Paylaş
Kazara Lucca’ya, Papermoon’a falan girdiğimde üstüme bir “zencilik” çökerdi. Sanırsınız fırlayıp Hacıhüsrev’e çakma Rolex satmaya gideceğim.
Yani içinde bulunduğum konjonktüre bağlıydı zihinsel pigmentlerim.
Oysa şimdi sokakta yürürken, televizyon seyrederken, hatta bakkaldan alışveriş yaparken bile hissedebiliyorum kendimi zenci gibi.
Hissediyorum, çünkü hissettiriyorlar.
Kimler? Eskiden kendilerini zenci gibi hissedenler.
Yani son seçim itibarı ile memleketin yarısını teşkil ettiğini gördüğümüz “bahtiyar” kitlenin bir kısmı.
Hiç üşenmeden yazıyorlar: “Zaten senin bizden olmadığın tipinden belli. Kesin Bulgar falansındır. Defol geldiğin yere!”Bir de son romanımın adından dolayı “Sabetayist” olduğumu iddia edenler çıktı. İnsan “zenci” olunca aynı anda hem Yahudi hem de Ortodoks olabiliyor demek ki.
Ama haklarını yemeyeyim; bu arkadaşlar sayesinde anlıyorum zenciliğin nasıl bir his olduğunu: Zencilik, sadece kendiniz olduğunuz için ötekileştirildiğinizi hissetmenizdir. Yoksa olay ten rengi değil.
Bilen bilir, pek sallamam böyle şeyleri.
Milletime muhabbetim tavan yapmış bir kere. Haliyle, bunalıma girmiş falan değilim.
Sadece şu yaşımda ten rengimden ya da kökenimden ötürü ötekileştirilme tecrübesinin tadını çıkarıyorum.
Yoksa “zenci” dedim diye kafayı yiyip kendimi Martin Luther King sanmaya falan başlamadım.
Ama Martin abi gibi benim de var bir hayalim: Kendimi bildim bileli kimsenin kimsenin kimseye “zenci” muamelesi yapmadığı bir memleket hayal ediyorum.
Ya da aslında komple başka birilerinin “zencisi” olduğumuzu idrak ettiğimiz, daha bilinçli bir memleket. Mahsuru yoksa.
Hilal ile Nihat destan yazar
Hilal Cebeci ve Nihat Doğan...
İkisi de Türkiye’nin sevgilileri.
İkisi de bilinçaltımızın derinliklerinden fırlamış iki hiper-kahraman.
Biri ideolojiler üstü bir “survivor”, diğeri “panpişizm” felsefesiyle kitleleri sürükleyen bir kanaat önderi.
Gayrı ne meclis krizi ne şike skandalı ne de potanın perileri... Varsa yoksa Hilal, varsa yoksa Nihat.
Halk onları istiyor. Halk onları arzuluyor. Halk onlar için ekran ve monitör başında ömür tüketiyor. Şov dünyamıza da bu ikiliyi bir araya getirmek kalıyor. Zamanın ruhu, yapımcıları göreve çağırıyor.
İncir Çekirdeği
Savcı Zekeriya Öz başarılı olursa kendisine Rade Zalad özel ödülü verelim.
Paylaş