Paylaş
Tam şöyle magazin dünyasına açılayım, biraz şenleneyim demiştim ki...
Karşıma Alişan’ın pedikürlü ayakları çıktı. O zaman da Tayyip Erdoğan’ın yüzü Da Vinci tablosu gibi göründü gözüme. Siyaset alemine koşarak geri döndüm.
Konumuz, herkesin keyfinin yerinde olması. Tabii Erdoğan’ın mutlu olmasından daha doğal bir şey yok. Allah için şu dünyada onun kadar işini seven birini görmedim. Sanki Başbakan doğmuş.
Sırrı da burada işte: Başbakanlığın getireceği nimetlerden çok Başbakan olma halinin kendisini sevmesi, işine âşık olması.
Son 9 yılın o ve Başbakanlık makamı arasındaki bir aşk ilişkisi olduğunu söylemek mümkün.
Üstelik bu aşk karşılıklı ve ateşi hiç sönmüyor.
Duble yollardan bahseden ya da muhaliflere çatan Erdoğan’ın yüzündeki mutluluk ifadesi başka yerde bulunmuyor.
CHP’nin sorunuysa iktidar olmak istediğine milleti ikna edememesi. Yoksa belki bir şansları olacak.
Ama çok da gönüllü değillermiş gibi bir halleri var.
Seçimlere hazırlanırken bile çoğunun aklında daha çok kurultay hesapları olduğuna nedense hepimiz eminiz.
Öyleyse onların da keyifli olması lazım. Süper muhalefet ettikleri için halk bu görevi onlara bir kez daha verdi.
Bu da iyi kötü bir başarı hikâyesidir. Hem yakında kurultay süreci de başlar, parti havasını bulur.
“Uzmanların” tekrarlayıp durdukları gibi, MHP ve BDP’nin de sonuçtan mutlu olduğunu düşünürsek, “herkesin keyfi yerinde” dememek için bir neden kalmıyor.
Başbakanlık denen mesleğe âşık, bu makamı tutkuyla isteyen Erdoğan’ın mutluluğu dalga dalga aşağılara yayılıyor belki de.
Ne de olsa balık baştan kokar.
Bense düğünde sıkılan çocuklar gibiyim. Bir türlü paylaşamıyorum bu büyük mutluluğu.
Hatta sıkıntıdan Alişan bile dinleyebilirim, o derece yani.
Kaledeki yalnızlık, filmdeki Özlem
Ejderha Dövmeli Kız romanını okuduktan sonra gaza gelip bu köşede anket yapmış, “yerli Lisbeth Salander kim olurdu?” diye sormuştum.
Oyların ezici çoğunluğu Özlem Tekin’e gelmişti. Ben de bir seyirci olarak fark etmiştim kendisinin oyunculuğunu özlediğimi. Neyse ki hazırda bir filmi varmış.
Kendisi “Kaledeki Yalnızlık” filminde güven veriyor. Kalecilik mesleğinden yola çıkan gerçek bir kaybeden hikâyesi olmuş. Yönetmen koltuğunda da oyunculuğunu pek takdir ettiğimiz Volga Sorgu.
Küçük insanların insana dokunan hikâyeleri... Hem Özlem Tekin’i hem de sinemada insan sıcaklığını özleyenlere ilaç.
İncir Çekirdeği
Selam olsun egoizm yerine romantizmi seçenlere.
Paylaş