Paylaş
Çok daha basit bir şeyden geliyor güç: Rokselana’nın kendini başkalarının yerine koyabilme yeteneğinden.
Empatiden yani. Halden anlama becerisinden.
Hürrem’in Mahidevran Sultan ile tartışmasını hatırlayınız. Hani Mahidevran’ın “benim aslan gibi şehzadem var!” diye meydan okuduğu sahne.
Hürrem’in “biliyor musun, sana acıyorum” diye cevap verdiği: “Bu gidişle şehzadenin de başını yakacaksın!”
Aslında şunu demek istiyor: “Beni niye sevmediğini biliyorum Mahidevran. Kendine göre haklısın. Ama inan ki şu şartlarda bunun sana hiç yararı yok.”
“Bana savaş açarsan kendimi korumak zorunda kalacağım. Sonunda evlat acısı çeken sen olacaksın. Ne olur budala olma. Sen de benim halimden anla. Çekil yolumdan.”
Tarih kitapları, işin nereye vardığını yazıyor. Burada tekrarlamaya gerek yok.
Önemli olan, haremdeki satranççılar içinde diğerleriyle empati kurabilen tek kadının Hürrem olması. Bu yüzden sonunda ayakta kalan o olacak.
Diğerleri meseleye sadece kendi açılarından bakıyor ve bu yüzden Hürrem’den korkuyorlar.
İnsan kendini yerine koyamadığı kişiden korkar. Onu anlayamaz çünkü. Anlaşılmayan korkutucudur.
Bu korku onları zayıflatıyor. Mantıklı düşünmelerini engelliyor. Koskoca Valide Sultan bile Hürrem’i çözebilmiş değil. Kendini köşeye sıkışmış hissetmesi bundan.
Aslına bakarsanız, senaryoda empati yeteneği sadece üç karaktere bahşedilmiş: Hürrem, Süleyman ve Pargalı.
Hürrem ve Süleyman zaten “esas kız-esas oğlan” kontenjanından. Pargalı da son ana kadar direnecek. Empati yeteneğinin sınırlarına kadar.
Şehzade Mustafa ise kendini babasının yerine koyamamasının, onun halinden anlamamasının bedelini pahalıya ödeyecek.
Demek ki hayat da Topkapı Sarayı gibi.
Ayakta kalanlar hem dostlarının hem de düşmanlarının halinden anlayanlar.
Düşmanı dost haline getirmeyi, getiremediğinden de korunmayı sadece onlar başarıyor.
Diğerleriyse anlayamadıkları değişimler karşısında kapıldıkları paniğin içinde savrulup gidiyorlar. Geçici başarılar kazansalar da sonları er-geç hüsran.
İnsanlar alemindeki doğal seleksiyon, olaylara başkalarının açısından bakabilenlerden yana işliyor.
Kendilerini karşılarındakinin gözüyle görebilenlerden. Onların duygu ve düşüncelerini hesaba katabilenlerden.
Daha da önemlisi, o duygu ve düşüncelerin altında yatanları kavrama zahmetine katlananlardan.
Hürrem olmak da, Mahidevran kalmak da elimizde yani. Bugün de öyle, yarın da öyle olacak. İşin sırrı ise düşmanlık değil, halden anlamak. İşte Lehistanlı kızın bize her hafta verdiği mesaj.
tatlı Sözlük
Ferdi Tayfur: Galiba tamamen haksız olmayan adam.
Paylaş