Edebiyatta altına hücum

Kar “rakı beyazı” yağıyor Sofya’ya.

Mecalsiz bir güneş Vitoşa Dağı’nın ardında, hayal meyal.
Vasili Levski Bulvarı’nı tütsüleyen karda yürümeye çalışarak romancı Ludmila Filipova’yı dinliyoruz, hayretler içinde.
“Nasıl yani?” diye araya giriyor en sabırsız olanımız: “Wisconsinli bir yazar senin romanını çalıp Amerika’da yayımlamış, bir de üstüne film haklarını satıp köşeyi dönmüş, öyle mi?”
Ludmila acı acı gülüyor.
İşin aslı, kendisi de şaşkın. Sen üç yıl uğraşıp Orfeus efsanesi, nefiller, melekler ve Rodop Dağları’ndaki Şeytanağzı Mağarası hakkında roman yaz, sonra elin Amerikalısına yar olsun. Olacak iş değil!
Romanının film haklarıyla ilgilenen Floridalı yapımcı uyarmasa, Ludmila’nın ruhu duymayacak.
Ama “veriler” ortada: Olaylar, mekânlar, bağlantılar ve çözümler aynen kopyalanmış.
Üstelik aşırılan “Mürekkep Labirent” öyle kıyıda köşede kalmış bir kitap değil, 2009 yılında Bulgaristan’ın en çok satanlarından.

***

Sonradan anlaşılıyor Vehbi’nin kerrakesi: Meğer Danielle Trussoni bir Bulgar’la evliymiş. Tam da Ludmila’nın romanı gündemdeyken, “araştırmalar” için gelmiş Sofya’ya. Sonra da nasıl olduysa, “Asi Melekler”i yazıvermiş.
Kar Vasili Levski Bulvarı’na döne döne yağıyor.
Ludmila’nın yapımcısı Amerikan gazetelerine mektup yağdırıyor ama nafile: Kimsenin Penguin Books ve Colombia Pictures ile “papaz” olmaya niyeti yok.
Demek ki yarın zengin olmak isteyen başka Amerikalılar, dünyaya dağılıp Balkanlar senin Afrika benim dolaşarak henüz İngilizceye çevrilmemiş romanların fikirlerini yağmalayacak.
Hakkını aramak isteyenler de bin bir zorlukla karşılaşacağından, ulusal edebiyatlar için yıkım olacak bu.
Gözümün önüne Aztek tapınaklarına dalan, Afrika madenlerini yağmalayan, Irak petrollerini gasp eden sömürgeciler geliyor.
Dünya edebiyatını da böylece sömürgeleştirdiler mi, küreselleşmenin edebiyat ayağı tamamlanmış demektir. Ondan sonra artık, sen sağ ben selamet!

Cem Yılmaz davul çalmamış

Gerekli mektuplar ayrılır ve çıktıları önüme konur: Bu sefer en üstte bir arkadaşımın isyanı: “Jolly-Joker’deki Saki Çimen konserinden sen yazınca haberdar oldum ve bir arkadaşımı da davet edip gittim!”
Özetle, afişte kocaman harfler ve resimlerle orkestraya eşlik edeceği söylenen Cem Yılmaz, Sırrı Süreyya, Kürşat Başar gibi “meşhur” isimlerin hiçbiri sahneye çıkmamış. Bir açıklama da yapılmamış.
Arkadaşım konsere bu isimler için gitmiş. Haliyle, aldatılmış hissetmiş ve hayal kırıklığına uğramış. Hatta anladığım kadarıyla, yanındaki arkadaşına da mahcup olmuş.
Aynı şeyi yaşayan okurlardan şahsen özür dilemek boynumun borcudur.

İncir çekirdeği
Korku: Cesaretin değil, sevginin istisnası.
Yazarın Tüm Yazıları