Paylaş
Sahnede gelenekselle moderni birleştirmenin yollarını arıyorlar.
Ama bana sorarsanız, öncelikle yazarlar.
Hem de yazar geçinen pek çok kişiden daha çok. Kitaplarının tiyatro rafında durması bunu değiştirmiyor.
Biri Ali Poyrazoğlu, diğeri Ferhan Şensoy...
Sofya’ya İstanbul’dan daha erken gelen baharın ilk günü aldım ikisinin de son kitaplarını, vaktiyle Nâzım’ın ıhlamur ağaçlarına baktığı parktaki banka oturup okudum.
Bir ondan, bir bundan...
Okurken de anladım ki, şu dünyada 3 tür yazar var: Ikınarak yazanlar, sıkılarak yazanlar ve bizim için yazanlar.
İşte bahsettiğim iki yazar bu sonunculardan. Duyguyla düşünceyi harman edip en berrak, en anlaşılır dille bize sunan asıl gelecek yolcularından.
Yüzeyselliğin tavan yaptığı zamanlarda bir esprinin, bir duygunun, simitçi çocuğun üç numara tıraşlı saçında kalmış susam tanesinin kıymetini bilenlerden.
Millet paranın peşinde nefes nefese koştururken Gülten Akın’ın dediği gibi “durup ince şeyleri fark etmeye” vakit harcayanlardan.
Bize “vakit nakittir” yerine “vakit hayattır” diyenlerden yani.
Hazır yaz da gelirken tavsiyem, alın Ali Poyrazoğlu’nun “İçimdeki Timsah” ve Ferhan Şensoy’un “Seçme Sapan Şeyler” kitaplarını.
Hemen başlamayın ama: Deniz kıyısında bir biber ağacının gölgesine oturup okumanın hayalini kurmaya başlayın. Sizi temin ederim, pişman olmayacaksınız.
İsrailli yazar Ephraim Kishon “Ben yazar değil mizahçıyım” der: “İnsan öldüğü zaman yazar olur.”
Bu laftaki ince mizaha uyanabilenler özellikle tat alacak Poyrazoğlu ve Şensoy’un yazdıklarından, orası kesin.
Sümeyye’nin suçu ne?
Gazetesini yeni açanlar için özet: Başbakan’ın kızı Sümeyye Erdoğan bir gün Ankara Devlet Tiyatrosu’na, “Genç Osman” oyununu izlemeye gider.
“Halkın çoğu aç, azı toksa” diye şarkı söylenen sahnede oyuncular kendisini işaret edince kızıp salondan çıkar ve olaylar gelişir.
Sümeyye Hanım buluttan nem kapmış olabilir. Tabii sahnedeki arkadaşlar interaktifliğin dozunu kaçırmış da olabilir.
Ama kızcağızın üzerine giderek iktidara tepkimizi haykırmamız nereden baksanız delikanlılığa aykırı.
Bence ceza olarak her hafta bir oyuna gidip yarısında terk etsin. Tiyatromuz bu sayede medyada hak ettiği ilgiyi görür belki. Biz de kendisine Smryna’da çay ısmarlarız.
İncir Çekirdeği
Bu kaçıncı ilkbahar aynı kışın ardından?
Paylaş