Paylaş
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, dünyaya şöyle seslendi:
“Barış sadece savaşın olmaması demek değildir.
Birçok kadın karantina altında, aslında en güvende olmaları gereken yerde şiddetle karşı karşıya: Kendi evlerinde!
Bugün dünya üzerindeki her bir ev için barış çağrısı yapıyorum. Tüm hükümetleri pandemi döneminde kadınların güvenliğini ilk sıraya koymaya çağırıyorum.”
Aile içi şiddet, herkesin evlerine kapanıp kaldığı şu dönemde trajik bir biçimde tırmanışta.
Avrupa’daki sığınma evlerinde nüfus kısa sürede yüzde 30 artmış. Türkiye’de de durumun çok ciddi olduğunu düşünmeden edemiyorum.
Evde kalma süresi uzadıkça kapalı kapıların ardında, dört duvar arasında dram giderek artacaktır da. Korona günlerinde herkes vaka sayısına, aşıyla ilgiyi gelişmelere kilitlenmişken binlerce dram es geçilmesin.
Buradan sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalan kadınlarımıza sesleniyorum. Susmayın, korkmayın, sessiz kalmayın.
Kolluk kuvvetlerimizden yardım isteyin. Sesinizi duyan elbet çıkacaktır.
Ayrıca Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenmek istiyorum.
Lütfen halen kapanıp kaldıkları evlerinde psikolojik-fiziksel şiddete maruz kalan kadınlarımızın yanında olun; kaderlerine terk edildiklerini düşünmelerine izin vermeyin.
Al o eldiveni yerden
Korona endişesiyle çoğumuz maske, eldiven takmadan dışarı adımımızı atmaz olduk. Tedbir iyi güzel de cehalet orada da ansızın yüzümüzde tokat gibi patlayıveriyor.
“Kullan at” meselesini yanlış anlayanlar, eldivenlerini çıkarıp sokağa fırlatıveriyor.
Önceki gün market çıkışında bir kadına gözüm takıldı. Tamamen donanımlı, sözde bilinçli hanımefendi marketten çıktı, otomobilinin başına gelince de eldivenlerini çıkarıp kaldırıma bırakıverdi.
Sonra da arabasına kurularak çekip gitti.
Öylece bakakaldım bu sorumsuzluk karşısında, tepki vermeye bile fırsat bulamadım.
Eldiven tıbbi atıktır, normalde çöpe bile direkt olarak atılmaması gerekir. Ayrı bir atık kutusunda toplanmalıdır.
O hassasiyeti geçtim, bir zahmet çöp kutusuna kadar üç adım yürüyüverin.
Sadece kendinizi düşünerek bencillik yapmayın, çevrenizdeki insanları, eldivenlerinizi toplamak zorunda kalan temizlik görevlilerini de düşünün.
Hepimiz biriz, aynı gemideyiz. Özgürce soluk almak, sevdiklerimize yeniden sarılabilmek için daha dikkatli davranmaya mecburuz.
Yastıkla bütünleştik
“Korona günleri challenge’ları”nın ardı arkası kesilmiyor. Can sıkıntısından neredeyse her gün saçma sapan yeni bir sosyal medya akımına maruz kalıyoruz.
Şimdi en yeni sosyal medya saçmalığımız “quarantinepillowchallenge”... Türkçesi yastık meydan okuması.
Çıplak vaziyette eline bir yastık alıp önüne koyuyor, beline bir kemer takıp, velhasıl kendine yastıktan bir elbise yapıyorsun.
Sonra da o görüntünü Instagram’ında paylaşıyorsun.
Bu saçmalık yurtdışında başladı. Bizim Instagram ünlülerimiz boş durur mu? Eda Taşpınar, Şeyma Subaşı, Enis Arıkan ve adını yazmak bile istemediğim bir sürü saçma sapan insanın yastık kuşanmış paylaşımını görüyoruz.
Ne diyeyim... Bu kadar saçma ve boş şeylerle özel olarak uğraştığımıza göre epey sıkıldığımız kesin...
Tek derdimiz dolgu olsun
Karantina günlerinde en büyük eğlencemiz, hatta hayatla bağımız internetten ibaret.
Özellikle YouTube yayınları cinnet bulutlarını dağıtmak için birebir.
İbrahim Selim’in korona günlerinde eve taşıdığı “Bu Gece” adlı YouTube programı da onlardan biri. Yayına geçtiğimiz günlerde İrem Sak konuk olmuş.
Ünlü oyuncu, birkaç ay önce yüzüne dolgu yaptırdığını ama 6 ayda bir yenilemesi gereken dolgularının karantina günlerinde eriyip gittiğini, buna üzüldüğünü söylemiş.
Yazılanları okuduktan sonra düşündüm. Dışarıda hayat akıyor. Dükkanını kapatmak zorunda kalanlar, hasta yatağında yatanlar, işsiz kalanlar, hastalanmaktan korkanlar, hastalıktan hayatını kaybedenler...
Dilerim sadece etkisi geçen botoksa, eriyip giden dolguya, dip boyası gelmiş saçlara üzüldüğümüz günler yakındır.
Meğer ne boş şeyleri dert ediyormuşuz biz...
Çocuklara özel analiz
Evde kapalı kaldığım günler boşa geçmesin diyerek, çocukların yetenek keşfi yolculuğunda rehberlik yapmaya karar verdim.
Bunun için çocuklarınızın çizdiği resimleri bana Instagram hesabım üzerinden direkt mesaj ile ulaştırabilirsiniz.
Resim defterini önlerine koyduğunuzda, “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?”, “Evde geçen bir gününü anlat” veya “Bana okulunu çizer misin?” gibi yönlendirmeler yapmanız yeterli. Sonrasında bırakın özgürce, içlerinden geldiği gibi çizsinler. O çizimi, adı ve yaş bilgileri ile bana ulaştırın, analiz edeyim.
Instagram adresim
@tulay_demir_oktay ve katılım yaşı 4-15 arası...
Halkı kandırmak için yarışanlar
Sıcak araba yıkama aletini dezenfektan el makinesi diye piyasaya sürmeye çalışanlar var. Aman ha çok dikkatli olup fırsatçılara fırsat vermeyelim.
Buharlı bir makine olan ve genelde arabaları temizlemek için kullanılan aletlerin dezenfektan özelliği yoktur zaten.
Bu konuda da yetkililerden bir açıklama bekliyoruz.
Yoksa insanlar evlerine bu işe yaramayan sözde buharlı dezenfektan aletlerinin kurbanı olacaklar.
Paylaş