Bu yaz yabancı turist gelir mi?

Turizmciler bu yıl turizm sezonunun iyi geçmesini bekliyor ve en azından 2019 yılındaki sayıları yakalamayı umut ediyorlar. 2019 sayılarının yakalanması bile turizmciler için büyük moral olacak. 2022 yılının henüz ikinci ayındayız, ilk rakamları incelediğimizde; İstanbul ve Antalya başta olmak üzere günlük sınır verileri geçen senenin 2 katından fazla ve ortalamada iyi gelir elde edilen 2019 ile paralel bir seyir izliyor.
Turizm hareketliliğinde kastım sadece yerli turist değil, yoksa otelden çıkmayan ve plaj sever yerli turistin yaza dönük erken rezervasyon satışları da geçen seneye göre ciddi oranlarda artmış durumda.

Türk insanı için yaşamı zorlaştıran enflasyon, yükselen döviz, sık artan benzin fiyatlarının yaşama yansıması cebindeki dövizi Türk Lirası’na çevirdiğinde bir anda zenginleşen yabancılar için kulağa hoş geliyor. Aslında bizim gibi turizm çeşitliliği fazla olan ülkelerde ucuz turist de vardır, pahalı turist de. Herşey dahil sisteminde Antalya bölgesine uçak dahil çok uygun fiyata gelip güzel otellerde kalabilen Avrupalı, Rus turistleri veya sırtında çantasıyla gelip gecelemede ucuz otelleri tercih eden münferit turistleri hatırladığımızda ülkemizin kapısının zengin turiste de, fakire de açık olduğunu, aksi takdirde 40 milyon, 50 milyon gibi ziyaretçi sayılarını yakalayamayacağımızı hatırlamak lazım.

ÖNLEMLER AVANTAJ OLABİLİR

Bu arada ilginç gelişmeler de oluyor. Mesela basında yer alan haberlere göre; İngiltere’de birçok aile, Şubat ayında okul tatilleri haftasında İspanya’ya seyahat etmekten vazgeçmiş. Sebebi, İspanyol yetkililerin 12 yaşından büyükler için eksiksiz bir aşı takvimi talep etmesi. Geçen cuma gününden itibaren İngiltere’ye girmek ve aşı takviminin tamamına sahip olmak isteyenlerin herhangi bir covid-19 testi yaptırmaları da gerekmeyecek, ancak diğer bazı ülkeler yine de PCR veya çifte aşılama sorgusu gibi bazı kısıtlamaları devam ettiriyor. Bu tarz gelişmelerin bize avantaj olarak dönmesi muhtemel, artık covid önlemlerinin gevşetilmesi tüm ülkeler için kaçınılmaz olacak..

Sektör temsilcileri, 2022 yılının her şeyin normal seyrinde gitmesi halinde çok iyi geçeceğini söylüyor, fakat bunun Türkiye’nin uluslararası ilişkiler ve siyasette izleyeceği yola da bağlı olduğu vurgulanıyor, doğru, turizm herşeyden nem kapan bir sektör, her zaman her şey pamuk ipliğinde devam ediyor.
2022 yılında pandeminin seyrinin yavaşlayacağı hatta biteceği öngörüsü, aşılama sürecindeki başarı ve kapasite artışı, COVID-19’lu hayata adaptasyon ve insanların ertelediği seyahat programlarının yaratacağı talep ortada. Bu beklentiler turizmde pozitif bir geri dönüşü tetikleyebilir, buna hazır olmakta fayda var. Geçmiş yıllarda yabancı turistin ülkemize seyahat planını 1-2 sene önceden yapmaya başladığına şahit olmuş biriyim. Pandemi sürecinde bunun mümkün olmadığını anlayabilirim. Ama yine de bu sezon, sezondan kastım sadece ilkbahar yaz değil, sonbahar sonuna kadar devam edecek süreçte yabancı turistin geleceğini düşünüyorum.

50 MİLYON TURİST

2022 yılında ülke genelinde 40 milyon turist sayısının üzerinde bir sonuç alınabilir. Bununla beraber 30 milyar doların üzerinde turizm geliri öngörüsü 2022 yılı turizminin ülke ekonomisine moral ve can suyu olması anlamını taşır. 2019 verilerini hatırlamak gerekir ise ülke genelinde 45 milyon turist, 34.5 milyar dolar gelirimiz vardı. Bu açıdan da ele aldığımızda 2022 yılında normal koşullarda 2019 yılındaki performansa çok yaklaşması beklenen bir sonuç olacaktır. 50 milyon turist 40 milyar dolar gelir beklentisi, turizmde eski günlere geri dönüş olarak kayıtlara geçmeye adaydır, zira artık seyahatte bir yasak beklenmiyor.
Salgın sürecinde turizm sektörünün en büyük sorunu “çalışan, yetişmiş eleman” konusu. Bir çok turist rehberi farklı iş alanlarında çalışmaya başladı. Oteller açık olmadığı için sektör çalışanları köylerine döndü veya başka sektörlere geçiş yaptı. 2022 sezonunda en büyük sorun yine personel olabilir. Sektör personel açısından sezona hazırlıklı olmalı.

EGE ADALARINA SEFERLER NE ZAMAN BAŞLAYACAK ?

Tam iki senedir Anadolu kıyılarından Egeadalarıan yapılan seferler yapılmıyor. Ben son ada seferimi 1 mart 2020 ‘de Sakız adasına yapmıştım, oradan döndükten sonra Ege adaları ile bağlantı koptu. Önümüzdeki ay açılır, ilkbahara feribot seferleri başlar, bu yaz tamam artık derken tam iki yılı geride bıraktık. Geçtiğimiz hafta Midlli, Sakız, Samos, Kos, Rodos gibi hatlara seferlerin başlayacağı ile ilgili bir haber yine ada meraklılarını ve bu turizm hareketinden hayatını kazananları heyecanlandırdı.

ADALARIN İHTİYACI VAR

Yunanistan Rodos ve Oniki Adalar milletvekili Manos Konsolas yaptığı açıklamada Yunanistan adalarını Türkiye’ye bağlayan güzergah ve rotalardaki feribot ulaşımının açılması için çalışmaların son halini almaya başladığını söyledi. Adalardaki bazı resmi makamlar buna henüz tam olarak hazır olmadıklarını söylerken, bazıları da başlaması gerektiğini savundu. Ege adalarındaki ekonomik hareketliliğin en büyük kaynağı Türkiye’den gelen turistler, adaların da buna ihtiyacı var. Sonrasında Ege kıyıları ve Yunanistan adaları arasında pandemi nedeniyle 2 yıldır yapılamayan feribot seferleriyle ticari ve özel yatlara uygulanan kısıtlamaların 7 Şubat 2022 itibari ile kaldırıldığı açıklaması geldi fakat soru işaretleri devam ediyor.

BEKLEYİP GÖRECEĞİZ

Karar kapsamında, 49 yolcuyla sınırlandırılmak üzere feribotların Yunanistan’ın Midilli, Sakız Adası, Samos, Limni, Simi, Skala, Patmos, Meis’in yanı sıra Kos ve Rodos limanlarına girişine izin verildi. Yunan adaları ve Ege Denizi arasındaki 2 yıllık kısıtlamanın sonlanmasıyla deniz turizminde hareketlilik bekleniyor ama nasıl? Normal zamanlarda 300-400 kişi ile hareket eden, şimdi ise 49 yolcuyla hareket edecek bir geminin maliyeti bilete, daha doğrusu yolculara yansırsa nasıl olacak bilmiyoruz. Bu sayı zaman içerisinde artacaktır. Pandeminin durumuna göre önlemler alınacaktır. Şu anda söylenen aşılarınızı tamamlamış bile olsanız, 72 saatlik PCR testi veya 24 saatlik antijen testleriyle Yunanistan’a giriş yapılabilir yönünde. Bu testler kulağa çok hoş gelmiyor, bekleyip göreceğiz.

İSTANBUL SİNEMA MÜZESİ

Geçtiğimiz hafta İstanbul’a gittim, uzun zamandır aklımda olan, Atlas pasajını ve Bakanlık tarafından açılan İstanbul Sinema Müzesini ziyaret ettim. Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nu okurken çekildiği kamera, Lumiere Kardeşler’in 1890 tarihli sinematografı, Türk Sineması’nın en önemli isimlerinin ses getiren filmlerde giydiği kıyafetler ya da akıllara kazınan Gulyabani gibi karakterin kostümleri… Türk ve dünya sinemasına ait birbirinden değerli objeler İstanbul Sinema Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor. İstiklal caddesinde bulunan İstanbul Sinema Müzesi üç koleksiyoner ve iki enstitüyle birlikte oluşturuldu. 130 parçadan oluşan eşsiz koleksiyona sahip müze, alanında dünyada ilk üç arasında yer alıyor.

ASLI KONAK

Müze, 19’uncu yüzyıla ait muhteşem bir binada; yüksek tavanlı odalar çok etkileyici. Aslında bir konak olarak inşa edilen binanın sahibi, dönemin padişahı Sultan Abdülaziz’in arkadaşı ve aynı zamanda sarayın sarrafı olan Agop Köçeyan’mış. 1870’deki Büyük İstanbul Yangını sonrası restore edilen bina, ilk önce konut olarak kullanılmış Yıllar içinde pek çok kez el değiştiren binanın sonunda sanat ve kültür merkezi olarak kullanılmasına karar verilmiş ve 1948’de Atlas Sineması olarak hizmet vermeye başlamış, eminim birçoğunuz Atlas sinemasına ve pasajına gitmiştir.

HER YERİ YEŞİLÇAM

Müzenin her tarafında Yeşilçam var, zira Yeşilçam bizim sinema kültürümüzün en önemli çıkış noktası Yirminin üzerinde yönetmenin uluslararası yarışmalarda aldığı film ödülleri, Necip Fazıl, Atıf Yılmaz gibi isimlerin el yazması senaryoları burada. İnteraktif Dijital Müze bölümü gençler ve çocukların büyük rağbet gösterdiği yer. Artırılmış Gerçeklik bölümü sayesinde hafızalara kazınan film sahneleri, tabletler yardımıyla canlanıyor, oynatılıyor.Türk sinemasının en eğlenceli telefon sahnelerinin nostaljik telefon ahizeleriyle dinlenebildiği “Yeşilçam Telefonda” bölümü de ziyaretçilerin keyif aldığı bir diğer kısım.

ES GEÇMEYİN

İstanbul’un kültür hayatına önemli katkı sağlayacak olan bu müze sizleri bekliyor. Sahip olduğu özel arşiv görülmeye değer. Ayrıca belirtmeden geçmeyeyim; müzenin üst katında şahane bir sinema kütüphanesi bulunuyor. Hem sinema öğrencileri hem de sinema meraklıları için eşsiz bir kaynak havuzu olan bu kütüphaneyi müze ziyaretiniz esnasında sakın es geçmeyin.
Türk sinema sektörü yıllardır Türkiye’de bir sinema müzesi olmamasından muzdaripti. İnsanlar bir araya geldiğinde hep bunun hayalini kurarlardı. Dönem dönem bunun için bazı çabalarda da bulundular. Fakat yıllardır Türker İnanoğlu’nun kurduğu TÜRVAK haricinde Türk sinemasına ait bir bellek, bir arşiv ne yazık ki bulunmuyordu… Artık var.