Çokeşlilik tembel işi

Muhafazakâr yaşam koçu Sibel Üresin’in yeni kitabı, feministlerin nasırına basıyor: “Tekeşlilik mi, o ne?”

Haberin Devamı

Helin Avşar’ın sorularını cevaplarken, “çokeşliliği savunmuyorum” demiş.
Özetle “erkek zaten bu naneyi yiyor, bari imam nikâhıyla yasallaştıralım, kadınlara yazık olmasın” anlamına gelen görüşleri, herhalde tartışılacak.
Habertürk’teki röportajı okurken fark ettim ki, işin dini tarafında değilim. Çokeşliliğin psikolojisi daha ilginç.
Çoğu erkek gibi ben de bir ara marifet sanmışımdır. Haliyle, kimseyi yargılayacak halim yok. Halden anlayabilirim en fazla.
Biz erkekler sanırız ki, çokeşlilik bir erkeklik performansıdır.
Ne kadar çok kadınla olursak o kadar sportmen sayılırız.
Oysa zamanla anlıyorsunuz ki, çokeşlilik aslında tembel işi. Asıl çalışkanlık tekeşlilik.
Çokeşli erkek her gece aynı programı izler. Renkli yaşadığını sanır ama aslında farklı vücutlarla aynı şeydir yaptığı.
Aynı şekilde cilveleşir, aynı şekilde yatağa gider, soyunur ve sevişir. Monotonluğun dik âlâsıdır.
Tekeşli erkek ise, mütemadiyen şapkadan tavşan çıkarmak zorundadır.
Hep yeni sürprizler bulması, kadını farklı şekillerde mutlu etmesi gerekir.
Üstelik bundan mutlu olmayı bilmesi de şarttır. İşin nefis terbiyesi kısmını da yabana atmamalı.
Haliyle, tekeşli erkekler en aktif olanlar. Çokeşli olanlarsa en pasifler. Sandığımızın aksine.
Asıl erkeklik performansı çok kadınla beraber olmak değil, aynı kadını çok mutlu edebilmek.
Sibel Hanım’ın bahsettiği arkadaşlarsa, geleneksel hayat tarzının kurbanları. Yeterince flört edemeden evlenenler.
Ten uyumu test edilmeden yapılan izdivaç, tatminsizliğe yol açıyor. Erkeğin gözü dışarı kayıyor hemen.
Aynı şekilde, erkekliğini ispat derdindeki erkeklerde de aynı semptom var. Geleneksel olsun, olmasın.
Dördüncü hanımı da alsak, kafayı değiştirmediğimiz sürece bir şeyin değişeceği yok.
Serde tembellik varsa, bu sefer beşinciyi ararsın.
Gençlere tavsiyem şu: Evlenmeden önce bol bol flört ediniz. Bilhassa evleneceğiniz kişiyle.
“Vay sen kadınların hoşuna gitmek için böyle konuşuyorsun!” diyeceklere de cevabım hazır: Şu hayatta hoşuna gitmek istediğim tek kadın var. O da zaten Türkçe bilmiyor.

Haberin Devamı

Gitar ve vokalde Orçun

Haberin Devamı

Yalan Dünya dizisinin Orçun’u Bartu Küçükçağlayan’ın aynı zamanda müzisyen olduğunu herkes bilmez.
Hem de ne müzisyen! Geçen yıl sevgili dostum Okan Yalabık sayesinde haberdar oldum.
Gruplarının adı: Büyük Ev Ablukada.
İsimlerini Turgut Uyar şiirinden alıyorlar.
Hayatta röportaj vermiyorlar. Albüm yayınlamıyorlar. Yine de “kemik” bir dinleyici kitleleri var.
Haydar Ergülen’in tabiriyle, “az tanınmasıyla meşhur” bir grup olma yolundalar. Şarkılarına grubun web sitesinden ulaşabilirsiniz. Turgut Uyar tedrisatından geçmediyseniz, biraz dağılabilirsiniz ama.

tatlı  Sözlük

FEMEN: Türk erkeğinin gönlündeki sosyalizm.

Yazarın Tüm Yazıları