Paylaş
H akkında soruşturma açılan İstanbul DGM Başsavcısı Oktar Çakır'ın, polisçe aranan bir kanun kaçağının otomobiliyle kaza geçirdiğini öğrendiğimde, hafızamda unutulmaya terk edilmiş bazı donuk ekran kareleri birdenbire hareketlenip, canlı yayın netliğiyle gözlerimin önünde beliriverdi.
BASININ GÜCÜ
‘‘Demir Leydi’’ olarak ünlenen Başbakan Margareth Thatcher, İngiltere'de liberalizm fırtınaları estiriyor... Derken meslek ilkelerine bağlılığıyla tüm dünyada saygı yaratan BBC televizyonunda Panorama Programı'nın araştırdığı bir konu, Thatcher fırtınasının önünü keser gibi oluyor. Çünkü Panorama, Başbakan Thatcher'ın Muhafazakár Partisi'ne yakınlığıyla bilinen şaibeli bir işadamının, kilit konumdaki bir polis yetkilisiyle ilişkisini belgeliyor. Programı hazırlayan araştırmacı gazetecilerin iddiasına göre, hakkında birçok soruşturma bulunan şaibeli işadamı ile üst düzey polis yetkilisi, Bahama Adaları'nda aileleriyle birlikte tatil yapmışlar. Bahama'ya işadamının lüks yatıyla gidilmiş, günlerce yenilip içilmiş.
İddiaları yanıtlamak üzere kamera karşısına geçen ve polisiye film karakterlerini andıran görüntüsüyle ilk anda seyirciye güven telkin eden polis şefi, boncuk boncuk ter dökerek, bazı belgeler gösteriyor:
‘‘Evet tatile birlikte çıktığımız, onun yatıyla gittiğimiz doğru. Ama bilemediğiniz bir şey var; ben masrafların yarısını ödedim. İşte yaptığım ödemelerin makbuzları... Üstelik bu işadamını yıllardır tanırım. Çocuklarımız aynı okullara gider, eşlerimiz de arkadaştır. Bu açıklamama rağmen, davranışımın meslek ahlakına aykırı olduğu düşüncesi kamuoyunca benimsenirse, bir dakika bile beklemeden istifa ederim.’’
Thatcher liberalizminin değer yargılarını sarsmasına rağmen ada halkı, şaibeli işadamıyla tatile çıkan polis şefini affetmiyor ve suçlanan bürokrat, gözyaşları arasında mesleğe veda ediyor.
İsviçre'nin parlak politikacılarından Adalet Bakanı Elizabeth Koph da kara para akladığı öne sürülen Schakargo Şirketi'nde yöneticilik yapan eşine telefonla uyarıda bulunduğu için istifa etmek zorunda kalmıştı.
ŞAİBELİ YOLCULUK
Gelelim açığa alınan İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Oktar Çakır'ın, ‘‘görüşülmesi sakıncalı’’ kişiler listesindeki bir işadamıyla yoldaşlık yapmasına.
Hiçbir gerekçe, nerede görevli olursa olsun, bir savcının ya da yargıcın kanun kaçağıyla yolculuk yapmasını haklı gösteremez. Hele hele bu hukuk adamı, İstanbul gibi, organize suçlar ve mafya megapolünün yanı sıra, 26 kentte bu suçlarla mücadele için kurulan Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin başsavcısı olursa...Hakkında soruşturma açılan Başsavcı Oktar Çakır'ın konumu gereği sahip olduğu geniş yetkiler, ona aynı zamanda büyük sorumluluklar da yüklüyor. Örneğin, Başsavcı'nın bölge dışına, amirinden izinsiz çıkmaması gerekiyor. Ayrıca yasalar, tüm yolculuklarını devletin tahsis ettiği resmi araçla ya da uçakla ve koruma polisi eşliğinde yapmasını zorunlu kılıyor.
İngiltere'de Thatcher, Türkiye'de de Özal liberalizmi, yerleşik değer yargılarını allak bullak etti. Oktar Çakır'ın yıldızı da Turgut Özal'ın isteğiyle başlatılan Banker Bako Soruşturması'yla parladı.
İngiltere, burjuvazinin sıkı sıkıya sahip çıktığı klasik ahlak anlayışıyla Thatcher fırtınasının etkilerini çabuk atlattı. Ama Özal'ın devlet yönetimine egemen kıldığı alaturka zihniyet ve yerleştirdiği kadrolar, kamu kesimindeki etkisini hálá sürdürüyor.
Kişiliklerine güven duyduğum Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile Müsteşar İhsan Erbaş'ın, atanmasına karşı çıktıkları bir Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı, kanun kaçağının otomobiliyle yolculuk yapmakta sakınca görmüyor.
İBRET ANITI
Ölümcül trafik kazalarından sonra hurdahaş hale gelen araçlar, karayollarının kenarında birer ibret anıtı gibi teşhir ediliyor. Melik Giray'ın ölü, açığa alınan Başsavcı Oktar Çakır'ın ise yaralı olarak çıkarıldığı BMW otomobil de bir yargı kurumunun, örneğin Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu binasının önünde teşhir edilmeli.
Böylece hem vatandaşlar, hem de yargı mensupları, dehşet verici trafik canavarının yanı sıra, adalete duyulan güvenin aldığı ağır hasarı da görmüş olurlar.
Paylaş