Bir Galatasaray rüyası

Hayırdır inşallah, dün gece bir rüya gördüm: Galatasaray son maçını Konya ile düşmemek için oynuyordu.

Haberin Devamı

Aslantepe tıklım tıklımdı. Gözler sahada, kulaklar Eskişehir’deki Kasımpaşa maçında. Bu bir hayat-memat günü. Beraberlik halinde Galatasaray 17 kez şampiyonu olduğu Süper Lig’e resmen veda edecek.
Düşmesi haftalar önce kesinleşen Konya eleğini çoktan asmış. Bu yüzden rahat oynuyorlar. Galatasaraylılarsa yay gibi gergin. Kasımpaşa 2-1 önde.
Beklenen gol geciktikçe 50 bin seyircinin baskısı kâbus gibi çöküyor omuzlara. Çakmak çaksan tribün alev alacak.
Hele son dakikalarda iyice paniğe kapılıyor, şuursuz bir doldur-boşalta bağlıyor Galatasaray.
Sağlı-sollu ataklar günün formda ismi Orkun Uçar’ın elinde eridikçe ayakları titriyor oyuncuların. Çiçeği burnunda başkan Ünal Aysal soğuk terler döküyor.
Daha da fenası, 89. dakikada gelişen bir kontratakta Musa’nın pasına koşan Mehmet Batdal topu alıyor, kalesini terk eden Ufuk’un üzerinden aşırıp atıyor Konya’nın golünü.
Maç bitiyor ve birer birer çimlere devrilen futbolcular çocuk gibi ağlamaya başlıyorlar.
İlker Yasin şaşkınlık içinde tüm ülkeye Galatasaray’ın gelecek yıl Bank Asya’da oynayacağını anons ediyor.
Seyrantepe’de ölüm sessizliği. Kimsenin çıt çıkarmaya mecali yok.
Tam o sırada tuhaf bir şey oluyor: Maçı doğu tribününde babasıyla seyreden 10 yaşındaki Hakan ayağa kalkıp alkışlamaya başlıyor sahadakileri.
Ona kuzey tribününden 9 yaşındaki Arif ve 10 yaşındaki Bülent katılıyor. Hemen sonra 22 yaşındaki Tanju ve Cevat. 55 yaşındaki Turgay ve Metin...
Sonra binlerce insan Meksika Dalgası şeklinde ayaklanıp alkışlamaya başlıyorlar.
Türk Futbol tarihinin en büyük başarılarına imza atmış takımlarını uğurluyorlar alkışlarla. Vaktiyle Manchester United’in, Juventus’un, Eintracht’ın uğurlandığı gibi.
“Ah be baba...” diyorum, tanıdığım en hasta Galatasaraylıyı gururla anıp: “Keşke yaşasaydın da şu sahneyi görseydin.”

Haberin Devamı

Pardon be Ogün!

Ülkesini sevmekten gayrı günahı olmayan Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast, basının kurbanı olduğunu söylemiş.
“Ben suçlu değilim...” diyor: “Dink’i vatan haini gösteren manşetler suçlu. Ben burada yargılanırken, Dink’i hedef gösteren gazete manşetlerini atanlar, köşe yazılarını yazanlar neden yargılanmıyor?”
Vallahi bu lafların samimiyetini ve stratejik derinliğini ölçmek beni aşar. Ama ne yalan söyleyeyim, yıllardır basında yer alan biri olarak “pardon” demek geldi içimden: “Affet bizi çocuk.”
Kara mizah işte böyle bir şey: En menfur olayın içinde bile gösteriyor kendini.

Haberin Devamı

İncir  Çekirdeği

Acun Ilıcalı: Eski çizgi-romanlardaki sevimli sirk patronu.

Yazarın Tüm Yazıları