Paylaş
Türkiye’nin en doğusunda olduğundan mıdır bilinmez, biraz kendi kaderine terk edilmiş yalnızlaştırılmış bir şehir Kars. Oysa ki bir zamanlar “Doğu’nun Paris’i olarak anılan kentin aslında ne denli estetik binalara, düzgün kent planına ve hassas ruha sahip olduğunu görmek için sokaklarında yürümeniz yeterli.
Bir demiryolunun bir trenin bir şehrin kaderini nasıl değiştirdiğinin son öyküsüdür aslında Kars’ta doğu ekspresi ile yaşanan turizm hareketliği. Son yıllarda kış turizmi denilince ilk akla gelen şehirlerden olan Kars’ın turizm gelirleri virüs salgını döneminde yüzde 80 azaldı.
Karslılar koronavirüs tedbirleri kapsamında seferleri durdurulan Doğu Ekspresi’nin tekrar şehirlerine geleceği günü bekliyor. Ankara ile Kars arasında sefer yapan ve salgından hemen önce ilgi odağında olan Doğu Ekspresi ile kente gelen yerli ve yabancı turistler, turizmi canlandırmıştı. Ankara’dan Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan ve Erzurum güzergahını izleyen Doğu Ekspresi treni, yaklaşık 24 saatlik yolculuğun ardından yolcularını Kars’a ulaştırıyordu. Seferleri durdurulan sadece Doğu Ekspresi değil, birçok bölgesel hat ve tren yaşadığımız süreçte çalışmıyor.
Geçmişte hep Kars’ın beyaz yalnızlığından dem vururduk, özellikle kış aylarında... Ama son yıllarda Doğu Ekspresi’nin seferlerinin şehre katkısı ile Kış turizmi bu şehir için önemli bir ekonomik kaynak oldu. Karslılar şimdi dillerinde “Kara Tren” türküsü, Doğu Ekspresi’nin şehre geleceği günü iple çekiyor. Turizm pastasından kendine göre pay alan insanlar umutlu, virüs salgını sonrası doğu ekspresi turistlerine “Daha güzel bir Kars ile onları karşılayacağız” mesajı yollayarak, özlemlerini dile getiriyorlar . Doğu Ekspresi turistleri Kars’ta gerçekleştirdikleri turizm aktiviteleri kapsamında Kars mutfağını deneyimleme, Sarıkamış’ta kayak, Çıldır Gölü’nde atlı kızak turu, Ani Harabeleri gezisi, ozanları dinleme gibi kültürel ve doğal turizm faaliyetlerine katılıyorlardı. Bu faaliyetler ve kentin yerel değerlerinin koruması yönündeki duyarlılıklarının, yeni bir ivme kazanmış Kars’ın sürdürelibilir turizmini olumlu yönde etkilediği kuşkusuz.
ANKARA’DAN, KARS’A GEZE GEZE 32 SAAT
Ankara-Kars arasındaki tren yolculuğu için artık iki tren var. Turistik Doğu Ekspresi ve sadece Doğu Ekspresi.. Mevcut trene artan yolcu talebinin karşılanması, halka daha iyi hizmet sunulabilmesi ve iç turizmin artırılmasına yönelik planlanan Turistik Doğu Ekspresi’nin, Ankara’dan Kars yönüne durakları; Erzincan, İliç ve Erzurum istasyonları olurken, Kars’tan Ankara yönüne durakları ise, Sivas’ın Divriği ve Bostankaya istasyonları olarak planlanmıştı.
Sıcacık trenin penceresinden hızla akıp giden sonsuz beyazlığı izlemek, Kars’ta kaz yemekleri, Sarıkamış’ta kayak, Çıldır Gölü’nde atlı kızaklarla tur atmak...
Kars son yıllarda tren sayesinde turizmde yaptığı atılımlarla bir marka şehir halini almayı başardı ve Türkiye’nin en önemli kış destinasyonlarından biri haline gelmişti. Tren yolculuğundan sosyal medyaya yansıyan fotoğraflar da bunun kanıtıydı. Umarız önümüzdeki kış tekrar aynı hava yakalanır ve Kars turizmde hakettiği ilgiyi görür.
KARS’TA NE YAPMALI?
Kars şehir merkezini gezmek ve alışveriş için bir gün yeterli. Elbette 1890-1917 yılları arasında yapılan Baltık mimarisinin güzel örnekleri muhteşem taş binalar sizi etkileyecek. Kars’ın meşhur üç k’sı ; kazı, kalesi ve kaşarını görmeden olmaz.. Şehir merkezinde kaşar peyniri alabileceğiniz dükkanlar var ama vaktiniz bolsa Kars’a yaklaşık bir saat uzaktaki Boğatepe Köyü’ne, peynirciliğin merkezine gidebilirsiniz, burada bir de peynir müzesi var. Özellikle Kars gravyeri buradaki mandıralarda üretiliyor. İsviçre’den gelip ilk mandırayı kuran ve bugünkü gravyerin tohumlarını atan David Moser hayırla anılıyor.. Merkezden Sarıkamış’a sık hareket eden minibüslerle gidebilirsiniz. Bir gününüzü de Ani harabelerine ve Çıldır’a ayırmalısınız. Taksilerle gün boyu gezinti için anlaşmak ekonomik bir seçenek. Oteller bu konuda yardımcı oluyor ve 150-200 TL’ye bir gün istediğiniz gibi gezebiliyorsunuz.
TARİHİ RUS EVLERİ
Kars, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından 40 sene boyunca Rus egemenliği altında kalmıştır. Ruslar bu yıllar içersinde şehir merkezinde yeni imar çalışmaları başlatmışlardır. Kars’ta bulunan Kars Çayı’nın batısındaki yerleşim yerlerini terkederek bugünkü Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet Mahalleleri’ne yerleşmeye başlamışlar. 1890 yılında Hollandalı mühendisleri getirten Ruslar yeni şehir planında birbirini dik kesen ızgara planlı geniş caddeler yapmışlar. Ancak yıllar içersinde gelişme gösteren kentin büyümesiyle yapılan yeni caddelerde bu hususa dikkat edilmemiştir. Bu geniş caddelerin üzerine kırk yıl içersinde Baltık mimari tarzında düzgün kesme bazalt taşından tek-iki ve üç katlı binalar yapılmıştır.
ANI HARABELERİ
Ani Harabeleri Kars’a 42 km. uzaklıkta yer alıyor. Ocaklı Köyü yakınında,Türkiye-Ermenistan sınırına yakın Arpaçay nehri kenarında konumlanan kentin kuruluşu M.Ö. 350-300 yıllarına dayanıyor. Ani, Hıristiyan ve Ermeni inanışında kutsal sayılıyor.
Kars’a gittiğiniz zaman bir gününüzü mutlaka Ani kentine ayırmanız gerekir. Selçuklu döneminde yapılmış aslanlı kapıdan gireceğiniz kentte yapacağınız yürüyüş için en az 3 saat ayırmanız gerekiyor. Şehirde, Selçuklu eserleri ile kiliseler yan yana hatta iç içe duruyor. Adını İran, Eti ve Roma tanrılarından aldığı söyleniyor. Milattan önce bir kale kenti olarak kurulan Ani, 10. yüzyılda Bagratoğulları sülalesinden Ermeni hükümdarlara başkentlik yapmış. Kendisini zapt eden kavimler tarafından defalarca yenilenmiş ve askeri amaçla kullanılmış olan kent, 1064 yılına kadar Bizans’ın yönetiminde kalmış ve bu tarihte Selçukluların eline geçmiş.
Konumu açısından İpek Yolu geçişinde olması ticari ve askeri bakımdan önemini bir kat daha artırmış.
Şehir defalarca görmüş olduğu saldırılar ve depremlerden dolayı harabe haline gelmiş. Kentin merkezindeki Ani Katedrali en büyük eserlerden birisidir. 1001 yılında Yunan haçı planında yapılmış olan katedral, 1064’de Alparslan tarafından camiye çevrilmiştir.
Doğu yönünde Arpaçay’a inen kayalıkların eteğinde Prens Dikran Honents’in yaptırdığı Surp Kirkor Kilisesi bulunur. İçi fresklerle süslü kilise oldukça iyi durumdadır. 1036 yılında yapılmış Surp Pirgiç (Halaskar) Kilisesi ise yörede Keçeli Kilise diye de bilinir.
ANİ KENTİ EFSANESİ
Bir zamanlar bir ırmağın ayırdığı 2 ülke varmış. Birinin tüccarları diğer ülkeye gelir giderlermiş. Onlar iyi tüccarlarmış, dürüst tüccarlarmış. Ülkenin başında da iyi ve dürüst yöneticiler varmış. İyi anlaşırlar, kimsenin hakkı kimsede kalmazmış ama bir gün hükümdar ölmüş, yerine başkası geçmiş. Tüccarlar gelip de hükümdarı değişmiş görünce, bakmışlar ki adet usul de değişmiş. Yeni yönetimde yetimin hakkı yeniyor, masumların malları gasp ediliyormuş.
Yargıçların vicdansız adaletin olmadığı bu dönemde tüccarlar çok zor durumda kalmışlar ve “Taş kesilesiniz inşallah” diye beddua etmişler. Aniden koca kent taş kesilmiş ve o günden beri “Ani” olarak anılmaktadır.
Ani, 22 medeniyete ev sahipliği yapmış taşı toprağı tarih kokan bir yerdir. Doğu’nun mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerinden biridir. Açıkhava müzesi olarak ziyaretçilerini bekleyen Ani harabeleri, özellikle bahar-yaz aylarında ziyaret edilebilecek tarihi eserler arasındadır
ANİ KENTİ
Doğu, batı ve güney uçta, dik uçurumlarla korunan üçgenimsi bir plato üzerine kurulmuş olan Ani şehri, Kral III. Aşot’un 961 yılında burada taç giymesi ve başkenti Kars’tan Ani’ye taşıması ile önem kazanmaya başlamıştır. İlk surlar da III. Aşot tarafından, iç kaleyi de içine alacak şekilde inşa ettirilmiştir. Duvarlar aralıklarla yerleştirilmiş yarım daire ya da kare planlı burçlarla takviye edilmiştir. Bu burçlardan bazıları gözetleme amaçlı kullanılmak üzere iki ya da üç katlı mekanlar halinde yapılmıştır. En dar yeri Ebu’l Manuçehr Camii’nin önünde bulunan ve bu kısımda yarım daire planlı bir burcunun kalıntıları izlenen surların büyük bir bölümü yıkılmıştır durumdadır. İkinci surlar Kral Sımbat döneminde (977 ve 989) yaptırılmıştır. Şehrin korunması en zayıf olan kuzey tarafını tahkim etmek amacıyla yapılan bu surlar da şehri tamamen kuşatmaktadır. İç ve dış surların kapıları birbirine denk getirilmeden yapılmıştır ve böylece şehre giriş daha da zorlaştırılmıştır.Düzgün kesme taşlarla inşa edilen surlar, Ebu’l Manuçehr, Şeddatlı Ebu’l Muammeran ve Gagik zamanlarında onarım geçirmiştir.Şehre Aslanlı Kapı, Kars Kapısı, Satrançlı Kapı, Uğurun Kapı, Acemağılı Kapısı ve Mığmığ Deresi Kapısı adı verilen toplam yedi kapı ile giriş sağlanmıştır. Muhtemelen eskiden de şehrin ana girişi olan Aslanlı Kapı, Ani şehir surlarının batısında ve bugünkü yol güzergâhına göre Ani’yi ziyaret edenlerin kullandığı esas girişi niteliğindedir ve ismini içteki burçlar arasında, duvarın üst kısmındaki aslan kabartmasından almaktadır. Bu bölümde, arka arkaya iki sıra halinde surlar ve burçlarla takviye edilmiş iki kapı bulunmaktadır. Kars Kapısı da iki yandaki birer burçla güçlendirilmiştir. Çeşitli mekanlar ihtiva eden bu burçlar, surlardaki en eski ve en yüksek burçlardır. Şeddatlı döneminde (1164-99) onarılan Satrançlı Kapı ise girişinin üzerini bezeyen, kırmızı ve siyah renkli eşkenar dörtgen biçimli taşların, satranç tahtasını andırması nedeniyle bu isimle tanınmaktadır. Duvarların üzerinde ayrıca çok sayıda haç, gamalı haç motifleri ve seramik parçaların kakılması ile oluşturulmuş bezemeler bulunmaktadır.”
Kente giriş yapacağınız Arslanlı Kapı’nın adı Sultan Alparslan’ı simgeleyen arslan motifinin iç sur duvarına yontulmuş olmasından geliyor. Bu arada dönemin sultanı Alparslan adına şehri Ebu Şuca Manuçehr yönetmekteymiş. İçeride kendisine ait külliye ve kervansaray da mevcut.
“1064 yılında Ani’yi fetheden Alparslan, şehrin idaresini Şeddatlı Emiri Ebu’l Esvar’ın oğlu Manuçehr’e bırakmış, Manuçehr de şehri imar etmiştir. Manuçehr’in ilk yaptırdığı yapılardan birinin Manuçehr minaresi olduğu ve Gazneliler’in zafer kuleleri gibi tek başına bir anıt olarak yaptırıldığı düşünülmektedir. Araştırmacılar yapıyı, N. Khanikof tarafından 1847 yılında tespit edilen, şimdi yıkılmış durumdaki batı cephede yer aldığı belirtilen, çiçekli kufi hatla yazılmış kitabeye göre 1086 yılına, Manuçehr dönemine tarihlendirmişlerdir. Batı cephede iki kitabe daha tespit edilmiştir. Biri M. Brosset, W. Barthold ve N. Khanikof tarafından okunmuştur ve Ebu Said Bahadır Han’ın halktan alınan yasal olmayan vergileri sınırlandırmasıyla ilgili olduğu belirtilmiştir. Diğer kitabe ise eksik olduğundan mahiyeti tam anlaşılamamıştır. Cami, Ani’nin yaklaşık orta kısmında, Arpa Çay’a bakan yamacın kenarında yer almaktadır.
KENTE ULAŞIM:
Ani antik kenti: Kars iline 42 km. uzaklıkta Ocaklı köyü sınırları içindedir. Türkiye-Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay Nehrinin batı yakasındadır. Önce Kars şehrine ulaşmanız gerekiyor. Sonra; doğu’da, Digor yolunun kuzeyinde, yalnızca Ani antik kentine giden bir yol var. Bu yol takip edilerek ulaşılıyor. Ermenistan sınırına çok yakın. Bu nedenle: sınır güvenlik önlemleri var. Kars’tan Ani’ye gitmek için, yüklü bir para vererek bir taksi tutmanız gerek. Veya, yeterli sayıda turist toplanırsa, minibüs kalkıyor.
Eskiden, buranın askeri yasak bölge olması nedeniyle, izin alınarak gidilmesi gerekiyordu, ancak artık izin alınmasına gerek yok kenti dolaşırken Ermenistan toprakları sınırı oluşturan çayın karşısında yani antik kent tam sınırda ve kentin tam karşısında ermeniler bir taş ocağı çalıştırıyor.
Paylaş