Paylaş
12 Dev Adam, Dünya Şampiyonası’nda kritik maçları hep son 2 dakikada kazandı. Avrupa Şampiyonası’nda ise tersi oldu. Demek ki, iyi helva yapan usta, yani Tanjevic yoktu.
Dünya ikincisi A Milli Basketbol Takımımız Avrupa Şampiyonası’nda ilk 8’e bile giremedi. Bu durumda aklımıza 3 olasılık geliyor: 1-) Geçen yılki başarı tesadüftü. 2-) Takımımız iyi ama oyuncular formsuzdu. 3-) Teknik heyet zayıftı. Doğru cevap hangisi ya da hangileri?
Yani diyorsunuz ki, “Un vardı, yağ vardı, şeker vardı da helva niçin olmadı?”
Hemen söyleyeyim. İyi helva yapan usta, yani Tanjevic yoktu!.. Hatırlayacaksınız, Dünya Şampiyonası’nda bizim çocuklar kritik maçları hep son iki dakikada kazandılar. Avrupa Şampiyonası’nda ise tam tersi oldu ve aynı oyuncularla genellikle son iki dakikada kaybettik. Amacım gelecek vaadeden Orhun Ene’yi değersizmiş gibi gösterip, üzmek, hırpalamak değil. Ancak tablo çok net... Demek ki Ene, henüz Tanjevic’in klasına ulaşamamış! Federasyonun bu gerçeği görüp, giden gemilerin ardından bakakalmamak için zamanında önlem alması gerekirdi!
Yeni başkan gerekiyorsa, Koç olmalı
F.Bahçe Kulübü’nde bazı kongre üyelerinin yeni bir başkan seçimi için harekete geçmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Orduspor’la oynanan maçta görüldü ki, taraftar, futbolcular ve teknik heyet, “vefalı duruşla” Aziz Yıldırım’a sahip çıkıyor! Özellikle teknik direktör Aykut Kocaman, kocaman yüreğiyle tüm Fenerbahçelilerin sevgisini, saygısını kazanıyor... Bu durumda Aziz Yıldırım, “Ben başkanlıktan çekiliyorum!” demedikçe, hiç kimse Fenerbahçe’ye başkan adayı olamaz! Ancak ve ancak Aziz Yıldırım’ın onayını alan bir Fenerbahçeli başkan seçilebilir. İçinden geçtiğimiz sancılı süreçte Fenerbahçe’ye yeni bir başkan gerekiyorsa, bu isim Ali Koç’tan başkası da olamaz!.. Çünkü bir toplumda ahlaki değerler, yasalarla değil, burjuvazinin önderlik etmesiyle yüceltilip korunabilir. Temsil ettiği burjuva değerleri, eğitim düzeyi, güven veren örnek kişiliği ve katıksız Fenerbahçe sevgisiyle Ali Koç, güzide kulübümüzün gelecekteki ideal başkan adayıdır. Koç’un istememesi halinde başka seçenekler düşünülebilir...
Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışıyorlar
Spor Toto Süper Lig’de bu sezon uygulamaya konan play-off sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk futbolu için iyi mi olur, kötü mü?
Çöküşte olan Türk futboluna play-off sisteminin yarar sağlayacağını düşünmenin, bulanık suda balık avlamaya kalkmaktan hiçbir farkı yok! Yani Federasyon, Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışıyor! “Hele bir deneyelim, olmazsa vazgeçeriz!” demenin, rasyonel bir yanı olamaz. Üstelik bu sistem, astronomik paralar karşılığında büyük kulüplerimizin formalarını giyen ve lütfen koşan yabancı futbolcuları daha da tembelleştirir. Bu nedenle nisan sonuna kadar oynanacak maçlarda heyecan beklemek, şeker için keçiboynuzu çiğnemek gibi olacak!.. Tabii derbileri ve kümede kalma mücadelesini, bu değerlendirmenin dışında tutmak gerekir!..
Transfer şampiyonu olmak marifet değil
İlk hafta itibariyle en isabetli transferleri hangi takımlar yaptı gibi görünüyor?
Henüz karar vermek için çok erken! İlk haftanın ardından “Şu iyi, bu kötü!” dersek, doğmamış çocuğa don biçmiş oluruz!.. Ancak şunu söylemek mümkün: Çok sayıda futbolcu almak, iyi isimleri transfer etmek, her zaman güzel futbolun garantisi olamıyor. Geçmişte bazı büyük kulüplerimiz, birkaç takım kuracak kadar çok sayıda futbolcu transfer etmişlerdi!.. Yöneticiler bile futbolcuların isimlerini bir çırpıda söylemekte zorlanıyordu. Sonuç ne oldu; hüsran! Transfer şampiyonları ligde şampiyon olamadıkları gibi, batma noktasına geldiler. Bazı büyük kulüplerimize bakıyorum da, hala borç prangasından kurtulabilmiş değiller! Demek ki amaç, önüne geleni alıp, sirklerdekine benzer yıldızlar topluluğu oluşturmak yerine, oynadığı mevkide yıldızlaşıp, takıma yarar sağlayan futbolcuları transfer etmek olmalı!
Futbolcu değil refakatçi
Büyük takımlardan üçünün puan kaybı yaşadığı ilk hafta maçları ne ölçüde ciddiye alınmalı?
Sezonun ilk haftasındaki sonuçları çok fazla ciddiye almamak gerek. Ama görünen köy kılavuz istemez misali, bazı takımların, örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un çok yararlı transferler yaptığını ve ciddi bir hazırlık süreci yaşadığını söyleyebiliriz. Bu nedenle teknik direktör Abdullah Avcı ve futbolcularını kutluyorum. Manisaspor da 10 kişi kalmasına rağmen, Trabzonspor’a teslim olmadı, tam tersine kök söktürdü!.. Peki ya diğerleri? Özellikle dört büyüklerin rakiplerine oranla fizikman yetersiz olduklarını gördük. Hele pili bitmiş bazı yabancıların koşmakta zorlanan görüntüleri, profesyonel futbolcudan çok, refakatçi desteğine muhtaç huzurevi sakinlerini çağrıştırıyordu!..
Bunun adı skandaldır
Yeni Sporda Şiddet Yasası’nı canı gönülden destekleyen, hatta hazırlanmasına bizzat katkıda bulunan kulüp yöneticilerinin şimdi “yasa değişsin” diye feryat etmesini nasıl yorumlamalıyız?
Skandal olarak yorumlamalıyız!.. Her şey çok açık! Gelişmeler, yasaya canı gönülden destek verenlerin, bu yasayı hiç okumadıklarını ortaya çıkardı! Sporda şiddeti önlemeye karşı çıkmanın asla makul bir izahı olamaz. Hatta adil uygulanmak koşuluyla bu yasaya destek vermek, Türk futboluna yapılabilecek en büyük hizmetlerden biridir. Çünkü şiddet, güzellikleri zehirler! Ancak burada adaletsizliklere karşı çıkmayla, şiddete karşı çıkmayı birbirine karıştırmamak gerekir.
Paylaş