Paylaş
IRAK’ta Basra’da doğmuş Kadri Muhiddin, Türkiye’de İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan sonra ikinci uçak bakım hangarını Milas-Bodrum Havalimanı’nda açtı. Dünyanın önde gelen iş jeti bakım ve modifikasyon şirketi İsviçre’nin Basel kentindeki AMAC Aerospace’in de patronu, “Neden Bodrum’a yatırım yaptınız” diye sorulduğunda Türkçe “Yazlığım burada. Bodrum cennet” diyerek cevap veriyor. Kadri Muhiddin’in ilginç bir hayat hikayesi var. Büyükannesi Türk ve Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayer’in kuzeni. Hayatın rüzgârı onu İngiltere’ye savurmuş. Londra’da Kingston Üniversitesi’nden B2 lisanslı bir uçak mühendisi olarak mezun olmuş. Fırtınaya ise Kuveyt’te yakalanmış. 1989-90 arasında Kuveyt’te çalışırken Saddam Hüseyin’in işgalini yaşamış. Mühendisliğinin yanı sıra ticarete de atılmış. İlk şirketi Stansted Havalimanı’nda kurduğu Gamit.
BAKIM DEVİ OLDU
2000’lere gelirken Kadri Bey en büyük adımını İsviçre’de attı. Basel merkezli AMAC Aerospace şirketi, kısa sürede iş jeti bakımı veren şirketler arasında bir dev oldu. 2009’da 300 çalışanla başlayan operasyon bugün 1500 personelle 1.7 milyar dolar değerinde deve dönüştü. İsviçre’nin yanı sıra İngiltere, Fransa, Türkiye ve Lübnan’da hemen AMAC’ın kolları hem de farklı alanda faaliyet gösteren birçok şirketi var. Bodrum’da yazlığına gider gelirken Kadri Muhiddin’in gözüne bir şey çarptı. Her yıl Milas-Bodrum Havalimanı’na 2 bine yakın özel uçak inip kalkıyordu. İş adamının tatili boyunca uçağı da burada kalıyordu. 2012’de İstanbul Atatürk Havalimanı’nda kurduğu bakım hangarı gibi bir sistemle uçaklar Bodrum’da beklerken bakım hizmeti verilebilirdi. Kışın ise bu hangar başta Türk bayraklı kendi havayolu şirketi Tailwind olmak üzere yolcu uçaklarına bakım hizmeti vermesi için düğmeye basıldı. Ortaya 6 bin 600 metre karelik bir hangar çıktı. Halen AMAC’ın Bodrum tesislerinde 60 kişi görev yapıyor. Ama potansiyel yüksek. Sayı kısa sürede 120’ye çıkacak. Kadri Muhiddin eğitime önem veriyor. Uçak temizliği için kadroya alınan 3 kadın görevli İsviçre’nin Basel kentindeki ana üsse 3 haftalık eğitime gönderildi.
TÜRKİYE’DE BÜYÜYECEĞİZ
Türkiye denildiğinde Kadri Bey’in gözleri gülüyor:
“Türkiye’nin büyük bir potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Bulunduğu merkezi konum dolayısıyla globalleşen dünyada büyük avantajı var. Dolayısıyla Türkiye’ye yatırım yapıyoruz ve pazar talebini karşılamak için daha da büyümeyi planlıyoruz. Ayrıca da Türkiye’yi çok seviyorum. Ailemle fırsat buldukça Bodrum’daki evimizde vakit geçiriyoruz”
TÜRKİYE’DE İŞ JETİ SAYISI 600’E ÇIKAR
HALEN Türkiye’de jet ve Turboprop motorlu yaklaşık 150 uçak var. Ama Kadri Bey pazarın 600 uçağa kadar çıkacağına inanıyor:
“Ülkenin büyüklüğü ve zenginliği göz önünde bulundurulduğunda henüz hala emekleme döneminde olduğunu düşünüyorum. Yeni nesil iş adamları kendi özel jetlerinde uçarken arda kalan zamanın değerini anlayınca bu durum yavaş yavaş değişmeye başladı. Bundan sonraki yıllarda çok daha gelişeceğini ön görüyorum. Bir iş adamı için en değerli şey zaman”
İKİ GÜZEL UÇUŞ
SON iki hafta içinde önce Barselona ve daha sonra Amsterdam’a uçtum.
Düşünebiliyor musunuz, her gün İstanbul’dan Barselona’ya 800 kişi gidip geliyor.
Amsterdam’a ise 1000 kişi gidip geliyor. Barcelona’ya günde 4 sefer var.
İkisi geniş gövdeli uçakla yapılıyor. İki dar gövdeli yani tek koridorlu uçakla yapılan seferlerden biri de Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan.
Amsterdam’a günde 5 sefer var. Atatürk Havalimanı’ndan 4 seferden üçü geniş gövdeli uçakla yapılıyor. Biri de tek koridorlu uçakla. Ayrıca yine tek koridorlu bir uçakta Amsterdam’a İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanından uçuyor.
Akıl almaz bir trafik. Avrupa’nın iki noktasına. Doluluk yüzde 80’lerin üzerinde. Yolcunun büyük bir kısmı da yabancı. Ortadoğu dan, Türki Cumhuriyetlerinden ve daha uzaklardan gelip – gidiyorlar.
Veysel Serdar THY Orta Avrupa’dan sorumlu Başkan Yardımcısı. Arı gibi çalışıyor. Bu trafiğin ve yine rekorlar kıran Orta Avrupa Trafiğinin Baş Trafik polisi.
İLK UÇUŞ BARCELONA
Geniş gövdeli Airbus A330 ile uçuyorum. Uçağa girdiğimde APU çalışmış, kabindeki sıcaklık 23 sangtigrad dereceden biraz fazla. 23 santigrat derece olması lazım ama köprüden gelen hava karışımı, ikram yükleme sırasındaki kabinde artan sıcaklık doğu yerine gelmiş.
Sıcak havada standartları belirlenmiş serin bir uçağa binmek bana göre büyük konfor. Sorumlu Kaptan Pilot Muzaffer Afşin Yelok. Yanında Emre Cebeci uçuyor. Soyadımız aynı. Hayatımda hiç görmedim tanımadım. Kan bağımızda yok. Bu iki süper kaptan bütün kuralları uygulayarak bize Barselona’ya uçurdular. Ne desem alçalmaları, yaklaşmaları, uçağın piste oturuşu reverse açışları ve park pozisyonu hepsi harika. Oturduğunuz yerden anlıyorsunuz kokpittekilerin hakimiyetini. Ne kadar hızlı ve bilerek hareket ettiklerini, tedirginlik ya da karar verme gecikmeleri yaşamadıklarını anlıyorsunuz.
Uçağın kabin amiri yani purser’i Atınç Güler Kabindeki bütün hareketi, ikramı şahane yönetti. Uçan aşçı Şahika Kumaşlar sistemi paniksiz koordine etti. Barselona’da kapı açıldığında İstasyon şefi Mustafa Demir ve sonradan tanıdığım Barselona Müdürü Şafak Küçükçolak başarının kahramanlarıydı. Şafak, Kuala Lumpur’dan yeni atanmış bir müdür. Medeni yüzü sistemi yukarı çekiyor.
AMSTERDAM UÇUŞU
Günde beş uçak sefer yapıyor. Altıncıyı istiyorlar. Yine güzel bir uçuş oluyor. Kokpit belli ki tecrübelilerle yönetiliyor. Uçağın Purser’ı Yasemen Kaya deneyimli bir kabin amiri. Bıraksanız yandaki uçağı da yönetecek.
Amsterdam operasyonları gerçek bir başarı hikayesi. Günde 1000 yolcu gidiyor ve geliyor. Bu nasıl bir hareketliliktir? Amsterdam’da çok tecrübeli bir müdür var. Cengiz İnceosman… Uçağa, yolcuya doymayan bir adam. Taa Singapur’dan tanırım. Singapur Müdürü olarak orada da uzun yıllar çalıştı. Ve Singapur uçaklarını gerçekten hep dolu uçurdu. Şimdi Avrupa’nın en hareketli merkezinde.
Sürekli daha fazla uçak istiyor. Tabii çok güzel. Allah gözünü doyursun…
Paylaş