Paylaş
◊ Kıyafet, ayakkabı, mücevher tasarımlarını biliyorduk ama yelpazeyi genişletmişsin. Yeni parfümün By Işıl Reçber Savage hayırlı olsun.
- Kendimi bildim bileli kozmetikle çok ilgiliyim. İnanmazsın ama 4-5 yaşlarında başladı bu merakım. Annem de kozmetiğe meraklıydı. Babamla tatil için Avrupa’ya gider, her seferinde Türkiye’de bulunmayan kozmetik ürünleriyle geri dönerdi. O far paletleri, ruj paletleri falan... Bayılırdım onları karıştırmaya. Kendime makyaj yapardım, kesmezdi, arkadaşlarımı da çağırırdım eve... Onları boyarken kendimden geçerdim. Doyamazdım süslemeye, süslenmeye...
◊ Ya kılık kıyafet durumu?
- Süslüydüm tabii. Makyajdan sonra annemin gardırobunu açar, kıyafetlerini, topuklu ayakkabılarını giyer, aksesuvarlarını takar, sonra da ayna karşısına geçerdim. Özetle, bu ilgi sonradan doğmadı.
◊ Okulda çok dikkat çeken bir öğrenci miydin?
- Yaşıma göre hep uzun boyluydum. Saçlarım da oldum olası böyle uzundu. O anlamda dikkat çekiciydim diyebilirim. Ama ergenlik döneminde çocukluğumdaki kadar süslü değildim. Zamanla insanın tarzı oturur ya zaten.
◊ Kozmetik, moda, tasarım... Bunlar hep iş alanı olarak mı aklındaydı? Zamanla mı hobiden işe dönüştü?
- Bu içten gelen bir şey. Ben bu işin içinde olmalıydım. Hep bunun farkındaydım. Oldum olası üretmeyi severdim ben. Daha önce mücevher tasarımcılığı yaptım, hâlâ da devam ediyor. Giysi tasarladım. O işlerde aldığım geri dönüşlerden cesaretle de böyle bir işe kalkıştım.
◊ Eşin Rüştü Reçber’in desteğiyle bu işlere kalkıştığını düşünenler vardır...
- Değil mi? Eminim “Eşi sayesinde bir marka çıkarmıştır. Para var ne olacak” diyenler oluyordur. Şu kadarını söyleyeyim, şimdiye kadar yaptığım hiçbir işte maddi destekle yol almadım. Hep bir yerden kazandığımı öteki yere aktararak yola devam ettim. Kesinlikle şımarıklık yapmadım. Amacım bir şey üretmek olmasa, evde oturup keyfime bakardım.
◊ Gelelim yeni parfümün hikayesine. Ne zaman başladı bu yolculuk?
- 3.5 yıl önce...
◊ İlham kaynağın neydi?
- Yurtdışına çıktığımda, özel laboratuvarlarda kendime özgü parfümler hazırlatma şansı bulmuştum. O laboratuvarlarda “burun” adı verilen parfüm uzmanları vardır, haliyle bir koku tasarlarken onlarla da diyalog halinde oluyorsunuz. Sevdiğiniz esanslardan bahsediyorsunuz, onları nelerle kırabileceğinizi, nelerle birleştirebileceğinizi öğreniyorsunuz. İlk denemelerimi Monako’da, devamında Paris’te yapmıştım. Yakın çevrem bir süre sonra “Çok güzel kokuyorsun, markası ne?” diye sormaya başladı. IR Savage gerçekten çok feminen, kişiliği olan bir koku. İnanılmaz geri dönüşler alıyorum.
◊ Erkek kokusu da hazırlamışsın.
- Evet. Erkek kokum da çok karakteristik ve aromatik. Hatta çok beğenip alan kadınlar var. Zevkle alakalı.
◊ Doğru koku nasıl belirlenir, nasıl seçilir?
- Parfüm seçiminde ten çok önemli. Teninizin rengi, cinsi... Yani kuru mu, yağlı mı, karma mı? Mesela koyu tenliler, cildi daha yağlı olanlar, baskın ten oldukları için nispeten light, daha yumuşak kokuları tercih etmeli. Ama yanlış algı var; genelde bunun tam tersini yapıyor, ağır kokulara yöneliyorlar.
Fotoğraf: Murat ŞAKA
FATİH ÜREK ASTROLOJİ KONUSUNDA 1 NUMARA
◊ Kokuların astrolojiyle ilgisi var mıdır?
- Hiç yok. Ben astrolojiyle ilgilenmem. O konuda Fatih Ürek 1 numaradır.
◊ Gerçekten mi?
- Evet. Astrolojiyle ciddi ilgili, hatta bu anlamda bizim hocamızdır.
◊ Hiç kendisine danıştığın oluyor mu?
- Tabii... En son aradım, “Parfümün lansmanını yapacağım, ocak ayında olması lazım” dedim. “16 ya da 17’sinde yapmalısın” diye karşılık verdi. Sözünü dinledim, 16’sında yaptım. Çok da güzel geçti.
◊ Parfümün daha eski bir hikayesi yok mu? Temeli sadece 3.5 sene öncesine mi dayanıyor?
- Parfümün hazırlığı 3.5 sene önce başladı ama koku kendimi bildim bileli benim için aşktı. Sadece parfüm değil, ev kokusundan çamaşırın kokusuna... Burnum çok iyi. O kadar iyi görmem, önümden tanıdığım bile geçse, eğer fokuslanmadıysam fark etmem. Kulakta da çok iyi olduğumu düşünmüyorum. Ama burunda gerçekten inanılmazım. Her ortamda ilk olarak koku çeker dikkatimi. Dünyanın her yerinden yeni çıkmış parfümleri toplayıp getiririm. Alıyorum, deniyorum, öneriyorum ya da önermiyorum. Ama mutlaka yeni ne çıkmışsa deniyorum.
◊ 3.5 yıl bir parfüm hazırlığı için çok değil mi?
- Ama ben çok takıntılı ve mükemmeliyetçi bir tipimdir. Her şeyin kontrolü bende olsun isterim. Kendimi ciddi anlamda yoruyorum bu yüzden.
İLK GÜZEL TEPKİ AYŞEGÜL ALDİNÇ’TEN
◊ Evde de mi öylesin?
- Evet, evde de inanılmaz kontrolcüyüm, her şeyin sorumluluğunu üstlenmeye çalışırım. Beni tanıyanlara sor, aynı şeyi söylerler. Çocukların yemesi, içmesi, yatıp kalkması direkt benim işim. Her sabah 6’da kalkıyorum; neden, çünkü 6.45’te çocuklarım evden çıkıyor. O saatte evden bebeğim çıkmıyor yani, biri 17 yaşında, biri 10. Ama onları ben yolcu etmeliyim. Kahvaltı yaptı mı, hava durumuna göre giyindi mi, bilmem şart. Sonra dönerim ev işine... Çamaşırdı, kuru temizlemesiydi, akşam yemekte ne yenecekti, her şeyi organize ederim. O işlerin hepsi bende. Benimle yaşamak çok kolay ve keyifli yani, tüm işleri ben organize ediyorum. Dolayısıyla bu işe girerken de çok büyük bir sorumluluk aldım, iyi olmak zorundaydım. O yüzden uzun sürdü.
◊ Tepkiler nasıl?
- Çok güzel. İki ay kadar önce, 10-12 kişilik bir grup olarak Ayşegül Aldinç’i dinlemeye gittik. Bu arada artık benim parfüm sonuçlanmış, kokular oturmuş, iş artık şişeye, ambalaja gelmiş. Haliyle büyük hevesle kendi kokumu sıkıyorum, tepkileri ölçmeye çalışıyorum falan. Neyse, gittim masaya oturdum, biraz sonra Ayşegül Hanım sahneye çıktı. Çıkar çıkmaz bize doğru dönüp “Bu masada çok güzel bir koku var. Kızlar sizden mi?” diye sordu. O kadar mutlu oldum ki...
KOCAMLA BERABER YAŞLANMAK İSTİYORUM
◊ Işıl, kaç yıldır evlisin?
- Mayısta 21 olacak.
◊ Uzun evliliğin sırrı ne?
- Hani derler ya, aşk bitti, sevgi bitti falan... Ondan da öncelikli bir konu var. Evlilikte tabii ki sevgi olacak ama en başta korunması gereken güvendir. Karşılıklı güven bitmediği sürece sevginizin, aşkınızın, tutkunuzun, bağlılığınızın bitme ihtimali de yok.
◊ Fotoğraflarda hâlâ ilk günkü gibi sevgi dolu ve mutlu görünüyorsunuz zaten.
- Aslında Rüştü ve bana baktığınızda çok farklı iki kişilik görürsünüz. Ben çok daha kıpır kıpır, hiperaktif, sosyal ve girişken... Rüştü biraz daha sakin, ciddi, sınırları ve duvarlarını belli eden bir tip. Evet oynamıyoruz da, gerçekten öyleyiz. Ama özelimize indiğimizde, değer yargılarımız, inandıklarımız aynı. Özümüz aynı yani.
KIZIMIN YAKIN AKRABALAR DIŞINDA KİMSEDE KALMASINA İZİN VERMEM
◊ Katı, kuralcı bir anne misin?
- Bana göre hayır. Ama mesela kızımın çok yakın akrabalarımız dışında kimsede kalmasına izin vermem. Önceden çok itiraz ediyordu, şimdi hak vermeye başladı.
◊ Çocuklar gelecek konusunda kendilerine bir yol çizdi mi? Hedefleri belli mi?
- Bu konuda epey yol aldıklarını söyleyebilirim.
◊ Özgür iradeleriyle mi çizdiler o yolları yoksa anne-baba olarak siz de yönlendirmede bulundunuz mu?
- Tabii ki bizim de yönlendirmemiz olmuştur. Kızıma Boston Üniversitesi’nden genetik kabulü geldi. Sence bu çocuk pat diye “Ben Amerika’da okuyacağım” mı dedi? Kendi kendine genetik bölümünü mi keşfetti? Değil tabii... Ben 7 yaşından itibaren kızımı her yıl yurtdışındaki yaz okullarına, sertifika programlarına götürdüm. Mesleki hedefleri belirmeye başlayınca isteği doğrultusunda yönlendirdik, gidebileceği yolları gösterdik babasıyla birlikte. Arkasında durduk hep. Bu eylülde kısmetse Amerika’ya gidiyor.
◊ Ya oğlun? Onun ilgi alanı ne?
- Oğlum da altyapıda futbol oynuyor. Akademik olarak da başarılı. Bakalım...
GÜZELLİK UĞRUNA YAPILAN CERRAHİ MÜDAHALELERDEN KORKARIM
◊ Güzel olmak, iş dünyasında avantaj mı?
- Güzel kadın olmanın avantajından çok dezavantajı var desem...
◊ Kıskançlıktan mı söz ediyorsun?
- Kıskançlıktan çok, biraz daha zor hazmedilebiliyorsunuz diyeyim. Bazı kadınlar çok enteresan; hemcinsi için “Her tarafı da yapma, hatta kemiklerini de inceltmiş, hatta boyunu da uzatmış” diye sayıyor da sayıyor. Bunları söylemek onları mutlu ediyor. Bu kültürü bırakalım artık. Çocukların eğitimi nedeniyle yurtdışında aylarca kaldığım oluyor, orada böyle bir şey yok. Güzel bir kadın gördüklerinde değil eleştirmek, gidip kendisine bunu açık açık söylüyorlar. Çünkü kendileriyle barışıklar. Ne olacak; hoşsa hoş, değilse değil, beğenirim beğenmem. Bu kadar takılmamak, üstüne gitmemek lazım fiziksel özelliklerin.
◊ Seni de hedef alanlar var mı?
- Saçımın kaynak olduğunu söyleyenler var. Allah aşkına bir dokunsana. Yok işte. “Kaşları dövme” diyorlar, değil. Dişlerim yapma mı, hayır. Tabii ki ben de kendime bakıyorum, ufak klinik müdahaleler var; vitaminler, cilt bakımları falan. Ben cerrahi müdahalelerden korkan bir tipim, çok cesur değilim o anlamda. Elimden geldiğince klinikte yapılan, kolay uygulanan işlemlere yöneliyorum. Cildimi o şekilde ne kadar koruyabilirsem artık...
NUSRET’E INSTAGRAM’I BEN ÖĞRETTİM, ELİM UĞURLU GELDİ
◊ Nusret Gökçe’yle yıllar öncesinden tanışıyormuşsun, doğru mu?
- Doğru. Nusret küçücük çocuktu, abisi etleri hazırlar, Nusret yardımcı olurdu.
◊ Nereden, hangi zamanlardan söz ediyorsun?
- Yıllar öncesinden. Ben daha bekardım, öyle söyleyeyim. Cadde’deydik. Abisi Uğur etlerimizi hazırlardı. Nusret de yardım ederdi abisine. Sonradan kendi yerlerini açmaya başladı. Gerçek bir başarı hikayesidir onunki. Bir de ilginç anımız var. Bir gün yemek yiyoruz, geldi yanıma “Ya Işıl, Instagram diye bir şey çıkmış, telefonuma o uygulamayı yükler misin?” dedi. Aldım telefonu elime, kurdum Instagram’ı.
Sonra nasıl mesaj atacağını, nasıl fotoğraf yükleyeceğini gösterdim. Şimdi Türkiye’de en fazla takipçisi olan kişi. Elimin uğuruna inanıyorum yani.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş