Paylaş
Derhal “arkadaşlar bugünler içindir” dedim ve soyundum notları yazmaya.
Açıkhava Tiyatrosu hıncahınç doluydu. Önemli bir konsere geldiğinizi kapıda hissediyodunuz.
Görevliler su şişelerimize el koydular. Nedenini sorduğumuzda “dışarıdan getirirseniz büfe nasıl satış yapacak abi?” cevabını aldık.
Dinleyicinin yaş yelpazesi genişti. Konser boyunca yanımda oturan afacanın Gürol Ağırbaş’ın bas gitarı üzerine sorularını cevaplamak durumunda kaldım.
Birinin bestelerinin kırk kişi tarafından yorumlanmasına dayalı “tribute” olayından hazzetmediğime karar verdim. En iyisi şarkıyı sahibinden dinlemek.
Yine de Jehan Barbur, Aylin Aslım, Pinhani ve Birsen Tezer’in yorumları muazzamdı, söylemeden geçemeyeceğim.
Ortaçgil şarkılarını asıl güzelleştiren şeyin, dinlerken hayatımızın film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçmesi olduğunu fark ettim. Mazisinde Ortaçgil olmayan arkadaşlarımız sıkıldıklarını belli etmemek için epey debelendiler.
Candan Erçetin’in bir süreliğine eski mesleği konser organizatörlüğüne dönmüş olması güzeldi. Zaten fabrikaları bile yönetebilecek birisidir kendisi nezdimde.
Bülent Ortaçgil’in egosu şişkince. Ama bazı cahil meşhurlar gibi bunu saklamaya çalışmadığı için pek rahatsız olmuyorsunuz.
“Eksikliği hissedilen isimler” listesi: Teoman, Şebnem Ferah ve Yaşar.
Hıncal Abi’yle muhabbet
Oley! Her köşe yazarının rüyası “Hıncal Uluç’la polemik” şansı kapıma geldi.
Fakat anlamadığım, hayatını eleştiri yaparak kazanan Atilla Dorsay’ı eleştirmeme Hıncal Abi’nin niye bu kadar kızdığı.
Polanski filmlerini ben de severim. “Acı Ay”daki karanlık cinselliğe hayranımdır mesela.
Sadece “henüz girmiş 13-14 yaşına, edalı işveli köylü güzeli” hissiyatından pek hazzetmiyorum. Kişisel gelişimini henüz tamamlamamış insanları cinselliğe çağırmak bana ultra-yanlış geliyor.
Bir de “Tuna köşe yazarı olarak son şansını kullanıyor. Kelebek’te tutunamazsa bitti” demiş Hıncal Abi. Sanırsınız daha önce çalıştığım gazeteler beni şutlamış, rica minnet buraya kapılanmışım. Oysa o da gayet iyi bilir ki, mazim istifalarla doludur.
İstifa da icabında vicdana yarayan bir harekettir. Özellikle de çalıştığın yerle kafan uyuşmazsa. Hıncal Abi’nin de aklında bulunsun.
Altıncı şampiyon kim olacak
Bana öyle geliyor ki Bursa’nın şampiyonluğunun anlam ve önemini asıl bu sezon anlayacağız. “Demek ki olabiliyormuş” diyen diğer baba Anadolu takımları, sezona bambaşka bir motivasyonla girecek.
“Demek ki tirajlar düşmüyormuş” diyen İstanbul basını, Anadolu takımlarını desteklemek konusunda kendisini çok daha özgür hissedecek.
Malum, “Bursa’nın şampiyonluğu” gazete sattırmasa da “Fener’in şampiyon olamaması” bu görevi hakkıyla ifa ediyor.
“Altıncı büyük” olma yarışında gönlüm tabii ki Es-Es’ten yana. Ama Gençlerbirliği, Kayseri ya da Antep’e de yakışır diyorum.
İncir Çekirdeği
Âşık olmadan sevişenlere bulaşan virüs: Yalnızlık
Paylaş