Komşunun puanı

Eurovision nazarımda futbol gibi.

Haberin Devamı

Hayatta her şey değişirken bir şeyin sabit kalması delikanlı bir huzur veriyor.
Seyrederken çocukluk günlerimi, annemle babamın genç ve sağlıklı olduğu yılları, kız kardeşimin yürütgecini falan hatırlıyorum.
Yoksa Eurovision kazanıp da hayatımda yer etmiş şarkıları toplasak iki elin parmaklarını geçmez.
Belki bir “What’s Another Year” vardır Johnny Logan’ın söylediği, kızların etekleri uçunca ilk cinsel heyecanımı yaratan Bucks Fizz grubu vardır belki, ha bir de Lena’nın geçen yılın şampiyonu şarkısı var.
Ama dedim ya, asıl Eurovision’un hissiyatı hoşuma giden.
“Değişmeyen” şeylerden biri de, yarışmanın değerli sunucusu Bülent Özveren tabii. Bülent Bey’in ezelden beri içine sindiremediği olay, komşu ülkelerin birbirine puan vermesi.
Özellikle Kuzey ülkeleri bu tavırlarıyla onu çok kızdırıyor.
Her ne kadar “Allah Bülent Bey’i başımızdan eksik etmesin” desem de, tepkisini anlamakta zorlanmaktayım.
Allah aşkına, Norveçli’nin İsveç şarkısını, Sırp’ın Bosna ezgisini, Türk’ün Ermeni nâğmesini beğenmesinden daha doğal ne var?
Ne de olsa komşuluk var serde.
Paylaşılan bir coğrafya ve tarih, ortak bir müzik beğenisi... Mesela ben Yunan’ınki yerine niye gidip İzlanda şarkısını beğeneyim? Elimden gelmez ki bu.
Gerçi her yıl politik dolaplar döner, tamam. Ama her yıl herkesin bayıldığı, komşuluk-momşuluk dinlemeyen bir şarkı da illa fırlar şampiyon olur.
Mesela Sertab vaktiyle Slovenya gibi kelalaka bir ülkeden son anda gelen 12 puanla işi bitirmemiş miydi?
Ama istisnalar bir yana, insanoğlunun komşuda pişen şarkıya torpil yapmasını da yadırgamamak lazım.
Sonuçta kulak bu, şarkının geldiği yer yakın olunca kolay tav oluyorsunuz.
Bu sene de İngiliz çocuklar ne kadar “cool” olursa olsun muhtemelen Bosnalı Dino Merlin babaya basacağım oyumu, Sırplar, Arnavutlar ve Bulgarlarla birlikte.

Haberin Devamı

Efsane: Süleyman Saim Tekcan

Süleyman Saim Tekcan, memlekette plastik sanatlarla az buçuk ilgili herkesin gözünde efsanedir.
Anadolu uygarlıklarından ve Osmanlı sanatından aldığı etkilerle gerçek bir ulusal sentez yaratmış, evrenselliğe yürümüştür.
Eğer bu işlere biraz merakınız varsa işi gücü bırakın, gidin üstadın 50. sanat yılı şerefine Teşvikiye Galeri Işık’taki sergiye.
“Özgün baskı” tekniğiyle yapılmış, çoğu daha önce görülmemiş eserlerin tadına varın.
Merakınız yoksa da yolunuzu Teşvikiye’ye düşürmeye bakın: Emin olun, Süleyman Saim Tekcan’ın resimleri hayatınıza yeni bir pencere açacak. Bana duacı olacaksınız.

Haberin Devamı

İncir  Çekirdeği

Günün sözü Leos Carax’tan: “Yalnızların asıl sorunu, bir türlü yalnız kalamamaları.”

Yazarın Tüm Yazıları