Paylaş
Tabii o zamanlar “ampul” henüz parti amblemi olmadığından biz bu sözleri doğru anlıyorduk.
Bugünse, iki taraftan birinin hışmına uğramadan bırakın söz söylemeyi, ağzınızı açmanız zor. Bazıları için hayat fena halde AKP-CHP muhabbetine indirgenmiş halde.
Hadi amigoluktan ekmek yiyen köşe yazarını ya da partinin “haber altına yorum yazmaktan sorumlu” gençlik kolu üyesini mazur görelim... Olayın iki sermaye grubu arasındaki bilek güreşi olduğuna uyanamamış, Atatürk ya da İslam sevdalısı iyi niyetli vatandaşa da gösterelim anlayış...
Göbeği ve cüzdanı belediyeye bağlı sanatçıya da “Allah artırsın!” diyelim...
Peki hayatlarını bu yaşta Karagöz-Hacivat kavgasına kurban eden gençlere ne diyeceğiz? Nasıl geri vereceğiz onlara siyaset sandıkları kısır döngünün peşinde kaybolan gençliklerini?
¡¡¡
“Eğer ampul yanıyorsa, o ışık oraya gelsin diye çalışan insanlar var demektir” derdi hocamız: “Böyle olduğu sürece kesilmez umut.”
Biz bunu duyduğumuzda kış ortası elektrik direğine tırmanmış emekçiyi hatırlardık. Aklımıza maden ocağının dibinde kazma sallayan babalar, dayılar, amcalar gelirdi.
Bu ülkeyi ayakta tutanın nutuklar değil, ekmek kavgası olduğunu bilirdik.
Hadi siz de basın düğmeye. Yanan ampule bakarken AKP ya da CHP yerine elektriği oraya getirenleri düşünmeye çalışın: Başta biraz zor olabilir ama sonunda umudun ışığını göreceksiniz.
Emine Erdoğan mavisi
Daha düne kadar “Klein mavisi”ydi o mavinin adı.
Yves Klein geçen yüzyılın başlarında monokrom (tek renk) resim yapılabileceğini dosta düşmana kanıtlamış, rengin adını da “Uluslararası Klein Mavisi” olarak kabul ettirmişti.
Ta ki Emine Erdoğan günün birinde Güney Kore Cumhurbaşkanı’nın eşinin davetine aynı maviyle katılana kadar.
Giysinin tasarımı beni tamamen aştığı için yapacak yorum bulamıyorum. Ama rengine bakıp gönül rahatlığıyla diyebiliriz: Üzgünüz Yves, bu rengin adı artık “Emine Erdoğan Mavisi”.
Çağan’dan genetik hata
Çağan Irmak’ın yeni filmi “Prensesin Uykusu” ufukta göründü ya, şimdi alır bizi bir merak.
Karakterlerden biri olan Aziz’in repliğini okudum Radikal’de: “Ben gülmüyorum ki, benim yüzüm böyle.”
Çağan Irmak’ın deyimiyle “genetik hata” sonucu, yüzünün doğal hali gülümsemek olan bir karakter, bence filmi izlemek için yeterli nedendir.
Hem “karı gibi gülme!” sözünün mucidi milletimizin gülümseme alerjisine hem de yaşadığımız toprakların genlerindeki kedere acı da olsa tebessüm edebilmek için.
İncir Çekirdeği
İstanbul’da pastırma, Sofya’da “Çingene” yazı.
Paylaş