Paylaş
Oysa bilmiyor ki bu sadece başlangıç.
Çocukların doğum günleri günümüzün şehirli genç annesi için her daim ateşle imtihandır.
Baba orada olsa da olmasa da... Yuva öncesi dönemde, eşi dostu ağırlamak gerekir. Tabii asıl mevzu annelerin bir araya gelmesidir (ortamdaki babaların sayısı üçü-beşi geçmez) ama format gereği çocuklar da getirilir.
Bilinçli anne hazırlığa bir hafta önceden başlar. Mekâna karar verilir, yiyecekler sipariş edilir, hatta misafirlerin ulaşımı üzerine kafa yorulur.
Bu kafa yorma faaliyeti ‘marka karşılaştırma’ yöntemiyle yapılır. Bir hafta önce gidilen doğum gününden aşağı kalmamak için.
* * *
Sonra okul (ya da yuva) başlar ve olay iyice ciddileşir.
Oradaki doğum günü network’üne dahil olduğu anda kendisini her hafta başka bir kutlamada bulur genç annemiz.
Sınıftaki çocukların anneleriyle yeni bir sosyal hayata yelken açar. Orada kendisini ispatlaması, tabiri caizse “yeniden varolması” gerekecektir.
Bu durumdaki bir anneyi bekleyen en büyük tehlike, gidilen doğum gününde çocuğun huysuzluk yapması ve sosyalleşmeyi reddetmesidir.
O zaman cumartesi gününü bu işe harcadığına mı, hediyeye verdiği paraya mı, yoksa diğer annelerin anlayışlı tebessümlerine mi yanacağını bilemez.
Koyu bir başarısızlık hissinin eşliğinde eve dönülür, “ben nerede hata yaptım” diye kara kara düşünülür. Bir daha asla gitmemeye karar verilir.
Ama bir hafta sonra, yeni bir kutlama için hediye düşünmeye başlamıştır bile. Bu yüzden Deniz Akkaya’ya naçizane tavsiyem, kafayı doğum günü meselesine şimdiden takmaması. Şekilde görüldüğü üzere, bunun için fazlasıyla zamanı olacak.
Her şey mümkün
Cihangir’deki kahvede çalışıyordum, elektrik kesildi. Garson pencereden bakıp başını salladı: “Bu genel kesinti abi, kolay kolay gelmez.”
Yan masadaki tiyatrocu arkadaşım, Cihangir’deki kesintilerin son zamanlarda çok arttığını söyledi: “Bu içkili kahvelerin yaşamasını zorlaştırmak için yapılanlardan sadece biri.”
Sonra da kahve ve barları “caydırmak” için getirilen dışarıya masa koyma sınırlamasından bahsetti.
O an “sen de amma kuşkucu oldun” diyerek işi şakaya vurdum ama sonradan düşününce söyledikleri hiç de mantıksız gelmedi.
Hele Ankara’daki içkili lokantaya baskın olayıyla beraber düşündüğümde, gayet mümkün göründü.
Ne de olsa artık Mümkünlü’de yaşıyorduk. Elektrik kesintisi dahil her şey mümkündü.
İncir Çekirdeği
“Yalnızlık sorun değil” dedi: “Benim korktuğum tek başına kalmak.”
Paylaş