Kabul edelim, Ahmet Çakar haklı: Şu alemde kadın istemezse hiçbir şey olmaz.
Anamız istemezse doğmayız mesela. Henüz bunu gerçekleştirecek bir teknoloji geliştiremedik. Hadi doğduk diyelim, kadınlar olmadan büyümeyi başaramayız. Sıkıysa git kendin al bakkaldan sütünü, emziğini. Hadi aldın, altını kim değiştirecek? Ormanda kurtlar tarafından büyütülsen bile nafile. Mehtaba karşı ulumakla adam olunmadığı belli. Hiçbir erkek yoktur ki kadınlar olmadan erkek olmayı başarsın. Gülümsemelerine muhtacız, şefkatlerine muhtacız, bakış açılarına, kokularına, sürdükleri ojeye göre renklenen dünyalarına kabak gibi muhtacız. Hakkımızda iyi düşünmelerine, bizi adam etmelerine, erkek olmayı öğretmelerine... Nihat Doğan da, Fazıl Say da şiddetle muhtaç bir kadın tarafından mutlu edilmeye. Tıpkı Truva önlerinde cenkleşen Hektor ve Aşil’in ortak hayallerinin bir kadının vereceği mutluluk olması gibi. Tıpkı Truva savaşından sonra kadınına dönmek için denizler aşan, canavarlarla boğuşan Odiseus gibi. Savaş meydanından sevdikleri kadınlara mektuplar yazan Napolyon ve Dük Wellington gibi. Bu ihtiyaç, doğduğumuz gün başlıyor ve son nefesimize kadar terk etmiyor bizi. Kılıç şakırtısından fırsat bulsak duyacağız. Kulağımızı tezahürattan alıp dinleyebilsek vicdanımız söyleyecek: Hepimiz bir kadının içinden çıkıyor ve içinde mutlu olacağımız bir başka kadını arıyoruz. Bazılarımız buluyor aradığını, bazılarımız ise umudu kesip iyice geyiğe sarıyor. İşte bu yüzden kadın istemezse hiçbir şey olmaz. Stadyum dolusu mutsuz erkek olur en fazla.
Edebi ülkeyiz vesselam
Aydınların bitmeyen tutukluk hali yürek parçalıyor: Mustafa Balbay’dan Tuncay Özkan’a, Doğan Yurdakul’dan Mehmet Perinçek’e... Üstelik çoğu daha suçunu bilmiyor. Haliyle, biz de bilmiyoruz. Her şey Kafka’nın “Dava” romanındaki gibi: Mahkum gani, suç meçhul. Kafka’yı gerçekçi olmamakla suçlayan bir eleştirmen, “Bir sabah beni aldıkları zaman anladım, elemanın ne kadar gerçekçi olduğunu” demiş. Biz de Silivri’deki aydınlar sayesinde anlıyoruz, bir Kafka romanında bulunduğumuzu. Bir de Türkler edebiyata uzak derler. Kim demişse kuru iftira!
tatlı Sözlük: Erkeklik: Tek birimi kadınların mutluluğu olan şey.