Paylaş
Kurban rolünü seviyorsa: Çocuklar sürekli bir şeylerin kurbanı olmaktan yakınır. Bu aynı zamanda hayatın sorumluluğunu almak istemeyen yetişkinlerin de sığındığı limandır.
Erkek taklidi yapıyorsa: Erkekliğini lüzumsuz yere gözümüze sokanlar da aslında çocuktur. “Taşfırın erkeği” Haluk, bu çocuk-erkeklerin şahıdır. Aklı başında bir yetişkin kendisine ‘taşfırın’ der mi?
Kafayı sekse takmışsa: Seks tabii önemli ama büyümeyen erkekler bunu pornografik bir çiftleşme gibi görür. Seksin erotik bir tekleşme olabileceği gelmez akıllarına.
Özgüven sorunu varsa: Erkekler büyüyemeyince kendilerini zayıf hissederler. Bu da onları özgüven sorunlarına sürükler. Küçük sorunlar yüzünden asabileşenler çocuk-erkeklerdir.
Lolita merakı varsa: Büyümemekten kaynaklanan ego sorunları, erkeğin çok genç kızlara meyletmesine neden olabilir. Mesela yazar Frederic Beigbeder, “kadının en seksi yeri neresidir?” sorusuna şu yanıtı vermiştir: “Eğer 18 yaşındaysa, yaşı.”
Erkek arkadaşlarıyla daha mutluysa: Her erkek ara sıra yeniçeri muhabbetinden hoşlanır. Ama başka zaman negatif elektrik santrali gibi çalışan adam erkek arkadaşlarının yanında pamuk kıvamına geliyorsa, yeri yeniçeri ocağıdır.
Hatalarını kabullenmiyorsa: Herkes her gün bir sürü hata yapar. Ama sadece çocuklar hatalarını kabullenip ders çıkarma yetisinden yoksundur. Yetişkinler her hatanın bir tekâmül fırsatı olduğunu bilir, ona göre davranırlar.
Büyümeyi reddediyorsa: Büyümeyen erkeklerin bir kısmı bunu reddettikleri için, yani Peter Pan sendromundan dolayı bu haldedirler. Çocukluğun sadece çocuklara yakıştığını nedense anlayamazlar.
Schuster saçı
Can’ın en yakın arkadaşı Hasan yakışıklı bir sarışın. Kendisinde “Schuster saçı” var. “Schuster saçı ne demek” derseniz size tavsiyem, Beşiktaş’ın hocasının gençlik resimlerine bakınız. O zamanların en “cool” futbolcusu Schuster olduğundan, saç modeli biz çocuklar arasında pek meşhurdu.
Kızlar hep Schuster saçlı çocuklarla oynar, komşu teyzeler onlara daha iyi davranırdı. Şeytan tüyü gibi bir şeydi yani bu Schuster saçı.Şimdiyse bizim çocuklarımızla geri dönüyor. Bunun Schuster’in Beşiktaş’a gelmesiyle çakışması tesadüf mü?
Bir Selim İleri akşamı
Selim İleri, Ahmet Mümtaz Taylan ve Vahit Uysal ile oluşturduğumuz kare as yemek yedi. Konuşulmadık şey kalmadı.
Daha önce yazmıştım: Edebiyat aleminde canı gönülden “üstadım” diyebildiğim isimdir Selim İleri. Onun etkisi bolca görülür küçük romanlarımda.
O gece de formundaydı üstat: Ahmet Mümtaz’la bir hayal perdesi gerdiler, Vahit’le ikimiz mest olarak izledik. Cahide Sonku’lardan Mehmet Baydur’lara, ne selamlar yolladık.
Onları dinlerken düşündüm de, iyi ki hayat AKP-CHP muhabbetinden ibaret değil.
Siyasetin çarkları haldır huldur dönerken bazen bizi de kapıyor. Kendimizi Tosun Paşa filminde Yeşil Vadi için şuursuzca kapışan Tellioğulları-Seferoğulları gibi buluveriyoruz.
Ama neyse ki Selim İleri ve kitapları var. Bu sayede hatırlıyoruz, Yeşil Vadi aslında nerede.
İncir Çekirdeği
Ne mutlu yalnızlığını kendisi seçebilene.
Paylaş