Paylaş
Uzun uzun bakar delikanlıya, sonra nemli gözlerle gidip eşine sarılır: “Kim ne ara bizim mis kokulu minik bebeğimizi alıp yerine bu kıllı adamı koydu?”
Yasemin bana Can’a aldığı yeni ayakkabıları gösterince bu soruyu hatırladım: 32 numara, bildiğin basket ayakkabısı. Yahu bu adam daha dün el kadar şeyler giymiyor muydu?
Kim ne ara bizim bebeğimizi alıp yerine bu ayakkabıların sahibini koymuştu?
Daha doğrusu, küçük oğluma bu ayakkabıları giydiren zaman kim bilir bize fark etmediğimiz hangi “güzellikleri” yapmıştı.
Ayşe Arman’ın yazıları benim için bu konuda mihenktir: Alya’nın doğumuyla Can’ınki yakın olduğundan, Ayşe’nin naklettiği diyaloglar karşısında dalar giderim bazen.
“Nasıl geçti zaman, anlamadık?” deriz hep ama aynı zaman diliminde yaşadıklarımızı tek tek düşündüğümüzde anlarız Cemal Süreya’nın sözünü: “Akan zaman değil mesafelerdir.”
Çocuklarımızdaki değişimler herhalde bu yüzden sarsıyor bizi: Ne de olsa nostalji dediğimiz kendi gençliğimizin özleminden ibaret.
Mesafeler uzaklaştırdığı kadar yakınlaştırır da: Hasretleri yakınlaştırır, kaçırılmış fırsatları ve çözümsüzlükleri yakınlaştırır.
Onlar yaklaştıkça biz kaçmaya çalışırız.
Olay tam bir ricattır, o en son mesafeye doğru. Geriye çekilirken yenik bir ordu gibi yakıp yıkmak da vardır, daha akıllı davranıp gördüklerimizden bir şeyler almak ve kalbimizde götürmek de.
Fani dünyanın işleridir sonunda mesafelerle akan: Bir gömülürüz onlara, kendimize geldiğimizde küçük bebeğimiz kocaman bir adama dönüşmüştür.
Odasının kapısını aralayıp bakarız: Yatakta uyuyan delikanlıyla aramızda hem birkaç metre hem de kapanmaz mesafeler vardır. Kocaman ayaklarıyla koşmaya başladı mı bir daha kapatamayacağımız mesafeler.
Şu koca dünyanın fani olmayan yegâne işi.
Türkiye ikizini buldu
Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin: Bugünkü Türkiye bire bir Nihat Doğan’a benzemiyor mu? Özellikle Survivor’daki haline?
O naiflik, o kurnazlık, o uğruna her şey yapılabilecek yırtma arzusu, o karışık zihin, o Tayyip Erdoğan tarafından yönetilme ihtiyacı...
Nihat Doğan bizim hem Marc Anthony’miz hem de Oscar Wilde’ımız. Bu yüzden ona bakarken kendinden bir parça görüyor herkes.
Kimse kayıtsız kalamıyor.
Kendisi halen yarışma için bulunduğu adadan derhal dönmeli, seçimlere girip en az bakan olmalı. Bir insan bir ülkenin bu kadar ikizi olabilir. Böyle bir fırsatı kaçırma lüksümüz yok.
İncir Çekirdeği
Para insanı değiştirir: Siz de parayı değiştirirsiniz, sorun kalmaz.
Paylaş