PaylaÅŸ
Yine de mutlaka izleyin - Tolga ÖZBEK
Yıl 1963... Türk sinemalarında havacılık rüzgarı esiyor. ılk defa bir hava üssünün kapıları sinemacılara ve bu sayede de beyaz perdeyle halka açılıyor. ‘Şafak Bekçileri’ filminde Halit Refiğ yönetmen koltuğunda. Eskişehir’de çekilen filmin başrollerinde Türk Sineması’nın altın çocuğu Göksel Arsoy, Leyla Sayar, Nilüfer Aydan ve Ekrem Bora var.
Filmin vizyona girmesiyle yer yerinden oynuyor. Hava Harp Okulu’na başvurular 10 kat artıyor. ‘şafak Bekçileri’ bir yandan Türkiye’de askeri pilotların hayatlarından kesitler sunarken diğer yandan toprak ağalarından askerde okuma yazma öğrenen Er Memo’ya kadar toplumsal mesajlar da veriyor...
ÜSLER AÇILMIŞ AMA
Aradan 48 yıl geçiyor. Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. kuruluş yıl dönümünde yeni bir film için kamera motor diyor. Yönetmen Ömer Vargı. Başrol oyuncuları Engin Altan Düzyatan, Çağatay Ulusoy, Özge Özpirinçi ve Hande Subaşı.
Bu sefer Hava Kuvvetleri tüm üslerinin kapısını açmış. F-16’lar, F-4E’lerle birlikte envanterdeki bütün uçaklar, helikopterler seferber.
Film başlıyor. Açılış sahnesinde Yüzbaşı rütbesiyle Engin Altan Düzyatan Dalaman’da scramble olarak adlandırılan alarm nöbetinde. Hatalar arka arkaya sıralanmaya başlıyor.
Önleme için kalkan F-16’lar, Konya’daki 132. Filo’ya aitler. Bu filo, yeni silahları deniyor. Düşmana karşı taktikler geliÅŸtiriyor. Yani alarm nöbeti tutmuyor. Ayrıca pilotun taktığı gece görüş gözlüğü, filmdeki gibi çok bulutlu, ÅŸimÅŸeklerin çaktığı hava ÅŸartlarında kullanılmıyor. Â
HASTANE KORİDORU MU YOKSA UÇUŞ HATTI MI
Kamera Eskişehir’deki Asker Hastanesi’ne dönüyor. Hava Harp Okulu’nu bitirmeye sayılı günler kalan harbiyeliler sağlık muayenesinde. Sağlam raporu alırlarsa, uçuş eğitimlerine başlayacaklar. Hastanede ellerinde kaskları, üzerinde g-suitleri ile Türk Yıldızları pilotları yürüyor. Sanki koridorun sonunda uçaklarına binecekler ve uçuşa çıkacaklar...
Ardından uçuş eğitimi başlıyor. Pilotlar, tulumlarına uçtukları uçak tipine ait armaları takarlar. Bir bakıyoruz, daha uçuşa başlamamış adayların kollarında eğitimin en son aşamasında uçacakları T-38’lerin armaları var...
Araya bir de simülatör sahnesi konulmuş. Uçak tipi F-5 2000. Neredeyse iki yıl sonra uçacakları F-5’lerin simülatörü her halde Konya’dan ızmir Çiğli’ye taşınmış.
ROL MODEL YÃœZBAÅžI VOLKAN
Pilot adayları, aşk hayatları derken filmin bir saati geçiyor. Uçuş aşamalarındaki KT-1’den T-38’e kadar tüm eğitimi Engin Altan Düzyatan veriyor. Binbaşı Kemal Tanaçan rolündeki Düzyatan, adeta çizgi roman karakteri Yüzbaşı Volkan gibi her türlü uçakla uçabiliyor.
Film bitmeden pilotların mezun olduğunu görebiliyoruz. Pilot teğmenlerimiz Çiğli’den Konya’ya Harbe Hazırlık Eğitimine geliyor. Artık pilot olmuşlar. Ama tulumlarında hala ‘Pilot Adayı’ yazıyor. ızmir Çiğli’deki filo armalarını takıyorlar.
Uzun uzun uçuş eğitim aşamaları anlatıldığı film bir anda ileri sarılıyor. Aradan yıllar geçmiş. Kahramanlarımız üsteğmen olmuş. Tabii bu arada Engin Altan Düzyatan’ı F-16’ya dönmüş, Solo Türk pilotu olarak görüyoruz. Gerçek Solo Türk pilotu Binbaşı Murat Keleş onu uçaktan indiğinde karşılıyor.
Film sadede son 30 dakikada gelebiliyor. Pilotlarımız Anadolu Kartalı Tatbikatı’nda yabancı ülke hava kuvvetleriyle birlikte uçuyor. Arada bir rekabet var ama pek de anlaşılmıyor.Â
Bu arada bir Anka Kuşu lafı dönüyor. Üsse yanarak inen ve hizmet dışına çıkacak denilen F-16, bakım ekipleri tarafından faal hale getirilmiş. Gerçek bir olaya vurgu yapılmış. Test uçuşuna çıkan Üsteğmen Ahmet Onur (Çağatay Ulusoy) sevgilisine ve arkadaşlarına da el sallamayı unutmuyor.
Havada F-16’ya kuş çarpıyor. Hatta bir kaçı motora giriyor. Pilot Konya’ya inmeye çalışıyor. Bu sırada yakıtının bitmek üzere olduğunu söylüyor. Motoruna kuş giren uçak ilk denemesinde başarılı olamıyor ve pas geçiyor. Arkasından motoru nasıl çalışıyorsa yükseliyor ve pist içinde kancasını bariyere takarak yavaşlıyor. Pist başı kalabalık. Sevgilisi hazır bekliyor. Hızını alamayan pilot devre arkadaşı motorları çalışan helikopterinden atlıyor. Ona koşuyor. Pist içinde sevgi yumağı oluşuyor...
AKLIMA TAKILANLAR
- Filmde hava görüntüleri açısından iyi bir çizgi yakalanmış. Kuşkusuz bunda en önemli pay Uğur ıçbak’ın. Aynı zamanda amatör pilot olan ıçbak, geniş imkanlar içinde özellikle de havadan havaya çekimlerde işinin hakkını vermiş. Kuşkusuz, keyif de almış. Amerika’dan getirilen özel çekim uçağı ile en iyi açıları yakalamış. Kısaca filmin kurtarıcısı olmuş.
- Görsellik ne kadar iyiyse, senaryo bir o kadar zayıf. Hikaye hiç yok. Klip tadında ilerleyen filmin arada yakalanan birkaç hoş hikaye ve diyalog dışında ayakları bir türlü yere basmıyor.
- Oyuncular ise sanki piyesteler gibi. ıddialı bir filmde hiç varlık gösteremiyorlar.
- Detaylardaki özensizlik çok sırıtıyor. Hava Kuvvetleri’nden daha fazla yardım alınabilirdi.
- Nasıl ‘şafak Bekçileri’nde Göksel Arsoy akla geliyorsa, filmin sonunda Hava Kuvvetleri Komutanı olarak Ediz Hun yerine Arsoy oynayabilirdi.
- Başrol oyuncularının üniformaları taşıyamadıkları görülüyor. Komutanın klasik otomobili bilinen bir sahne. ‘O şimdi asker’de de aynı şey vardı.
- Sonuçta iyi sponsorlar ve sunulan imkanların karşılığı alınamamış. Senarist çekimler sürerken her gün ayrı bir şeyler yazmış ve gelişmelere göre şaşkınlıklar yaratmaya çalışmış.
- Yaratıcılık çok sınırlı kaldığı gibi mesaj verme zorunluluğu olmasa da sunulanla verilmek istenen mesajlarda çok cılız kalmış. Akıl oyunları, zeka fırtınaları hiçbir sahnede yok. Görkemli uçaklar bile yönetmenin zayıf bakışında sıradan metal yığınlarına dönmüş.
- ‘Anadolu Kartalları’ ilginç bir projenin nasıl sıradanlaştırıldığını göstermesi açısından sponsorlar tarafından da iyi algılanması gereken bir yapım.
Pasaportlar uçakta kontrol ediliyor
Yolcular en stresli anları havalimanında pasaport kuyruklarında yaşıyor. ıris kontrolü, bazı ülkelere yapılan uçuşlarda tüm pasaport bilgilerinin sefer öncesinde alınıp gönderilmesi gibi uygulamalar işlemleri hızlandırsa da pasaportta geçen zaman pek de azalmıyor. Büyük havalimanlarında bekleme süresi 1-1.5 saate kadar çıkıyor.
İlk denemesi geçen yıl Endonezya’da yapılan uçakta pasaport kontrolü uygulaması Malezya’da hayata geçti. ıstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nın da ortağı olan Malezya Havalimanları Holding (MAHB) ve Malezya Gümrük Polisi işbirliği ile uçakta pasaport kontrolü AirAsia’nın seferlerinde başladı.
5 DAKÄ°KAYA Ä°NÄ°YOR
Uygulamada yolcu uçağa binmeden önce tüm pasaport bilgileri özel sistem ile Malezya emniyet birimlerine gönderiliyor. Ayrıca her uçakta bir polis memuru bulunuyor. Polis, yolcuların pasaportlarını kontrol ediyor. Elindeki taşınabilir elektronik alete okutuyor. Çıkan barkodlu kağıdı yolcuya uzatıyor.
Yolcu, inişte kağıdı pasaportu ile birlikte havalimanındaki polise veriyor. Kimlik karşılaştırması yapılıp barkod sisteme okutuluyor. Herhangi bir sorun yoksa, Malezya’ya birkaç dakika içinde giriş yapıyor. Bu işlem sayesinde ortalama 45 dakikalık işlem beş dakikaya kadar düşürüldü. Yolcu memnuniyetinde önemli bir artış yakalanırken uygulamanın yaygınlaştırılması hedefleniyor.
PaylaÅŸ