Paylaş
Uyarılara dikkat edin
Bir uçak yolculuğunun başlangıcında size yapılan güvenlik ve tehlike uyarılarına dikkat edin. Sık yolculuk yapsanız bile her seferinde uyarıları büyük bir dikkatle izleyin. Bilgilerinizi tazeleyin. Asla boş vermeyin. Belki bu uyarılara hiçbir zaman ihtiyacınız olmayacak. Ama ya bir gün olursa, inanın dikkatiniz size hayat sunacak. Kabin ekiplerinin her uyarısı bilimsel çalışmaların sonucudur. Bu sonuçlar çok hayat kurtarmıştır.
Uçuş güvenlik kartları
Koltuğunuza oturdunuz. Karşınızdaki cepe baktığınızda bir kart bulacaksınız. Çoğu plastikten yapılmış kartların adı acil durum kuralları kartı. Genellikle uçuş güvenlik kartı diye adlandırılıyor. Yolcu taşıyan pervaneli küçük uçaklardan jumbo jetlere kadar tüm uçaklarda bu kartların bulunması zorunludur. Acil durum kartına bir göz atmanızda fayda var. Ne gereği var, tüm kartlar aynı değil mi diye sorabilirsiniz. İlk bakışta bütün kartlar size aynı gelebilir. Ancak uçakların tiplerine bağlı olarak kartlar da değişiklik gösteriyor.
Uçağa bindiniz. Kapılar kapandı. Motor çalıştıran uçak taksi yoluna çıktı. Biraz sonra havalanacak. Kabin memurları uçuş öncesi brifingi yapıyor. Veya uçakta oynatılan filmle tehlike anında ne yapacağınız anlatılıyor. Bunları çok iyi bilseniz bile lütfen tekrar dikkatle izleyin. Uçak yolculuğunun güvenli olmasına karşın bir tehlike riski milyonda bir olsa da vardır. Hayatta her şeyde olduğu gibi.
Kalkış öncesi size yapılan sesli, görüntülü, grafikli uyarılardan aklınızda kalacak bazı şeyler sizin hayatınızı kurtarabilir.
DİKKAT VE YAŞAM
Her uçak tipinin acil çıkış kapıları farklı sayıdadır. Kimi uçakta acil çıkış kapısı önde ve arkada olmak üzere sadece iki adetken bazı uçaklarda bu sayı koltuk sayısıyla orantılı olarak artar. Bu nedenle Uçuş Güvenlik Kartları’nı uçağa bindikten sonra dikkatle inceleyin. Bu size komik gelebilir ama mutlaka yapın. Kartı inceledikten sonra size en yakın olan acil çıkış kapısının yerini gözünüzle belirleyin. Herhangi bir tahliyede bu bilgi size büyük kolaylık sağlayacaktır. Yanlış belirlenmiş veya hiç bilinmeyen acil çıkış kapısı tahliye sırasında büyük zaman kaybına neden olabilir. Acil durumlarda uçağın elektrik sistemi kesilebilir. Bu nedenle çıkış kapılarını göstermek için koridorda her şartta ışık veren lambalar bulunur. Ancak bunlar da olağanüstü bir kazada çalışmayabilir. Fosforlu 'Exit' levhaları her şartta görünebilir. Ama kaza anında panikten bunları göremeyebilirsiniz. Doğru olan önceden bu kapıların yerini beyninize işlemektir.
Ortada hiç bir tehlike yokken bu kapıların yerini aklınızda tutar ve nasıl açacağınızı bir vesile ile gözden geçirirseniz sadece kendinizi değil bir çok kişinin yaşamını kurtaran insan olursunuz. Bu kapıları karanlıkta nasıl bulup açacağınızı düşünün. Aklınızdan neler yapacağınızı tekrar gözden geçirin. Acil durum tahliyelerinde sivri topuklu ayakkabılarınızı çıkartmayı unutmayın. Bu ayakkabılar tahliyeyi güçleştirir. Ayağınız burkulabilir, hızlı hareket edemezsiniz ve arkanızdan gelenlerin geç tahliyesine ya da hayatlarını kaybetmelerine neden olabilirsiniz.
Acil çıkış talimatlarının yer aldığı kartları sakın uçaktan almayın. Sizden sonraki bir seferde uçağa gelen yolcunun hayatını bu kartların kurtarabileceğini unutmayın.
BASINÇ KAYBI
Uçaklarında en sık karşılaşacağınız acil durum basınç kaybıdır. Yolcu uçakları çoğunlukla 8 bin metrenin üzerinde uçarlar. Yükseklik arttıkça basınç ve oksijen oranı azalır. İnsanların çok yüksekte yaşayabilmeleri için basınçlı ve oksijen oranı yüksek bir ortama sahip olmaları gerekir. Sistemdeki bir arıza nedeniyle basınç ayarlaması bozulabilir. Eğer kabinde yüksek irtifalarda bir delik olursa buradan içerdeki basınç dışarı kaçmaya başlar. Örneğin gövdede bir çatlak ya da camın kırılması, kapı aralanması buna neden olabilir. Bu gibi durumlarda sanki türbulansa girmiş gibi davranın. Hemen kemerinizi bağlayın ve koltuğunuzu dik duruma getirin. Aslında uçuşun her aşamasında kemerleri bağlı tutmak en iyisi. Kabin basıncının kaybedilmesi gibi durumlarda pilotlar uçağı hızla emniyetli yüksekliğe indireceklerdir. Kabin basıncının kaybedilmesi sonrasında eğer uçak 14 bin feet yani 4 bin 600 metreden yüksekse otomatik olarak maskeler aşağıya iner. Bazı koltukların üzerinde çocuk için bir yedek maske bulunur. Bu nedenle üçlü koltuklara kucağında çocuk bulunan iki anne oturtulmaz.
Böyle bir durumda maskeyi hortumundan tutun. Kendinize doğru çekin, sağlam olduğunu kontrol edin. Maske ucundaki pimi açın. Sonra da lastiğin yardımıyla başınıza geçirin. Yanınızda eğer çocuğunuz varsa önce kendi maskenizi sonra da çocuğunuzunkini takın. Oksijen maskesiz bilinçli hareket edebileceğiniz 20 saniyeniz var. Bu sürede önce maskenizi çocuğunuza takarsanız oksijen kaybı nedeniyle hareket etmeniz ilerki saniyelerde güçleşebilir. Ayrıca tam anlamıyla düşünüp karar veremeyebilirsiniz. Eğer bu süre geçerse beyin yetersiz oksijen gitmesi nedeniyle euphoria adı verilen duruma girer, kendinizi kaybedebilirsiniz. Unutmayın önce kendinizin sonra çocuğunuzun maskesini takın. Ve normal nefes alın. Oksijen gelmiyor diye panikleyerek derin nefeslerle durumu zorlaştırmayın. Oksijen normal bir akışla gelecektir.
BRACE POZİSYONU
Herhangi bir acil iniş sırasında kabin memurları sizden brace pozisyonuna girmenizi isteyeceklerdir. Brace, İngilizce'de sağlamlaştırmak, destek olmak anlamına geliyor. Çeşitli havayollarının acil durum kartlarına baktığınızda brace pozisyonunu değişik tanımlayabiliyorlar. Ancak hareketin temelini kabaca kollarınızla kafanızı koruyup aşağıya oturur durumda eğilmek oluşturuyor. Yere vuruş anında brace pozisyonu ilk şokun alınarak yaralanmanın en aza indirilmesini sağlıyor. Çünkü çarpma anında tüm koltuklar birbirine giriyor. Ölümle sonuçlanan uçak kazalarından kurtulan birçok yolcunun verdiği ifadeye göre kurtulmalarının baş nedeni uygun brace pozisyonunu almaları. Ayrıca yolcunun brace pozisyonu alması psikolojik olarak da kendini koruduğu duygusunu veriyor. Bu sayede yolcu ilgisini kendini korumaya vererek çarpmaya karşı hazırlık yapan kabin ekibini meşgul etmiyor. Uçak indikten sonra duruncaya kadar bu pozisyonda kalın. Daha sonra paniklemeden en yakın acil kapısına yanınıza bir şey almadan ilerleyin.
DITCHING
Havacılıkta uçakların su üzerine acil inişine 'ditching' adı veriliyor. Suya mecburi iniş uçuş öncesi brifingin son aşamasını oluşturuyor. Eğer acil bir durum sonrasında pilotlar suya iniş planlamışlarsa hazırlıklara havada başlamanız gerekiyor. Öncelikle can yeleğinizi koltuk altındaki özel bölümden çıkartın. Genellikle sarı renkte olan can yeleğinizi başınızdan geçirin. Yandaki kayışların yardımıyla vücudunuzun ölçüsüne ayarlayın. Üzerinize tam oturttun. Sakın tahliye kapısına gelmeden yanlardaki kolları çekmeyin. Yani şişirmeyin. Şişirirseniz, kabinde herkesin hacmi artacağı için tahliye kapılarına gitmek imkansızlaşacaktır. Ama eğer yanınızda bebeğiniz varsa onun can yeleğini hemen şişirin. Sadece suya değil, karaya inişlerde de bunu yapın. Can yeleği karaya inişlerde çarpmadan dolayı bebeğinizin göğüs kafesini koruyacaktır. Suda da batmasını önleyecektir.
Tahliye kapısına gidince can yeleğinizi şişirin. Çektiğiniz kollar cevap vermezse bunu yandaki hortumu üfleyerek yapabilirsiniz. Sonra suya atlamakta gecikmeyin. Arkanızdan gelen yolcularında yaşama hakkını unutmayın. Tahliye botlarına binecekseniz dikkatle binin. Sakın ayağınızda ayakkabı olmasın. Bu botlardan hemen yerinizin bulunması için radyo dalgası yayınlanmaya başlayacaktır.
Yolcu uçakları suyun üzerine deniz uçakları gibi inebilirler. Gövdeleri kısa bir süre su üzerinde durabilecek şekilde tasarlanmıştır. Deniz yüzeyine başarıyla mecburi iniş yapmış bir çok uçak vardır. Ayrıca lütfen dikkat. Bazı yolcular koltukların altında bulunan can yeleklerini uçaktan çalıyorlar. Özellikle tatil yörelerine yapılan uçuşlarda can yeleklerinin çalınma oranı daha yüksek. Sizden sonraki bir uçuşta acil durumla karşılaşılabileceğini unutmayın.
ÖRNEK OLAYLAR
Aşağıdaki olaylardan sonra kurtulan yolcularla uzun görüşmeler yapılmıştır. Hayatta kalan yolcuların tümünün kurallara uyduğu saptanmıştır. İşte örnek olaylar:
1Pacific Western B737-200 Calgary Uluslararası Havalimanı
Tam yakıt yüklü uçağın pilotları kalkış sırasında sol motordan büyük bir gürültü duyunca, kalkıştan vazgeçtiler. Sol motorun 13 nolu kompresör diski fırlayarak yakıt deposuna saplandı ve uçağın kanadı alev aldı. Pist sonunda duran uçakta hemen tahliye başladı. 119 kişi burunları bile kanamadan uçağı terk ettiler.
2Word Airways DC-10-30 Boston-Logan Havalimanı
Boston-Logan Uluslararası Havalimanı'na yaklaşma yapan uçak piste 800 metre geç teker koydu. Buzlanma nedeniyle uçak pist dışına çıktı. Yaklaşma ışıklarına çarpan uçağın ön gövdesi sürüklenme sırasında koptu. Ön tarafta bulunan iki kişinin hayatını kaybettiği kazada geri kalan 212 kişi başarılı bir şekilde uçağı terk etti.
3 Taca International Airways B737-300 New Orleans
New Orleans Uluslararası Havalimanı'na yaklaşma sırasında uçak bir anda yağan dolu kütlesinin içine girdi. 3 santimetre çapındaki dolular uçağın her iki motorunun da durmasına neden oldu. Olay anında 5 bin 500 metre yükseklikte olan uçağın pilotları 3 bin metreye kadar harici güç ünitesini kullanarak motorlarını çalıştırmayı denediler. Dört deneme de başarısız oldu. Intracoastem Nehri yakınlarına mecburi iniş planlayan pilotlar son anda 2 bin metre boyunda 40 metre eninde çim bir saha gördüler. Mecburi iniş bu sahaya başarıyla yapıldı. Yolcular ve uçuş ekibi emniyetle B737'yi terk etti.
4National Airlines B727 Pensacola, Florida
Pensacola Havalimanı'na kurallara uygun olmayan son yaklaşma yapan uçak pist yerine Escambia Koyu'na 4 metre derinliğindeki suya indi. 3 yolcunun boğulduğu kazada 49 yolcu ve 6 mürettebat uçağı sağ-salim terk etti.
Doktor hangi koltukta
Beijing yani Pekin'den dönüyorum. Çin'de geçen dört tam gün inanılmaz anılarla dolu. Gazeteci arkadaşlarım ve Türk Hava Yolları'ndaki dostlarımla hoş saatler anılarıma yolculuk yapıyor.
Gökdelenlerin yükseldiği Pekin'in kimlik kaybına uğramış merkezinde ikinci gün bir sürprizle karşılaşıyorum. Bir hastalık belirtisi. Hafif ağrılar yerini kontrol edilemeyen ağrılara bırakıyor. Büyüyen bir sıkıntının başlangıcındayım.
Hava güzel, bütün dekorlar ilgimi çekiyor. Herşeye olan sonsuz merakım, ağrılarla kesintiye uğruyor. Çevreme zarar vermemek için derdimi vücudumla paylaşıyorum. Bir tedbir olarak THY'nin Basın ve Halkla İlişkiler Başkanı Faik Akın'ı bilgilendiriyorum.
Doktorlarımla konuşuyorum. Dönüş yolculuğunda bir sorun çıkacağını sanmadıklarını söylüyorlar. Böbreklerden başlayarak çeşitli kuşkularını anlatıyorlar. Sorunum dayanılmaz hale gelmiyor.
*
Uçağa bindiğimde kendimi daha iyi hissediyorum. Sentetik bir şey belki. Çok keyif aldığım uçak yolculuğu ağrılarımın üzerine çullanıyor. 10 saatlik bir uçuş. Benim yüzümden uçağın zorunlu iniş yapmayacağına eminim. Bu yüzden de yolculuğa çıkıyorum. Bir genç pilot sesi kalkış sırasında 'Kabin ekibi yerlerinize' diyor ama hep yazdığım, 'Lütfen' kelimesini esirgiyor. Her nedense sinirlenmiyorum. Kendi sıkıntım sinirimi yeterince bozmuş. Yeni açılan bu hatta 'Acaba' diyorum, 'Bir yolcu şimdi hastalansa uçak nereye iner, hangi hastaneye götürülür? Bunlar belirlenmiş midir?' Evet hepsi belirlenmiş. Bundan zaten hiç endişe etmiyorum. 'Acaba uçakta doktor yolcu var mı? Varsa nerede oturuyor?' İşte bu meçhul.
Önceleri de yazdım, doktor yolcuların bilet alırken belirlenmesi gerektiğini. Belki doktorlara yüzde beşlik bir indirim bile yapılabilir. Böylece uçakta hastalanan ve basit müdahale gereken yolcu hemen bulunan doktor sayesinde rahatlatılır. Uçak mecburi iniş yapmak zorunda kalmaz. Uçuş sırasında doktor uyuyorsa anonsları duymaz ama yeri biliniyorsa hemen uyandırılabilir. Bir iniş kalkışın maliyeti de şirkete kár olarak kalır. Bizim uçakta doktor var mı? Bilmiyoruz. Oysa bilsek ne hoş olurdu? Nasıl bir rahatlık verir insana...Her zaman uçakta doktor yolcunun varlığı bilinmelidir..
*
Kendimi önce 'İnsan' sonra hekim olan Prof. Dr. Cavit Özsoy ve İnternational Hospital’e emanet ettim. Ama hep aklıma uçaktaki doktor yolcu geliyor. Bunu yapmak bu kadar zor mu? diye düşünüyorum. Diyelim ki 16B'de bir kalp cerrahı ya da ürolog oturuyor. Bunu bilmek bir havayolu şirketi için de büyük güvendir. Belki bütün havayolu şirketleri için örnek bile olur.
Ama ikinci kez yazıyorum.
Birincisinden bu yana hayli zaman geçti...
THY'den ses yok.
Üçüncüsünde nezaketimi kaybetmekten korkuyorum.
Paylaş