Turizmciler yeni yol haritasını arıyor

Aslına bakarsanız tüm halkımız, tüm sektörler koronavirüs salgını sonrası hangi yoldan nasıl gideceğini değerlendiriyor.
Birçok sektörün olumsuz etkilendiği süreçte herkes yeni bir yol haritası çizerek olabilecek en kısa sürede ayağa kalkma çabasında.
“Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” cümlesini kullananlara kızıyorum; fakat muhtemelen önümüzdeki birkaç ay, daha önce alışkın olmadığımız tedbirleri alarak, yeni seyahat aksesuarımız olan maskelerimiz ve dezenfektanlarla yollara düşeceğiz gibi görünüyor.
Görünüyor diyorum, çünkü son yıllarda hızla artan iç turizm hareketliliği ve alışkanlığının insanlarımız tarafından dikkat edilecek tedbirlerle devam edeceği düşüncesindeyim.
*
Turizm sadece Türkiye’nin değil tüm dünya ülkelerinin bacasız sanayisi ve sektörün her alanında milyonlarca insan ekmek yiyor, aile geçindiriyor.
İçinden geçmekte olduğumuz süreçte herkesin merakla cevap aradığı soru bundan sonra turizmin nasıl olacağı?
Acentecisi, otelcisi, taşımacısı, rehberleri ve yan endüstrisiyle turizm sektörü, en ufak bir olayda her zaman ilk etkilenen hassas bir konumda. Otelciler daha titiz kurallar çerçevesinde misafirlerini ağırlamaya hazırlanırken, restoranlar hijyen tedbirlerine kafa yoruyor, turizm taşımacıları araçlarında kaç kişi taşıyabileceklerini tartışıyor, turist rehberleri “Gruplarımı nasıl gezdirebileceğim” diye merak ediyor. Onlar mayıs ayını hazırlık süreci olarak değerlendiriyorlar ve haziran ayı ile birlikte hareketlenmenin başlayacağı umudu içindeler.

YENİ TATİL ANLAYIŞI VE ALIŞKANLIKLAR

Toplum olarak sarılmayı, kaynaşmayı bir arada olmayı severiz fakat bu yaz kalabalıklar arasında tatil yapma yerine doğa ile baş başa ortamları, nehir kenarlarını, dağ köylerini, sakin koyları ile adaları seçebiliriz.
İnsanlar kalabalıklar arasında gezmek istemeyecekler ve bundan sonra butik ve kaliteli işler öne çıkacak.
Turizm taşımacılığı yapanlar en iyiyi ve kaliteliyi sunmak zorunda kalacak. İnsanlar daha kapsamlı seyahat sigortası sunan firmaları tercih edecek ama bu durumda da fiyat aralıkları yükselecek.
Bu yaz sezonunu kendi yazlıklarında geçireceklerin sayısının artacağını, oda sayısı az butik otellere, kamp -karavan yerlerine talebin de daha çok olacağını ön görebiliriz. Karavan alarak-kiralayarak tatile çıkacakların sayısında da bir artış gözlemlenebilir ama bunca yıl beş yıldızlı otel konforuna alışmış müşterilerin de bu alışkanlığından kolay vazgeçeceklerini söylemek zor. Özellikle güney sahillerimizde oda sayısı fazla büyük otellere talebin düşmesi muhtemel ama onlar da sezona yeni kurallar çerçevesinde hazırlanıyor.
*
Turizmde neyin nasıl yürüyeceği konusunda biraz daha zamana ihtiyaç var ama en azından başlangıçta ülkemiz iç turizm ile yürüyecek.
Bu toplum artık gezmeyi seviyor, gezmenin ruhsal ve kültürel anlamda kendisine neler kattığını iyi biliyor. Aylardır evlerine kapanan insanlar, sokağa çıkacakları, tatil yapacakları, gezecekleri günleri dört gözle bekliyor.
Dış turizm içinse biraz daha sabrederek, dünyanın vazgeçilmez destinasyonlarından olan ülkemizin eski günlerine kavuşması için sabırla, dünyada ki gelişmelerle birlikte hareket edeceğiz.
Arap turistlerin azalarak da olsa bu yaz yine ülkemize geleceğini, eylül ekim aylarında da Avrupalı ve Uzakdoğulu turistlerin gelebileceğini düşünüyorum.
Turizm sektöründe 12 ay turizme uygun koşullarıyla Türkiye’nin şanslı bir ülke olduğunu da unutmayalım.

KURALLAR BELİRLENDİ

Koronavirüs süreci ve sonrası için, bakanlığın yaptığı çalışmalar, turizmin her alanı için uygulamaya koymaya başladığı kurallar iyi haber.
Halihazırda oteller için kurallar belirlendi, sertifikasyon çalışmasında otel lobisinden odalara, çalışanların alacağı eğitimden açık büfe ve restoranlara, havuz ve plajdan toplantı odalarına kadar tüm detaylar açıklandı.
Türk Hava Yolları’nın iç hat uçuşları haziran ayında başlayacak. Dış hat uçuşları ise ülkelerin durumuna göre belirlenecek. Tren seferleri de haziran ayında başlıyor. Sırada tur yapacak seyahat araçları ve turist rehberleri var...
*
Turizm ekonomisi çarkları dönmeye başlayacak, başlamak zorunda. Virüsle beraber yaşamaya başlayacağız. Teması ve bulaşmayı minimize etmeye yönelik mantıklı, ekonomik, uygulanabilir ve sürdürülebilir bir hizmet sistemi geliştireceğiz ve hayat devam edecek. Unutmayalım ki, insan sosyal bir varlıktır. Bir noktadan sonra biz değil virüs evde kalacak.