Paylaş
Kötümserdim, çünkü Kürt olmayan pek çok vatandaşın hissine tercüman olduğuma emindim.
Nitekim “nihayet şunu söylemeye cesaret eden biri çıktı” diyenler oldu. Tabii “bu dediğin vatana ihanettir!” diyenler de.
İçimdeki iyimser ise, Kürtlerin bölünmeye razı gelmeyeceğini umuyordu gizlice.
Neyse ki Kürt okurlar yetişti: “Halt etmişsin sen! İstanbul Diyarbakır’ın, Diyarbakır İstanbul’undur. Her Kürt terörist değil. Vatan falan bölünmeyecek!”
Kürt işadamları ve aydınların kamuoyuna yansıyan tepkileri de aynı yöndeydi. En karanlık günde bile umudun ölmediğini göstermek ister gibi.
Gerçek şu ki, bir kez daha müdafaa-i hukuk noktasındayız. Bu deveyi ulus bilincimizi pekiştirerek güdeceğiz.
Kendimize Avşar, Türkmen, Kürt, Çerkez, Boşnak ya da Laz desek de aslında “Türk ulusu” dediğimiz şahane harmanın parçası olduğumuzu yeniden idrak ederek.
İcabında “Türk ulusu” kavramı üzerinde yeni mutabakat yolları bularak. Hatalardan ders alarak.
Terör ağalarının hevesi, Kürtleri Anadolu’nun geri kalanından koparıp silah zoruyla yönetmek.
Ama onların ve emperyalizmin oyuncağı olmak istemeyen Kürtler de var. “Vatan bölünmesin” diyorlar. Hatta aksini söylerseniz veriyorlar ayarı, şekilde görüldüğü üzere.
Umudum, Hakkâri katliamının Kürt kardeşlerimizin terör ağalarından kurtulmasının miladı olması. O zaman şehitler rahatlar belki.
Bir kâğıda yazıp başucumuza asalım: Gecenin en karanlık anı, şafağın hemen öncesidir.
Oto-nüfus planlaması şart
Nüfus planlaması bizi bozar. Bizim yerimize trafik canavarı yapıyor o işi. Sadece geçen yıl 4 bin can almış.
Oysa kazasız-belasız yaşayan ülkeler, bunu otomobillerde bile nüfus planlaması yapmaya borçlu.
Yani trafikten bir araç düşmeden yenisinin girmesine asla izin vermiyorlar.
Pek çok medeni ülkede bu olay sıkı kontrol altında.
Bizdeyse “saldım çayıra, mevlâm kayıra” kafası hakim.
Hem çocuk yaparken hem de trafiğe araç çıkarırken. İkisi birleşince de trafik canavarı doğuyor, haliyle.
tatlı Sözlük
Umut: Fakirin ekmeği, zenginin salatası.
Paylaş