Yangına havadan müdahale için sadece uçak-helikopter almak yeterli değil. Özel eğitimli yer ekiplerinden teknolojik erken uyarı sistemlerine, tüm organizasyonun eksiksiz ve bilimsel çalışması gerekiyor. Ama en önemlisi insanımızın bilinçlendirilmesi...
Yangın risk haritası oluşturulmalı: Türkiye’deki tüm ormanların uydu ve hava fotoğrafları üzerinden güncel risk haritası hazırlanmalı. Ağaç türleri, arazi yapısı, rüzgárın hakim esiş yönü-hızı gibi parametreler göz önüne alınarak yanıcılıkları, yangın geçmişi belirlenmeli. Müdahale noktaları uçak veya helikopterlerin uçuş süreleri, su alım noktalarına göre ayarlanmalı. Bu bölgelere özel pistler, heliportlar ve su alım yerleri kurulmalı.
Hava devriyesi kurulmalı: Orman yangınlarında ilk 20 dakika çok önemli. Yangın, başlangıçta tek motorlu bir uçakla yapılacak basit bir müdahaleyle söndürülebilecekken, zaman kaybı yaşanması durumunda devasa bir felaket haline gelebiliyor. Bunun için uçuş okullarıyla anlaşılıp riskli bölgelerde yaz aylarında sürekli uçuşlar gerçekleştirilebilir. Tek motorlu uçaklarda hem pilot adayları uçuş tecrübesi kazanır hem de geniş bir arazi havadan kontrol edilir. Pilotlar söndürme ekiplerine koordinat vererek doğru noktaya yönlendirme yapılabilir.
Uçak mı, helikopter mi: Yurtdışındaki uygulamalarda derin vadiler veya şehirlere yakın bölgelerde müdahalenin zor olduğu noktalarda helikopterler tercih ediliyor. Ancak helikopterlerin su taşıma kapasitesi uçaklara göre daha düşük. Helikopterler bölgeye acil müdahale timlerinin getirilmesi veya kurtarma operasyonlarında da kullanılıyor. Yangının büyümesi durumunda yüksek kapasiteli uçaklar devreye giriyor. Sarp arazide kıvrak küçük uçaklar daha etkili. Piston motorlu eski nesil uçaklar bu bölgelerde zorlanıyor. Sıcaklık arttıkça performans düşüyor. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kiraladığı eski nesil CL-215 uçakları 35 derecenin üzerindeki havalarda çok daha az su alarak havalanıyor. Daha sıcak havalarda uçamıyor. Turboprop motorlu, güçlü modellerin kullanılması gerekiyor.
Tuzlu su tehlikesi: Amfibik uçaklar veya helikopterler su kaynağı yakınsa müdahalede kısa sürede defalarca su atabiliyor. Yangın sönüyor ancak deniz suyu yüksek oranlı tuz içeriyor. Bir daha söndürme yapılan bölgede ağaç yetiştirilemiyor. Bu açıdan özel kimyevi madde taşıyan hava araçları sayesinde bölge yeniden ağaçlandırılabiliyor. Su alımı için riskli bölgelerde tatlı su göletlerinin oluşturulması gerekiyor.
Paraşütlü özel timler: "Smoke Jumpers" adı verilen paraşütçü özel timler orman içine indiriliyor. Bu timler yangının ilerlememesi için yol açmak amacıyla önceden belirlenmiş noktalarda kontrollü "söndürücü yangın" çıkartıyor. Bölge çember altına alınıp sadece bir kısmın yanması sağlanıyor.
Kaçan fırsatın hesabı sorulmalı
Geçen haftanın neredeyse tümünü orman yangınlarıyla geçirdik. O günlerde bir Bell 430 tipi helikopterle İstanbul’dan Ayvalık’a uçtum. Kaz Dağları’nın üzerinden geçerken gördüğüm manzara muhteşemdi. Belli ki yanan ormanlarımız da o güzellikteydi. Ne yazık ki oralarda şimdi simsiyah bir görüntü var. Hiroşima’nın o ürkütücü görüntüleri var.
Orman yangınları başladığında genellikle kiralık uçak ve helikopterler yangın söndürme çalışmalarına katılıyor. Bunların çoğu sezon başında kiralanıyor. Bir kısmının ana üssü İstanbul. Birkaçı da ülkemizin çeşitli noktalarında cılız filolar halinde duruyor.
Türkiye, yıllar önce devletin bürokrasi çarkı içinde müthiş bir yangın söndürme uçağı olacak projeyi paramparça etti. 2000’li yılların başında kendi yangın uçağı filosunu oluşturma fırsatını, S-2E Tracker uçaklarını hurdaya çıkartılarak "jilet" yapmaya göndererek tepmişti.
O günlerde TAI tarafından gerçekleştirilecek proje yaşatılabilseydi, bugün Türkiye’nin 15 uçaklık yangın söndürme filosu olacaktı...
HAZİN BİR HİKAYE
Deniz Kuvvetleri’nde uzun yıllardır kullanılan S-2E Tracker deniz karakol uçaklarının 1993’te piston motorlarında yaşanan sorunlar nedeniyle uçuşları durduruldu. Kalan 15 uçak, Kayseri’deki 2’nci Hava İkmal Bakım Merkezi’ne götürüldü. Acil durumlarda kullanılmak üzere uçuş yapmasa da sürekli faal tutuldu. Yani sık sık motorları çalıştırıldı.
Başka ABD, Kanada, Fransa gibi ülkelerde askeri görevlerini tamamlayan S-2’lerin gövde içine 4.5 tonluk depo konularak yangın söndürme uçağı haline getiriliyordu. Yüksek performans için uçağın piston motorları yerini yeni nesil, güçlü turboprop motorlara bırakıyordu.
FİLO KURULACAKTI
TAI bu projeyi hayata geçirebilmek için hemen bir çalışma hazırladı. Uçak başına ortalama 2 milyon dolar harcama yapılacak, yeni motorlarla S-2’ler modern yangın söndürme uçağı haline getirilecekti. Projeyi TAI kár almadan hayata geçirecekti.
Uçakların modernizasyonunun yanı sıra yangına hassas bölgelere pistler kurulacaktı. S-2’leri Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu işletecekti. Okuldan mezun genç pilotlar bu uçaklarda ikinci pilot olarak uçacak, tecrübe kazanacaktı. Bakımları 20 yıl boyunca TAI tarafından yapılacaktı.
İlk uçak TEMA Vakfı ve TAI tarafından karşılanan parayla modernize edildi. Bu uçak 1999 Depremi sonrasında çıkan İzmit Tüpraş yangınında başarıyla kullanıldı. Ben de Tüpraş yangınından hemen sonra Amerikalı pilotla S-2 uçağının yangını nasıl söndürdüğünü müthiş bir uçuşla yaşadım. Kıvrak, hızlı tırmanan uçağın görevini mükemmel yaptığına tanıklık ettim.
BAKANLIK DESTEKLEMEDİ
Tüm olumlu kamuoyuna rağmen Orman Bakanlığı S-2 projesine destek vermedi. Bu uçaklar adeta unutturuldu. Bir gün alelacele Kayseri’de modernize edilmeyi beklenen uçaklar Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na gönderildi. Uzun yıllar hizmet verebilecek S-2’ler parçalandı.
İşte Türkiye 2000’li yılların başında böyle bir imkanı kaçırdı. O, 2 milyon doları vermeyen zihniyet şimdi her biri için onlarca milyon dolarlar ödeyerek yangın söndürme uçağı alacak. Sadece yıllardır kiralamalara verilen paraların 10’da biri ile bir S-2 projesi hayata geçirilebilirdi. Üstelik o uçaklar, Türkiye’nin birkaç ayrı noktasında konuşlandırılarak yangın başlangıçlarında hızlı müdahale ile ormanlarımızı kurtarabilirdi. Ama olmadı. Akılsız kafalar bu projeye "hayır" dediler...
Türk Hava Kurumu kampanya başlattı. Yangın söndürme uçağı alımı için geçtiğimiz yıl yeterince para toplayamadı. Paranız olsa bile bugün sipariş verseniz dahi sadece yangın söndürme uçağı değil, birçok uçağı satın alma şansınız yok. Çoğu sipariş için en yakın tarih 2010’dan sonrasına veriliyor. Komşumuz Yunanistan geçtiğimiz yıl yaşadığı faciadan sonra yangın söndürme uçağı siparişi verdi. 14 adet Rus Beriev Be-200 jet motorlu amfibik uçakları yakın gelecekte teslim alacak.
Bizim 2000’li yılların başında kaçırdığımız fırsat sadece kaybettiğimiz uçaklarla sınırlı değil. Geçen 8 yılda yanan ormanlarımızı düşündüğümüzde, o günkü sudan ucuz o projeye ilgi göstermeyenleri tek tek ortaya çıkarıp teşhir etmek, davalar açıp hesap sormamız gerekiyor.
1 milyar dolarlık alım
Hükümetin 1 milyar dolarlık yangın söndürme filosu kuracağını açıklaması tartışmaları farklı bir yöne çekti. En büyük hata tek bir modele, hava aracına takılıp kalmak. Türkiye’nin tek motorlu uçaklara, hem kara hem de suya inip kalkabilen güçlü amfibik uçaklara, farklı sınıfta helikopterlere ve yüksek kapasiteli uçaklara ihtiyacı var. Hatta sürekli gözlem için insansız hava araçlarından da yararlanılmalı.
Tüm filonun etkin ve ekonomik işletilmesi için çok iyi bir organizasyon gerekiyor. Yangının olmadığı kış sezonunda söndürme filosu güneyyarım kürede yaz mevsimi olduğu için kiralanabilir. Amfibik uçaklar ise çevre kontrol, denizde arama-kurtarma gibi görevleri yangın sezonu dışında içine konulacak özel teçhizatlarla yerine getirebilir.
C-130’LAR BAKIMDA
Benzeri bir örnek geçmişte Hava Kuvvetleri’nin elindeki C-130 uçakları için uygulanmıştı. 12 tonluk yangın söndürme kitleri takılan uçaklar 1997’den bu yana yaz aylarında kullanılıyordu. Ancak C-130 uçaklarının söndürme görevlerinde yüksek "G" çekilmesi nedeniyle kanat kirişlerinde metal yorgunluğu tespit edildi. Benzeri durumda geçtiğimiz yıllarda ABD’de birkaç kaza meydana geldi. Bu nedenle Hava Kuvvetleri C-130’ların yangın uçuşlarını durdurmak zorunda kaldı. Uçaklarda yapılacak yapısal değişiklik için imalatçı firmaya sipariş verildi. Bu parçaya yüksek talep olduğu için ilk set geçtiğimiz aylarda teslim edildi. Gerekli modifikasyonun yapılmasından sonra C-130 uçakları orman yangınlarında kullanılmaya yeniden başlanacak...
Duşlu A380 bu akşam Kokpit’te
Türkiye’nin havacılık programı Kokpit, bu akşam saat 20.25’te CNN Türk’te izleyicileriyle buluşuyor. Uğur Cebeci’nin hazırladığı programın konuları arasında Emirates Havayolları’na teslim edilen dünyanın ilk duşlu yolcu uçağı Airbus A380’in kabini, Virgin Galactic ile uzaya yolculuk, sanal savaş eğitimi ve Ateş Hanibu’yla bir deniz uçuşu konuları yer alıyor. Tekrarı 16 Ağustos Cumartesi günü saat 12.00’de yapılan programda sorulan soruya doğru cevap verenler Samsonite’den bavul, Dassault’tan kol saati ve uçak maketi kazanıyor.