Akdeniz'in Asası

Prof. Halil Akdeniz’le, kardeşi İsmet Akdeniz’e ait Galeri Akdeniz’de tanışma fırsatım oldu.

Haberin Devamı

İkimizin de geçmişinde Almanya’nın olması, Halil Hoca ile sohbetemizi daha da koyulaştırdı. Halil Akdeniz’in Almanya yılları, Berlin Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde lisans ve uzmanlık eğitimi görmesi (1968-1974) ile 1996-2001 yılları arasında Türkiye’nin Almanya Büyükelçiliği’nde (Bonn ve Berlin) Kültür Müşaviri olarak hizmet vermesine dayanıyor.
Halil Akdeniz’in çalışmaları “Kültür iz ve imgeleri”ne yoğunlaşmış durumda. Bu izlerin çoğunluğunu Akdeniz’in titizlikle araştırdığı antik kültürlere ait semboller, harfler oluşturuyor. Sanatçının yapıtlarında sıkça geçen “fi” harfinin, Antik Yunan’ın ürettiği harf olması ve aynı zamanda mutluluğa işaret etmesi, günümüzde ise modern fizikte alternatif enerjiyi modern matematikte de soyut kavramlara işaret etmesi bu ‘imge’nin bize zamanlar arasında nasıl yolculuk ettiğini gösteriyor.

Haberin Devamı

ÜÇ ÇATALLI ASA

Akdeniz, yapıtlarını eskiz aşamasından geçirmeden yapıyor. Sanatçı antik döneme ait granit renkleri hatırlatan beyaz, yeşil, kırmızı zemin üzerine simgeleri yaparken monte ediyor. Üretilen çalışmaların her aşamasında bu spontaneye sadık kalıyor. Akdeniz’in imgeleri istenildiği kadar çogaltılabilir, yerleri değiştirilebir, renk seçimi yapılabilir. Nitekim bunu Galeri Akdeniz’in açılışında sergilediği Poseidon’un “Üç Çatallı Asa” çalışmalarında rahatlıkla gözlemledim. Peki Halil Akdeniz, son dönem çalışmalarında neden “Üç Çatallı Asa”yı tercih etmiş? Bunun yanıtı geçen yıl Kasım ayında “Contemporary İstanbul” nedeniyle basılmış “Çağdaş 1985” isimli sanat broşüründe şöyle anlatılmış:
“Görsel ve şekilsel dilin yaratıcısı Poseidon’un ‘Üç Çatallı Asa’sı niteleyici bir nesnedir ve bizleri belli bir soyut, ahlaki-didaktik anlayışa götürürken aynı oranda genel bir kavrama da ulaştırır. Bu asa suların, denizlerin ve depremlerin simgesel bir temsilidir. Yaşamın temel formlarının bir nesnesidir de aynı zamanda: Doğum, yaşam ve ölüm temsiliyetinde geçmiş, bugün ve gelecek yansımasıdır. Tekte üç olmanın ifadesi mitologyada sıkça rastlanan bir olgudur. Üç kademeli kötülük veya üçlemin şeytani replikası. Üç çatallı asa, tarımın yani besi üretiminin ilk adımlarının gerçekleştiği Mezopotamya’daki özel mülkiyetin de referansları olan mühürlerde betimlenerek kültürel belleğin bir manifestosu olarak da yansır. Bu asa Hindu ve Budist kültürel bellekte de yer alır. Budizm’de, Buda, kanun ve halkı; Hinduizm’de de yaratıcılık, koruyuculuk ve yıkıcılığı temsil eder. Üç Çatallı Asa, Şamanist ritüelde de şeytana karşı olan gücü gösterir. Aslında bu asa kutsalın tezahürüdür.”

Haberin Devamı

BEDEN YAZITLARI

Resim veya desen, sadece tuvale yahut kağıda çizilmiyor. İnsan vücudu da resim ya da desen taşımaya elverişli. Bu hafta size bir kitap tanıtmak istiyorum. Uysal Yenipınar ve Mehmet Sait Tunç’un kaleme aldığı Etki Yayınevi’nden çıkmış olan “Güneydoğu Anadolu Geleneksel Dövme Sanatı-Beden Yazıtları.” Kitap içerdiği görseller ve değerlendirmeler ile gerçekten çok ilginç. Her yıl yazla birlikte dövme sezonunun da açıldığını düşünürseniz, geleneksel motif açısından da yararlanabileceğiniz bir kitap. Kitabın yazarları, araştırmalarıyla ilgili önsözde şunları söylüyorlar:
“Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Türkiye’de geleneksel dövmenin en yoğun uygulandığı araştırma alanı olarak belirlenmiştir. Kadim kentler eski ipek ve baharat yolu üzerinde, geçmişten günümüze, yerleşim yeri olma özelliklerini hala korumaktadır. Kitap kapsamına Şanlıurfa, Siverek, Mardin il ve ilçeleri, köyleri ile Suriye sınır köyleri dahil edilmiştir. Dövme motifleri bedenlere neden, niçin, nerede, kime, ne zaman, hangi amaçla nakşedildi, nasıl bir yaşam tarzının bunu gerekli kıldığı, dövme motifleri geleneğin devamı yoksa farklı bir iletişim şekli mi? Araştırma, bu soruların yanıtlarını bulmayı amaçlamıştır.”
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fikret Türkmen de, kitabın sunuşunda şunları dile getiriyor:
“Güneydoğu Anadolu’da geleneksel dövme, doğanın insan bedenine, yaşama mührü basması gibidir. Bu nedenle, insanoğlunun gündelik yaşamda, gördüğü deneyimlediği, efsanelerde duyup yakınlık hissettiği olguları, bedenine taşıyıp içselleştirmesidir. Düşleyip de gerçekleştiremediği olguları, bedenine işleterek ruhunu terbiye eder. Kitap geleneksel dövme konusunda bilimsel ilk örnektir.”

Haberin Devamı

KENTTE NE VAR?

Duran Karaca (15 Haziran’a kadar-Peker Sanat/ Hilal Mah. Yıldız), Behiç Ak (13 Haziran’a kadar-Galeri Kara-Kızılay), Nur Özalp ve Genç Etki VII sergisi (25 Haziran’a kadar-KAV Sanat/Yıldız), Figen Cebe (30 Haziran’a kadar-Siyah Beyaz/Kavaklıdere), Feryat Aydemir (21 Haziran’a kadar-Ziraat Mithatpaşa), Hikmet Çetinkaya-Şükran İstanbullu-Veysel Akkuş (14 Haziran’da açılacak-Arkadaş Kitap/Nata Vega AVM), Sema Akaltun (11 Haziran’da açılacak-Atilla Sav Sanat/Kızılay), Gülhan Güldür (14 Haziran’da açılacak-Ankara Vakıf Eserleri/Ulus), Karma Sergi (17 Haziran’a kadar-Erge Sanat/CEPA AVM). Türk bohçaları ve Kore’nin bocagileri (12 Temmuz’da açılacak-Ankara Resim ve Heykel Müzesi).

Yazarın Tüm Yazıları