Son filozof Erol Köse

Meşhurların korkulu rüyası Erol Köse, aslında tek gerçek felsefecimiz. Kimsenin uyanmamış olması bu gerçeği değiştirmez.

Haberin Devamı

O bir kere varoluşçu: Gösteri dünyasının beyhudeliğini teşhir ediyor. Sadece söyledikleriyle değil, bizzat varlığıyla da.
Sartre’ın kahramanının duyduğu bulantıyı yaşıyor ve yaşatıyor. Her şeyin yalan olduğu hissini.
Bazen de anarşist kesiliyor: Bilhassa oyuna alınmayanların sesi haline geldiğinde.
“Fight Club” filminden fırlamış gibi takılıyor etrafta. Tek farkı, vaktini sabun satmak yerine sabun köpüklerini patlatmaya harcaması.
Gün geliyor, Marksizm esintileri görüyorsunuz. Güneş gözlüklerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanların sesi olmuş.
Tabii tasavvuftaki “bir lokma, bir hırka” muhabbetinin günümüze uyarlanmış hali olduğunu düşünmek de mümkün: Lokması havyar, hırkasıysa smokin olan bir derviş!
Bir bakıyorsunuz idealistlikte Kant’la aşık atıyor: Onun ideali, meşhurların sokağa çıkamaz hale geleceği bir dünya.
Nietzche’nin vecizesini “meşhurlara gidiyorsan kırbacını unutma!” şeklinde muhitimize uyarladığı da kesin.
Bu arada hedonist takılmayı da asla ihmal etmiyor: Kendisini ropdöşambrını giymiş, kahvesini keyifle yudumlayarak bunları okurken görür gibiyim.
Yani ruhsuz bir dünyanın ruhu, felsefeye tamamen Fransız bir sanat camiasının felsefecisi olmaya oynuyor Erol Köse: Paradigmayı kökten sarsmaya.
Sonunda kendisini de yok edecek, çılgın bir devrim planlıyor. Magazin dünyasında Marx’ın hayaleti gibi dolaşarak.
Kesin zaferi, bir parçası olduğu ışıltılı dünyanın komple çökmesi olacak. Onu yıkıntıların üzerine oturmuş çılgın kahkahalar atarken hayal edebiliyorum.
Bir elinde magazin ekleri, diğerinde Çernişevski’nin ölümsüz eseri olacağına da adım gibi eminim: “Nasıl yapmalı?”

Haberin Devamı

Buyrun “Yeni Ulusalcılık” muhabbetine

Sadık bendenizin geçen ay icat ettiği “Yeni Ulusalcılık” kavramı ses getirmişe benziyor.
Gazeteci kardeşim Şenol Çarık da beni bu yazı hakkında sorguya çekmeyi kafaya koymuş. Hem de milletin önünde!
Olay yeri, Caddebostan Kültür Merkezi. Yarın 13.45’de konuyu izleyiciler huzurunda nasıl derler, masaya yatıracağız. Ben ahkâm keseceğim, gelenler ağzımın payını verecek, bir olacak gönüller.
“Ne olacak bu memleketin hali?” diyen herkesi tarihi buluşmaya beklerim. Ne de olsa orası Kadıköy, oradan
çıkış yok!

tatlı  Sözlük

Haberin Devamı

Ahmet Mümtaz Taylan: Mazhar Fuat Özkan’dan sonra en sevdiğim üçlü.

Yazarın Tüm Yazıları