Paylaş
90’ların başında biz Galatasaray’da öğrenciyken, Mehmet Altan’ı panele davet ederdik. O da sağ olsun, kırmazdı. Onca işinin arasında gelirdi kültür şenliğine.
Nazik, biz liseli ukalaların sorularını sabırla cevaplayan bir aydın olarak hatırlarız onu.
Yanında illa ki bizim kafadan birilerini davet ederdik: Uğur Mumcu, Ali Sirmen, Bülent Tanör...
Reyting yapacağız ya!
Zaten zıt kutuplardan tartışma ikilileri ağırlama konusunda uzmanlaşmıştık: Toktamış Ateş-Abdurrahman Dilipak ya da Cem Özer-Can Kozanoğlu.
Lise müdürü Erdoğan Teziç, “çocuklar, ateşle barutu yan yana koyuyorsunuz, başımız derde girecek!” diye sitem ederdi.
Başımız derde girmedi ama doldu Tevfik Fikret Konferans Salonu. Özellikle mevzu “İkinci Cumhuriyet” olduğunda. Tevfik Fikret duvardaki resminden bize ters ters bakarken.
“İkinci Cumhuriyet” fikrinin babasıydı Mehmet Altan: “Bu cumhuriyetten bir cacık olmaz, en iyisi yenisini kuralım” şeklinde özetleyebileceğimiz fikirlerinin meraklısı çoktu.
Hatta sonradan AKP’nin fikri altyapısını oluşturanlar, o panelleri dinleyen gençler arasındaydı. Orada Kemalist aydınlarla tartışa tartışa piştiler.
Düşünüyorum da, İkinci Cumhuriyet’in altyapısı, Birinci Cumhuriyet’in kalesi olan okulda atılmış bile olabilir!
Mehmet Altan’ın “İkinci Cumhuriyet” fikri, İslamcılarla liberallerin ittifakıydı. Yani 1923 Cumhuriyeti’nden şikayetçi olanların.
Yeni yeni başlıyordu bu muhabbet. Mesela, Murat Belge-Ali Bulaç ikilisi pek popülerdi.
Bizse sol görüşlü Kemalist gençlerdik. Kafamıza uymayan fikir adamlarını da ağırlayacak kadar güveniyorduk kendimize ve cumhuriyete.
Ama 90’lar, cumhuriyetin 2001 krizindeki iflasıyla son buldu. Sonra AKP, “Yeni Türkiye”yi kurmaya koyuldu. Yani Mehmet Altan’ın rüyasını gerçekleştirmeye!
Zaten 1923 ruhundan pek bir şey kalmamıştı. Kenan Paşa, Susurluk, kronik enflasyon, Kürt sorunu falan... Cumhuriyeti yeniden kurmak için her şey müsaitti.
Sonrası, malum: Dibe vuran Türkiye, güneş gibi doğan AKP, cumhuriyetin Mehmet Altan’ın vaktiyle hayal ettiği şekilde baştan formatlanması...
Ama yeni formatlar bazen formatçılarını yiyebiliyor. Bakınız: Geçenlerde muhalefet etti diye gazetesinden kovulan Mehmet Altan.
Kovulma sonrası demeçlerinde, elinden oyuncağı alınmış bir çocuğun küskünlüğü var.
İkinci Cumhuriyet’in fikir babasının bizzat İkinci Cumhuriyet tarafından dışlanması, fazlasıyla manidar.
Belki de liberallerden arınmış “Üçüncü Cumhuriyet”in miladını yaşıyoruz şimdi. Yani asıl macera yeni başlıyor. En iyisi bu yazıyı saklayınız, please.
tatlı Sözlük
Tarih: Kulak çekmeyi seven bir öğretmen.
Paylaş