“Denize aşık bir ressamın canlı renklerle boyadığı tablo”

Foça’ya ilk adım attığım günü hatırlıyorum. Günün en güzel saatleriydi. Güneş Foça’daki güne veda etmeye hazırlanırken önümdeki denizi kırmızıya boyamış, üzerine içinden geldiği gibi serpiştirdiği balıkçı teknelerini küçük dalgalarla okşuyordu. Biri küçük diğeri büyük deniz adı verilen koyların önündeki irili ufaklı adacıklar ve girinti çıkıntılar ufuk çizgisini görmemi engelliyor hemen karşıdaki burunda yer alan deniz feneri ise yaklaşan akşam için sabırsızlanıyordu.

Haberin Devamı

“Denize aşık bir ressamın canlı renklerle boyadığı tablo”
Bir ressamın tablosundaki tüm renkler vardı sanki önümde. Deniz kenarında oturduğum ahşap banktan kalktım, rüzgar şimdi saçlarımı hafifçe yüzüme doğru savuruyordu. Deniz kenarında rıhtıma bağlanmış tekneler eşliğinde bir taraftan yürüyor diğer taraftan da “Foça denize aşık bir ressamın canlı renklerle boyadığı bir tablo olmalı” diyordum kendi kendime. Kimdir bilinmez ama denizi ve Ege’yi seven bu ressam, küçücük koyları güzel burunlarla şekillendirmiş. Karşısına adacıklar serpiştirmiş. Denizi parlak maviye boyayıp, üzerini rengârenk teknelerle süslemiş. Bu güzel tabloya tam da olması gerektiği gibi devam etmiş; kıyıda yanyana sıralanmış balık lokantaları, küçük kahvehaneler ve eski taş evler. Aralarında minicik, maket gibi bir kale. Ağlarını temizleyen balıkçıları, Ege’ye korkmadan açılabilecek büyüklükte balıkçı teknelerini ve avdan dönen balıkçıları bekleyen kedileri de ekleyince tablo tamamlanmış.

Haberin Devamı

Bu resmi bir yerlerden hatırlar gibi oldunuz değil mi? Hangimiz yapmaya çalışmadık ki büyük şehirlerde, iş hayatında orada burada bunaldığımız zamanlarda bir benzerini? Küçücük hayal dünyamızda çizmeye çalıştığımız resim Foça’nın resmiymiş meğer.

Günümüzde biraz da turistik bir balıkçı kasabası Foça. Foça’nın esintisi meşhur. Hatta en meşhurlar listesinde ilk üçe giriyor. Foçalılara göre “Foça’nın kedisi, delisi bir de yeli ünlüdür. “Foça kedisiyle, Foça delisi bir yana; yeli adeta bir doğal vantilatör görevi yaparak, bu güzeller güzeli ilçeyi bunaltıcı sıcaklardan koruyor. Sadece 1.5 saat mesafede olduğu halde, İzmir’in sıcaklardan kavrulduğu günlerde Foça’da insanlar rahat bir yaz geçirebiliyor. Zaten burası çoğunlukla İzmirlilerin tatil mekânı, tepelere doğru tırmanmaya başlamış yazlık evleri görünce dudak bükmeden edemiyorum. Yerli halk Foça’nın artık değişik bölgelerin tatilcileri tarafından da keşfedilmesini istiyor, konaklama tesisleri ve butik oteller sayıca az ama öz, ziyaretçilere yetiyor. Gittiğiniz her yerde güler yüzlü ve misafirperver karşılanıyorsunuz.

DENİZ TEMİZ

Haberin Devamı

“Denize aşık bir ressamın canlı renklerle boyadığı tablo”
Foça turizm açısından her şeye sahip. Tüm güzelliklerinin yanı sıra, yaz turizminin vazgeçilmezi olan deniz de bu şirin ilçeye cömert davranmış. Foça’nın dışındaki koylar, mükemmel plajlara ve kumsallara sahip, ayrıca isteyenler merkezden kalkan tekne turları ile günübirlik deniz keyfi yaşayabiliyor. Ancak en güzeli yerleşim bölgesinden de tertemiz denize girilebiliyor olması. İlçe merkezinde geniş kumsallar olmasa bile, deniz, yüzerken suyun dibindeki gölgenizi görebileceğiniz kadar berrak. Üstelik bu temizlik sadece görüntüde değil. Mikropsuz olduğu kanıtlanmış olan denize her yerden gönül rahatlığıyla girebilirsiniz. Mersinaki ve Hanedan Plajları’nda mavi bayraklar yıllardır dalgalanıyor. Geniş kumsallı bu plajlar merkeze 3-4 kilometre mesafeden başlıyor ve 22 kilometre uzaklıktaki, daha çok yazlık evlerin bulunduğu Yeni Foça’ya kadar uzanıyor. Bahsettiğim yerlere özel aracınız yoksa bile minibüslerle kolayca ulaşabilirsiniz. Küçük bir dipnot; Kozbeyli Köyü’ne de uğrayarak dibek kahvesinin tadına da bakmalısınız.

Haberin Devamı

KEYİFLİ YÜRÜYÜŞLER…

Foça’da sahil boyunda yürümenin zevkine doyulmuyor. Bu yürüyüşler bence Foça tatilinin vazgeçilmez bir parçası. Zaten kadın-erkek, genç-yaşlı herkes bu zevkin farkında. Kordon boyu da diyebileceğimiz düzgün ve temiz yolu bir baştan bir başa yürümek bir saatten fazla sürse de yorgunluk hissetmiyorsunuz. Foça’nın meşhur sakızlı dondurmasının tadına da bakmak hakkınız. Yürüyüşe sahilin büyük deniz tarafından yani koyların daha büyük olanından başlarsanız, palmiyeler ve zakkumlarla süslenmiş caddedeki tertemiz, şık villaların önünden geçecek, gösterişli kotraların ve Midilli adasından Foça’ya her gün çalışan teknenin ve küçük gümrük bölgesinin önünden geçeceksiniz. Koyun kıvrımlarına ayak uydurarak ilerlerken, uzaktan maket gibi görünen minyatür kalenin önünden geçip, üzerinde bulunduğu burundan adı küçük deniz olan ikinci bir koya ulaşacaksınız. Bu kez beyaz masa örtüleri rüzgarla dalgalanan balıkçı lokantalarını, kahvehanelerini görecek antik tapınağın bulunduğu eski yerleşim yeri kalıntılarını göreceksiniz. Meraklısı balık halini de gezmeli. Balık ve anason kokulu sofralardaki neşeli insan yüzleriyle, mutlu çocuklarla hayat dolu bir ortamın, koyların güzelliğiyle birleştiği yerde denizin nerede başlayıp nerede bittiğini anlamaya çalışırken bulacaksınız kendinizi.

Haberin Devamı

KARATAŞ’A MUTLAKA BASTIM…

İlk gelişinizse eğer, Foça’dan büyük ihtimalle tekrar gelme kararıyla ayrılacaksınız. Foça’da halk arasında çok yaygın olan bir söylenti var. Efsanelerle de süslenen bu söylentiye göre, Foça’nın bilinmeyen bir yerinde bir kara taş var. Bu taşa basan kimse nereye giderse gitsin, Foça’ya geri dönüyor ve burada kalmaya karar veriyor. Efsaneler her zaman etkileyicidir; ama Foça’nın kendini sevdirmek için büyülü bir taşa hiç ihtiyacı yok.

FOKLARIN SON SIĞINAĞI VE SİREN KAYALIKLARI

“Denize aşık bir ressamın canlı renklerle boyadığı tablo”
Adını foklardan alan ve antik dönemde “Phokaia” adını taşıyan Foça için fokların önemi günümüzde de büyük. Körfezdeki küçük adaların fok balığına benzemesi, kente bu ismin verilmesine neden olmuş. Foça, Çevre Bakanlığı koordinatörlüğündeki Türkiye Ulusal Fok Komitesi tarafından 1991 yılında “Pilot Bölge” olarak seçilmiş. Foça’da yaşamını sürdürmekte olan Akdeniz fokları son derece kıymetli. Çünkü dünyada sadece 350-400 tane kaldıkları biliniyor. Foça önlerinde bulunan 6 ıssız adadan en büyüğü olan Orak adasının batı sahilini oluşturan Siren kayalıkları başta olmak üzere, buraları kendilerine yurt edinen foklar, Foça’nın göz bebeği. Merkezden kalkan günübirlik tekne turlarına katıldığınızda uzaktan görebileceğiniz siren kayalıklarında yüzmek ve tekneyle yaklaşmak yasak çünkü bu kayalardaki mağaralar Akdeniz foklarının yuvası. Foça sularında son dönemlerde 8-9 tane fokun yaşadığı söyleniyor ve onlar zaman zaman hemen karşı tarafta bulunan Karaburun’la Foça arasında görülebiliyor.

Haberin Devamı

DENİZİN ORTASINDAKİ KAPADOKYA

“Denize aşık bir ressamın canlı renklerle boyadığı tablo”
Orak Adası’nda denizin ortasında peri bacaları gibi yükselen bu kayalar, gerçekten çok etkileyici. Hommeros’un Odysseia destanında adı geçen kayalıklar Odysseus’un uzun ve çileli serüveninin bir parçası olarak anlatılıyor. Efsaneye göre balık vücutlu, kadın başlı “siren” adlı yaratıklar, sesleriyle buradan geçen gemicileri büyüleyip, kendilerine bağlıyorlarmış. Odysseus gemisiyle sirenlerin arasından geçecekken büyücü Kirke’nin uyarısıyla kendi ağzını, tayfalarınsa kulaklarını balmumuyla tıkayarak önlem almış. Böylece sesleri sadece kendisi duymuş ama ağzı kilitli olduğu için sonsuza kadar burada kalma emri verememiş. Tayfalar da sesleri duyamadığından gemi bu büyülü dünyadan geçip gitmeyi başarmış. Balık bedenli kadınların değil ama muhteşem görüntünün hala büyülediği siren kayalıkları gezi tekneleriyle uzaktan görülebiliyor. Tekneler balık, salata ve meyveden oluşan öğlen yemeği de sunuyorlar.

DELİLİĞİN SIRRI ÇÖZÜLDÜ

Birden Foça’da sık sık duyduğum sözü hatırlıyorum. “Foça’nın kedisi, delisi, yeli meşhurdur.” Bu “Kedisi, delisi, yeli” konusunun “delisi” kısmını bindiğim teknenin kaptanına soruyorum. Kaptan bana önce gülümsüyor sonra ”Çünkü yoğurtlu balık yiyorlar. Balıkla yoğurt yiyen böyle delirir işte”, diyor. Kupa balığı ve sarımsaklı yoğurt ile yapılan yoğurtlu balık yörenin ünlü bir yemeği, ama bu açıklamadan sonra tatmayı aklımdan bile geçirmedim. Neme lazım, ben yine bildiğim Ege mezelerinden vazgeçmeyeyim diyorum ve küçük limanda oturduğum balık lokantasında Ege’yi yudumlamaya başlıyorum…

 FOÇA

Tarihçe: İzmir’in 70 km. kuzeybatısında kalan Foça, Yunanistan’daki Dor istilasından kaçarak Ege sahillerine çıkan ve burada Smyrna dahil bir çok yerleşim yeri kuran İonların kurdukları önemli merkezlerden biridir. Antik Foça kenti 12 İon birliğine dahil olup, Aiolis bölgesinde yer alır. Foça, döneminde önemli bir liman ve deniz gücüne sahipti. Filosu ile, Korsika’da Alain, Pastum yanındaki Velia, Marsilya ve İspanya’nın doğu kıyılarında yer alan kentlerde koloniler kurmuştur. Foça, Pers, Büyük İskender, Cenevizliler, Osmanlı dönemlerini yaşamıştır.
İ.Ö.7.yüzyıldan başlayarak hızlı bir yükselme dönemine giren Phokaia kenti, ‘Tarihin Babası’ Heredot’a göre denizcilikte büyük gelişme göstermiştir. 50 kürekli ve 500 yolcu taşıma gücünde, hızlı tekneler kullanan Phokaialılar, uzun deniz yolculuğuna çıkan ilk Helenlerdir. Adriyatik Etruria, İberia ve Tartessos’u Helen dünyasına tanıtmışlardır.

NERELERİ GÖREBİLİRSİNİZ

Şeytan Hamamı: Çan tepesinin eteğinde yer alan ve kaya mezar tipinde olan yapı, Şeytan Hamamı olarak bilinmektedir. İlçe merkezine 2 km. uzaklıktadır.

Taş Ev: Foça’ya 10 km. kala yol kenarında yükselen bu kaya anıt mezarı, yarı yontulmuş şekildedir. Pers etkisinde inşa edilen yapı Lykia- Lydia geleneğinde inşa edilmiş olup, M.Ö.4. yüz yıla tarihlenmektedir.

Beş Kapılar Kalesi: Kale Michel Paleoloc tarafından 1275 yılında Cenevizli Manuel Zacharna’ya verilmiş ve zaman içerisinde Cenevizliler tarafından surları onarılmıştır. Phokaia’nın 1455 yılında Osmanlı topraklarına katılmasından sonra surlar onarılarak bugün dokuz tanesini ayırt edebileceğimiz kulelerle donatılmıştır. Beş Kapılar’ da bugün Açıkhava Tiyatrosu olarak kullanılan bölüm ise ‘kayıkhane’ idi.

Dış Kale: Foça’nın güney batısındaki ‘Kale Burnu’nda ‘Dış Kale ya da Ceneviz Kalesi’ diye anılan kale, kaynaklara göre 1678 yılında bölgeyi korumak için stratejik bir noktada, Osmanlılar tarafından, bir boğazkesen olarak yapılmıştır. Bir burun üzerinde yer alan Kale, doğuda savunma amacıyla anakaradan büyük bir hendekle ayrılmıştır. Sualtı arkeolojik araştırmaları sırasında kalenin açıklarında denizin dibinde taş gülleler bulunmuştur. Güllelerin, kaleden düşman gemilerine mancınıkla atılmış olduğu düşünülmektedir.

Foça Adaları:
Foça’nın önlerinde yer alan altı ıssız adadan oluşan bir ada grubudur. Bunlar: Orak Adası, İncir Adası, Kartdere Adası, Fener Adası, Hayırsız Ada ve Metalik Adadır. Orak Adası’nın güney kıyısında uzun bir çalılık kumsal, yine orak ile Hayırsız ve Kartdere’de 80 metre yüksekliğine ulaşan dik yarlar bulunur. Özellikle İncir Adası, turistler ve bölge halkı tarafından piknik alanı ve plaj olarak kullanılmaktadır. Adalar ve çevresindeki koylar, Türkiye’deki son Akdeniz foku kolonilerinden birini barındırır.

Yazarın Tüm Yazıları