapım (Şenyuva), Galeri Kara (Kızılay), Galeri Gözde (Y.Ayrancı), Emin Antik (Kale) ve Çankaya Sanat’ta (Yıldızevler) Ekim ayı sonuna kadar karma sergiler var.