Paylaş
Ahşap bir bankta yatıyorum şimdi. Ellerimi başımın arkasında kavuşturdum ve doğayı dinliyorum. Gözlerim gökyüzünün mavisini arıyor ama o kadar sık ağaç ve o kadar çok yaprak var ki maviye ulaşmak imkansız. Mavi harici bütün renkler burada, sonbaharın renkleri bunlar. Hafif bir esinti ağaçları sallıyor, şimdi lapa lapa yaprak yağmaya başladı işte. Bir tanesi omzuma bir tanesi göğsüme, bir tanesi ayağıma kondu. Birbirinden ayrılan dallar gökyüzünün mavisini taşıdı bütün toprağı halı gibi kaplamış binlerce yaprağın üstüne. Sonbahar gezmek için en ideal zamandır ve sonbahar renklerine yolculuk dendiğinde Bolu Yedigölleri her güz mevsiminde listenin başına koyarız.
Gözlerimi kapadım. Serin ve puslu bir kasım sabahı Bursa’dan yola çıktığımızda güneş yolumuzu aydınlatıyor, içimizi ısıtıyordu. İznik gölü kenarında verdiğimiz mola da sabah çayımı yudumlarken Bolu’daki havanın nasıl olabileceğini kestirmeye çalıştım. İznik gölü sakin, güneşli bir güne uyanmıştı. Gölün kuzey yolunu kullanarak Lefke kapıyı geride bırakarak Bilecik-Adapazarı yoluna çıkmış, Düzce’ye doğru devam edip Bolu dağını tırmanmıştık. Bulutlanan hava bizi biraz endişelendirmiş, ilerleyen saatlerde yine güneşin bizimle olacağını tahmin etmiştik. Bolu civarındaki doğa harikası gölleri ziyaret için en iyi zamanın kasımın ilk yarısı olduğunu biliyordum. Bolu’yu geride bırakıp Yedigöller yoluna dönerken bulutların arasından bize göz kırpan güneş bizi gülümsetmeye yetmişti çünkü şimdi hava serin, ışık ideal ve sonbaharın renkleri kusursuzdu.
MEVSİMİN İLK KARI
Toprak yol üzerindeki yolculuğumuzda çevremizdeki doğayı hayranlıkla seyrederken havanın neden serin olduğunu anlayacağımız bir noktaya geldik. Belki de mevsimin ilk karı olmalıydı bu. Bütün ağaçlar ve yapraklar birer kristal heykele dönmüş, sonbahar renkleri ile karşılaşmayı umduğumuz yolculuğumuzda bize kış mevsiminin en büyük sembolü karı hatırlatmıştı. Kristal ağaçlarla baş başa geçirdiğimiz ve fotoğraf çektiğimiz kısa molanın ardından yolumuza devam ettik. Az sonra güneş ve sonbaharın renkleri yine bizimleydi. Kapankaya tepesinde durup, seyir terasından Yedigöller bölgesini kuşbakışı seyretmenin keyfine vardık. Renk renk doğayı seyrederken “Bütün renklerde kırmızı hâkim. Sarıyla sarmaş dolaş bir kırmızı. Sonbahar, renk evlilikleri için düzenlenmiş bir mevsim. Tek renge yer yok. Yorgun renklerin dinlenme ayı da diyebilir miyiz sonbahara? “ diye düşündüm kendi kendime.
YAPRAKLAR YİTİP GİTMİYOR
Mevsim sonbahar, yılın son günleri yaklaşmış Ağaçlardan ve takvimden bir bir düşüyor yapraklar... Tam üç yüz küsür yaprak düşmüş, aylardan kasım. Üç yüz takvim yaprağı. Kimin umrunda? Burada yapraklar yitip gitmiyor, köklere karışıyor, geleceğin dallarını besliyor, bir ağacı besler gibi.
Yedigöller bölgesinden geriye dönerken arabada aklımda kalanları sıralamaya çalıştım; Üzerine basmaya kıyamayacağınız ama en ufak bir santimetrekaresi görünmeyecek şekilde tüm toprağı halı gibi kaplamış yapraklar, göllerin gök ve sonbahar renkleri ile boyanmış yüzeyinde gezen binlerce yaprak, bulutlara uzanan uzun ağaçlar, arada bir esen hafif rüzgarla lapa lapa kar yağmasını andıran yaprak dökülmeleri…sonbahar renkleri, yine sonbahar renkleri. Sarılar, kahverengiler, kırmızılar…Yürürken topladığım değişik renk ve türdeki yaprakları çantamda ki kitabımın arasına yerleştirdim.
Sonbahar yola çıkma zamanıdır. Hele birde fotoğraf çekmeye düşkünseniz, gittiğiniz yerlerde her karenizin bir tabloya dönüşeceğinden emin olabilirsiniz.
1965’TE KORUMA ALTINA ALINDI
Genellikle yer yapısı serpantinlerden ve volkanik kayaçlardan oluşan sahada zaman zaman göçük yer hareketleri sürüklenmeye hazır arazi yapısı, göllerin meydana gelmesini hazırlayan başlıca faktörler. Bölgedeki göller, kayan kitlelerin, vadilerin önlerini kapaması sonucu arkada suların biriktiği set gölleri. Bunlardan bazıları dip kaçakları ile birbirine bağlantılıdır.
Bolu’nun kuzeyinde kalan Yedigöller Havzası, 1965 yılında milli park olarak korumaya alındı. Milli parka adını veren yedi göl, kuzeyden güneye 1500 metrelik bir mesafede sıralanıyor. Çam, kayın ve kızılağaçlarla çevrili Büyükgöl, grubun en irisi. Onu Nazlıgöl, Deringöl, Sazlıgöl, Küçükgöl, Seringöl ve İncegöl izliyor. Parkta doğu kayınının baskın olduğu sarıçam, karaçam, Uludağ göknarı ve gürgenden oluşan karışık ormanlar bulunuyor.
BAHARLAR EN GÜZELİ
Sessiz ve sakin tabiatı, güzel manzaraları, farklı arazi şekilleri, şelaleleri, yürüyüş yolları, çeşitli cins ve türde bitki ve ağaçlarla süslü çevresiyle sonbahar turizminde mükemmel bir piknik, dinlenme, sakinlik, ferahlık, fotoğraf çekme, spor yapma, kamp çadır kurma yeri olan Yedigöller’e en uygun ziyaret zamanı kasım, nisan, mayıs ayları denebilir.
Yedigöller milli parkı 238 adet farklı bitki türünü içermekte ve ülkemizdeki en güzel karışık doğal ormanlarına sahip. Kamping için çok uygun olan Yedigöller içerisinde Orman Bakanlığı tesislerinden 40 yatak kapasitesine sahip bungalov evleri de bulunuyor.
KEŞEMEKEŞE KİMSE ‘DUR’ DEMİYOR
Yedigöller’e Bolu merkezinden 42 km lik bol virajlı toprak bir yol ile ulaşıyorduk yol dardı, keşke öyle kalsaydı, yolu genişlettiler asfalt kapladılar şimdi özellikle hafta sonları otobüsleri bile buraya indirmeye çalışıyorlar ve orman yetkilileri bu araba ve otobüs keşmekeşine dur diyemiyor, sadece bilet kesiyor..yol kenarına bırakılan araçlar yüzünden trafik tıkanıyor ve uzaklaşmak istediğimiz şehir stresi karşımıza çıkıyor... Neyseki kışın bu yol kardan kapanıyor ve 2-3 ay kapalı kalıyor ulaşım sadece Yeniçağa-Mengen-Yazıcık üzerinden yapılıyor. Bölgenin hakim bitki örtüsü kayın ağaçları ayrıca meşe, gürgen, kızılağaç, karaçam, sarıçam, göknar, karaağaç, ıhlamur ve porsuk gibi değişik tür ağaçlar da görülebiliyor. Etkili koruma ile Parkın içerisinde ve yakın çevresindeki sahalarda sayıları artan geyik, karaca, ayı, yabani domuz, kurt, tilki ve sincap türlerine rastlamak mümkün.
Paylaş