Paylaş
30’lu yaşların başında ve başarılı bir işkadını Katya... Pek çok Bulgar vatandaşı gibi embriyolarının dondurulması için kliniğe başvurmuş, beş yıl önce.
Ama hâlâ anne olmak istemiyorsa, prosedür gereği artık o embriyoları “iptal etmesi” gerekiyor.
¡ ¡ ¡
Şaşkınlığımı anlattığım yazar arkadaşım, konuyla ilgili kitabının çevirisini verdi.
“Her geçen yıl insanoğlunun üreme yeteneği ciddi boyutlarda azalıyor” diye başlıyordu kitap: “2006 yılında Teksas’ta dünyanın ilk yasal embriyo bankası kuruldu: ‘Abraham Center of Life.’ (Abraham Hayat Merkezi).
Irk, sağlık, dış görünüş, eğitim, entelektüel ve genetik özelliklere göre sınıflandırılmış biyolojik ebeveyn kataloğundan embriyo seçebiliyorsunuz.
İstatistiklere göre dünyada dört milyon insan embriyosu sıvı azotta dondurulmuş olarak kaderini bekliyor.
Bazıları yok edilecek, bazıları deneylerde, bazıları da organ ve hücre üretiminde kullanılacak.
Bir kısmı da çocuksuz ailelere satılacak veya bağışlanacak. Aralarında potansiyel kardeşler de var.”
¡ ¡ ¡
Satırlar “suni döllenme endüstrisi artık her şeyi sunuyor” diye devam ediyordu: “Herkes internetten, biyolojik ebeveynlerin genetik özellikleri, zekâ katsayısı, ırkı ve kişisel özelliklerine göre dölleme malzemesi, yumurta veya embriyo seçebilir.
Elinize bir akşamda ulaşabilen bu malzemeye ‘overnight mail’ deniyor. Uzman ajanslar da komisyon karşılığı yumurta veya hazır insan embriyosu arıyor veya buluyor.
Sadece ABD’deki suni döllenme ve üreme teknolojileri endüstrisinin yıllık cirosu milyarlarca dolar. Kârlar her geçen yıl artıyor.
29 Ağustos 2000’de Colorado’da Adam Nash doğdu. Kız kardeşinin kan hastalığının tedavisine onun hücreleri uygun olduğu için birkaç embriyo arasından seçilmişti.
Donör olarak doğan çocukların sayısı onlarcayı buluyor.
¡ ¡ ¡
Dünyadaki en kusursuz takvimlerinden Maya takvimi, dünyanın sonunun 2012 yılında geleceğini öngörüyor.
Çoğu modern bilim adamıysa o tarihin sadece insan zihninin evriminin sonu olacağına inanıyor.
Yukarıda bahsettiğimiz gelişmeler, bu tarihi değiştirebilir mi?
Evetse, ne zamana kadar?”
¡ ¡ ¡
Bu cümleler, Ludmila Filipova’nın dilimize Ayser Ali tarafından çevrilen “Cam Kelebekler” kitabından. Bilim kurgu romanı okuyormuş gibi hissettiren veriler gayet çarpıcı.
Görünen o ki bu yüzyılda büyük bir ahlaki tartışma bekliyor insanoğlunu: Yapay döllenme endüstrisi dinleri bile etkileyecek gelişmelere gebe.
İnşallah evet kazanır
Referandum sonuçlarına yapılabilecek tek yorum: İnşallah biz yanılmışızdır.
Evet diyenlerin beklediği demokratik ve müreffeh Türkiye tez vakitte kurulur.
Ülke karışıklığa sürüklenmez, Atatürk’ün mirası reddedilmez, zaman aleyhimize işlemez.
Memlekete sosyal adalet gelir, bedava kömürden başka şeylere de ihtiyaç duymamızı sağlayacak eğitimi alabiliriz.
İşçinin hakları teslim edilir, kadınların özgürlüğü sağlanır, çocukların geleceği aydınlanır inşallah...
Referandumda ‘hayır’ demiş ve ülkesini seven her vatandaşın duası şimdi bu olmalı.
İncir Çekirdeği
Aşk acılarımızdır ki bizden insan yaparlar.
Paylaş