“Formasına aşık olduğu artık neredeyse havadaki kartallarca bile bilinen İbrahim Üzülmez’i infaz eden Beşiktaş yönetiminin, ona küfür ettiği öne sürülen İbrahim Toraman’a ceza vermemiş olmasını anlamak mümkün değil.”
Bir yanda taraftarların çok sevdiği, takımında ‘bayrak adam’ konumundaki bir futbolcu. Diğer yanda takım arkadaşıyla kavga ettiği için onun gönderilmesini isteyen bir teknik direktör... Beşiktaş yönetimi İbrahim Üzülmez konusunda doğru mu yaptı? Bu konuda en doğru sözü futbolcu Manuel Fernandes, “yumruk affedilmez!” diyerek söylemiş. İbrahim Üzülmez gibi deneyimli, üstelik takımda “bayrak adam” konumuna gelmiş, sevilen bir futbolcu, bu davranışı asla yapmamalıydı. Ancak, formasına aşık olduğu artık neredeyse havadaki kartallarca bile bilinen İbrahim Üzülmez’i infaz eden Beşiktaş yönetiminin, ona küfür ettiği öne sürülen İbrahim Toraman’a ceza vermemiş olmasını anlamak mümkün değil. O İbrahim Toraman ki, Emenike örneğinde olduğu gibi, zorlandığı her rakibine, sakatlanmayla sonuçlanacak kasti fauller yapan, böylece meslektaşlarının ekmek parasıyla oynamaktan çekinmeyen bir futbolcu... Beşiktaş yönetiminin yapması gereken, Üzülmez’i kınayıp, yaşça ondan çok büyük kaptanına küfreden İbrahim Toraman’ın sözleşmesini feshetmek olmalıydı. Demek ki Schuster’in Toraman’a ihtiyacı varmış, Üzülmez’i bu nedenle harcamış! Ben, “tribündeki adam” olarak bu çifte standarda isyan ediyorum.
Türkiye’de son sözü başkanlar söyler
Bir kulüpte futbol takımıyla ilgili bütün konulara sadece bir kişinin karar vermesi (transfer, futbolcu alıp-gönderme, disiplin vb) ne derece doğrudur? Profesyonellik bu mudur? Burası İngiltere, kararı alan teknik direktör de Sir Alex Ferguson değil!.. Burası Türkiye!.. Burada son sözü başkanlar söyler! Bu nedenle “Teknik direktör Schuster istedi, biz de bu kararı aldık!” masalını kimse yutmaz. Hele hele kulüpten yaklaşık 90 milyon lira alacağı olan Başkan Yıldırım Demirören’in onayı olmadan Beşiktaş’ta hiçbir radikal karar alınamaz. Kaldı ki, henüz kerametini göremediğimiz Schuster’in buna direnecek gücünün olmadığı da ortada...
Fenerbahçe için açıldı karayolu
Son 9 maçta 8 galibiyet alan Fenerbahçe’nin, bu Beşiktaş’a puan kaybetmesi mümkün mü? Olası bir puan kaybının devamı gelir mi? Unutmayalım ki derbilerin favorisi yoktur!.. Fenerbahçe kağıt üzerinde üstün gözükse de, yaralı kartalın ne yapacağı belli olmaz!.. Ancak şundan hiç kuşkum yok. Bir benzerine filmlerde ve romanlarda rastlanabilecek olağanüstü bir durum yaşanmazsa, Fenerbahçe Süper Lig’i şampiyon olarak bitirecek. Taraftar tekerlemesiyle söylersek “Fenerbahçe için açıldı karayolu, göründü Gelibolu!”
Adnan Polat’ın en büyük hatası istifa etmemesi
Galatasaray’daki kötü gidişi devre arasında yapılan transferler de durduramadı. Sarı kırmızılılar nerede hata yapıyor? Teknik direktörde mi yoksa futbolcularda mı bir yanlışlık var? Galatasaray’da en büyük hata, yönetimin devamda ısrar etmesidir. Adnan Polat, yeni Ali Sami Yen Stadyumu’nun açılış gecesi yaşanan olayların ardından istifa etmemekle tarihi bir fırsatı kaçırdı. Eğer o gece istifa etmiş olsa, hem tarihe taraftarını siyasi iktidara ihbar eden başkan olarak geçmeyecek, hem de istifası onurlu bir ayrılış olarak değerlendirilecekti. Doktorlar yaşam şansı kalmayan hastalara, son bir umut verebilmek için “Her şeyi yiyebilirsin, hatta tuzlu balık bile!” derler. Galatasaray’ın durumu maalesef bu sözü hatırlatıyor.
Türk futbolu 25-30 yıl geriye gitti
Mahmut Özgener, “Futbolda demokrasi yoktur kurallar vardır” derken, Yıldırım Demirören de, “O zaman siz faşist ya da diktatörsünüz” diyor. Futbolda demokrasi olmalı mıdır? Türkiye’nin neresinde çağdaş Batı toplumlarına benzer bir demokrasi var ki, futbol federasyonunda olsun! Futbol federasyonunun eleştirilecek çok yanı var. En başta da, bu federasyon döneminde, Türk futbolunun 25-30 yıllık bir gerileme sürecine girmiş olması geliyor. Ancak Yıldırım Demirören’in “Siz faşist ya da diktatörsünüz!” demesini, maksadını aşan bir konuşma olarak görüyorum. Doğrusu Sayın Demirören gibi deneyimli ve aydın bir başkana bu sözleri yakıştıramadım.
Kötü düşünen kötüdür
Sadri Şener’in , Kayserispor kalecisi Volkan Babacan için söylediği, “Muazzam bir kaleciymiş! İnşallah bizim maçta da aynı hataları yapar” sözlerini nasıl yorumluyorsunuz? Bu inanılmaz ithamı yapan kişi sıradan biri olsa neyse! Ama konuşan Trabzonspor’un olgun, şakacı ve entellektüel Başkanı Sadri Şener olunca, doğrusu insan ne diyeceğini şaşırıyor! Şener’in, Kayserispor kalecisi Volkan Babacan’ın hatalı goller yediği için Fenerbahçe’den gönderildiğini bilmiyor olması imkansız. O halde niçin böyle konuşuyor? Kafa karıştırıp, Fenerbahçe’nin bileğinin hakkıyla aldığı galibiyete gölge düşürmek için! Konfüçyüs boşuna “Kötü düşünen kötüdür!” dememiş!.